Güncelleme Tarihi:
ARDINDA 7 ölü, binlerce yaralı ve sanık bıraktı Gezi. Gözlerini kaybeden bir grup 10 gün önce Gezi Şehitleri ve Gazileri Platformu’nu kurdu. Yaralıların pek çoğu dar gelirli kesimden insanlardı. CHP İstanbul il örgütü ve Beşiktaş kadın örgütünün oluşturduğu Gözlerimiz Üzerinizde Platformu bu kişilere maddi manevi destekte bulundu.
Gözünü kaybeden Gezi gazileri ve "Biz artık bir aileyiz" diyen platformdan isimlerle görüştük.
CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, Gezi’nin ikinci günü olağanüstü toplanıp kriz masası kurduklarını, il yöneticileri Çiğdem Keşkekçi Ünal’ın sağlık, avukat Merve Ötopaloğlu’nun hukuki süreci takiple görevlendirildiğini söylüyor. Salıcı, "24 saat açık tuttuk merkezimizi, nöbetçi bulundurduk, gazdan etkilenip sığınanlara ilk yardım hizmeti verdik. Büyük mağduriyetler ortaya çıktı, süreç normale döndü ama Gezi’nin peşini bırakmadık. Biz gaz yedik, onlar yaralandı. Benim de başıma gelebilirdi" diyor.
SERT BİR ŞEYİ GÖZÜME SOKTU, ORADA ÇIKARDI GÖZÜMÜ
Barış Hakan Yaman: 3 Haziran akşamı iş çıkışı eve gidiyordum. Olayın olduğu caddeden geçmek zorundaydım, 10 metre kala TOMA köşeden çıktı, tazyikli su sıktı, sonra nişan alınarak atılan gaz bombası karın boşluğuma geldi, o anda kilitlendim. 5-6 polisin üstüme doğru geldiğini gördüm. Kilitlenip kaldığım için düşmemişim, polis gelip tekme vurarak düşürdü beni. Yere düştükten sonra ağır cisimlerle kafama vuruldu. Epey darp edildikten sonra 20 metre sürüklendim yerde. Bir sivil polis, 19 saniyelik görüntüde de var, sert bir şeyi gözümün içine soktu, orada çıkardı gözümü. 30 metre sürükleyip ateşin içine bıraktılar. Ateşin içinde kendime geldim ama kımıldamadım, çekindim. Sol gözümü açtım, diğeri kanlar içindeydi, TOMA 5 metre ötedeydi. Alttan yanmaya başladım, 4-5 dakika oynamadım yine de. Öldü sanıp geri çekilmeye başladılar. Ateşten kurtulmaya çalıştım, kalkıp yere düştüm, iki kişi koluma girdi. Sancaktepe’de özel bir hastaneye götürüyorlar, orada polis barikat kurmuş. Olaydan gelenleri almadıklarını biliyorum, bir polis ve doktor yanıma gelip ne oldu diye sordular, yol kavgası dedim. Kartal’a götürün denildi. İlk gün iki ameliyat geçirdim, gözümü kurtaramadılar. Beynimde sıvı akıntısı vardı, ölüm riski var deniyordu, 14 gün kaldım. 3 ay tedavi gördüm. Gözümü de işimi de kaybettim. Psikolojik sorunlarım sürüyor, sabahlara dek uyuyamıyorum. 13 ve 7 yaşında iki kızım var, okula gidiyorlar. En çok kızdığım noktalardan biri olayın olduğu caddeden her gün geçiyorum, polisleri görüyorum, bana bunu yapanlar aramızda geziyor. Suç duyurumuza rağmen bir gelişme yok. Mücadeleye devam etmek zorundayım.
ÇOK İSTEDİĞİM İŞİME GİRDİĞİM GÜNÜN AKŞAMI VURULDUM
Hülya Aslan: İşletme okudum. Çok istediğim bir işe (Koç Finans) girdiğim gün vuruldum. Orada çadırım vardı. Haberlerden izledim oradakileri, bir eksik hissettim. Tutumları da haklıydı. Benim bedenime, işime, okuluma, aşıma, her şeyime karışan, zorlayan bir devlet. Devletin haneye, kişiye tecavüzü olarak gördüm. Annem hep kızım yapma, oğlum yapma derdi. Bize sahip çıkmak için o da geldi, çadır hayatı başladı. Bilmediklerimi orada öğrendim. İlk yardım ekibindeydim. Gergin gecelerdi. 7 çadırdık, her gece bir çadır uyumazdı, bir şey olduğu zaman uyanıp yardıma koşalım diye. Bebek arabasında çocuklar, aileler vardı. Saat 20.30 sıralarında birden bütün ışıklar kapandı, sokak lambaları, çevre otel ve işyerlerinin ışıkları, zifiri karanlık. Polisler parkın sağından, solundan, üstünden biber gazı atmaya başladı, insanlar sıkıştı, çocukları otele taşımaya çalıştık. Çocuk parkının orada çöp konteynırının arkasındaydım, gazdan göz gözü görmüyor, arkadaşların gözüne solüsyon sıkıyordum. Annem de yanımdaydı, hep el eleydik annemle. Bir ara uzun boylu biri annemi alıp Divan otelinin oraya bırakmış.
