Gezi tutuklusunun avukatı: Adliyede polis bizi dövdü

Olaylardan sonra beyin kanaması riski bulunan Avukat Tolga Çakır, Çağlayan Adliyesi’nde yaşananları Hürriyet’e anlatt:
“Gerek bizler, gerekse müvekillerimiz üç gündür aç ve uykusuz vaziyette ayaktayız. Müvekillerimiz öğleden beri Çağlayan Adliyesi’ndelerdi ve hiç yemek yiyememişlerdi. Onlara ayarladığımız yiyecekleri vermek için üç avukat Adliye’nin C kapısından içeri girdik. Nezarethanenin olduğu bölüme doğru girerken hemen orada polis tarafından engellendik ama onları dinlemeyip yolumuza devam ettik. İlk önce mantıklı bir tartışma başladı aramızda. 'Yiyecekleri bırakamazsınız çünkü üzerleri streç folyo ile sarılı değil' dediler. Birincisi, ben kendi müvekkilimi mi zehirleyeceğim? İkincisi, zehri koyduktan sonra da streç folyoya sarabilirim. Böyle mantık olamaz dedik.”

AVUKATLAR BU HALE GELDİ / Foto Galeri
 
''DEFALARCA DUVARLARA VURDULAR''
“Böylece biz de müvekillerimize yiyecekleri götürebileceğimiz ümidi doğdu. Başta bir şey olmadı ama ilerlemeye başlayınca polislerden biri, bizi engellemeleri için diğer polislere “tutun onları, bırakmayın” diye seslendi. Bütün sıkıntıyı çıkaran bu amir olmadığı halde amir gibi davranan polis ile başka bir polisti. Gelen komutla birlikte arkamızdan koşturmalar başladı. Önce öndeki iki kadın meslektaşıma ulaşmak için beni itelediler. Duvara ve duvarın önündeki sabit sandalyelere çarptım. Sonra o sırada nezarethanenin içine girmiş olan meslektaşlarımdan birini bir çuvalı duvara vurur gibi dışarıya attılar. Buna müdahale etmek isterken beni de defalarca duvarlara vurdular.”
 
''TELEFONUMU ALMAK İÇİN ZOR KULLANDI''
“Sonra sekiz veya on tane sivil polis iki meslektaşımdan ayırdı beni, darp ede ede alandan uzaklaştırdı. Aramıza belirli bir mesafe girince bu sefer adliyenin aynı sayıdaki üniformalı polisleri tarafından darp edildim. O sırada iki meslektaşımın da içerideki sivil polisler tarafından darp edildiğini gördüm. Yanlarına gitmek istedikçe beni tutan üniformalı polislerce engellendim. Bir ara fırsatını bulup meslektaşlarımın yanlarına yaklaştığımda cep telefonuyla yaşananların fotoğraflarını çekerek, belge elde etmeye uğraştım. Bir iki fotoğraf çektim çekmedim polis, telefonumu elimi duvara vurarak almaya çalıştı. Ama elimden düşmedi telefon, birkaç fotoğraf çekebildim. O sırada meslektaşlarım ile polislerin arasındaki bazı kişiler araya girerek ortalığı yatıştırdılar.”
 
''YEMEKLERİN ÜZERİNDE TEPİNDİLER''
Bütün arbede toplam 10 dakika sürdü. Polisler gözümüzün önünde müvekillerimize getirdiğimiz yemekler ve meyve sularının üzerinde tepindiler. Bunun açıklaması nedir? Dertleri kesinlikle hukuka uygunluk değil. Öyle olsa birçok hukuksuzluk bizzat polis tarafından yapılıyor, bunlar yapılmazdı. Bu, tamamen hınç duygusuyla hareket edildiğinin ispatıdır. İçinde en azından vicdan kelimesinin ‘i’sindeki nokta kadar vicdan duygusu kalmış bir kişi zaten böyle bir konuda zorluk çıkartmazdı.

''SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIZ''
Benimle birlikte darp edilen iki kadın meslektaşımın kolları ve sırtlarında yer alan darp izleri adli muayene sonrası raporla belirlendi. Benim durumum biraz daha ciddi. Beyin tomografisi, ciğer, mide filmi ve ultrason çekildi. Hala başımda ağrı, midemde bulantı var. Beyin tomografisini inceleyen doktorun bana dediği şu, 'uyuyun ama eşiniz sizi iki saatte bir uyandırsın. Uzun süre uyku halinde kalmayın, bir şeyler olabilir…' Yine avukatlara, mesleğimize büyük bir saldırı yapıldı. Şu an bizim için önemli olan müvekillerimizin durumu. Bugün de hem müvekillerimiz hem de kendi durumumuzla ilgili suç duyurusunda bulunacağız.''