GÖZÜMÜ GÖREN ABİ DÜŞTÜ, KAFASINI YERE VURUYOR ALLAHIM NE YAPACAĞIM DİYE
Annem yanımdan ayrıldı, 10-15 saniye sonra vuruldum zaten. Plastik mermiydi. Bir abi bağırıyordu kız vuruldu diye. O gün o kadar çok yaralı oldu ki sedye bulamadılar. Bir abi beni kucağına aldı, yarı yürüdük, yarı düştük, onda da astım vardı, düşüp bayıldı. Burnum kırılmış, gözümü açamıyorum, nefes alamıyorum, her tarafım kan. Kafam havada, kan yutarak nefes almaya çalışıyorum. Biri vardı önümde, anlattıkça gülüyorum, omuzuna vurdum, lütfen bana yardım eder misiniz dedim, adam feryat figan yere düştü, kafasını yere vuruyor, Allahım ne yapacağım diye. Vurulduğum yerle revir arası 10 metre yok, 1 yılmış gibi geldi. Annemin numarasını koluma yazdılar, kan grubumu, adımı soyadımı yazdılar, ambulans bulamadılar. Sağımızda solumuzda ses bombaları patlıyor, vuruldum, onun acısı var. Revirde ilk müdahale sonrası ambülansla Şişli Etfal’e gönderildim. 3 ameliyat geçirdim, 2 ameliyat daha olacağım. Şişli Etfal’de 11 gün, sonra Başkent Üniversitesi’nde 1 hafta, psikolojik destek almak için de Balıklı Rum’da 10 gün kaldım. O kadar ağrım var ki ağlayamıyorum, annem doktor bey kızımın kulaklarından kan geliyor, kan kusuyor diyor, feryat ediyor. Devletten arayan olmadı. Mahkemeleri bekliyoruz. Gezi bitmeyecek, gerekirse gider yine çadırı kurarım.
GÖZÜMÜN KAYBI BEKLETİLDİĞİM 8,5 SAAT
Murat Can Top (20): Lise bitti, dersaneye gidiyorum. 16 Haziran’da vuruldum. Sokağa çıkmak istediğinde kısıtlanıyorsun, hükümete tepkiliydim. İlk gidişimde çok şaşırdım. Sağıma baktım sağ görüşlü, kapalısı, açığı birlikte mücadele veriyor. İyi bir şey bu. Mecidiyeköy’e geldim. Metro kapalıydı. Osmaniye metrosu önünde önümüzü kestiler. Ön ve arkamızda polis vardı, müdahale oldu, sağa sola kaçıştık. Üst sokakta mahsur kaldık. Saat 6 gibiydi, caddeye bakarken birisi polis diye bağırdı, arkamı döndüğümde polisler geliyordu. Bir gaz bombası atıldı, peşinden plastik mermiler, camlar kırılıyordu. Bir arabanın ardına saklandım. Bir evin kapısı açıldı, birkaç saniyem olsaydı girecektim. Kafamı kaldırdığımda bir şey geldiğini hissettim, ağrı oldu, elimi kapattım, o şekilde 20 metre koştum, sızlamaya başladı, iki kişi koluma girdi, bilincimi kaybettim. İki hafta kaldım hastanede, iki operasyon geçirdim. Savcılığa ifade verdim. Üniversiteye hazırlanıyorum, siyasi bilimler istiyorum. Dersaneye gidiyorum. Orada da söylediğimiz gibi, bu daha başlangıç, mücadeleye devam. Haksızlığa uğrayan herkesin yanındayız.
Erdal Sarıkaya (35): Kamu yönetimi okuyorum. Evliyim, 4 ve 1 yaşında iki çocuğum var, biri erkek biri kız. O güne kadar özel güvenlik şirketinde çalışıyordum. O gün babam aradı, kardeşimin Gezi’de olduğunu söyledi. Onu aradım, abi durumumuz iyi değil dedi. Vardiyamı devredip koşar adım Taksim’e vardım, kardeşimi buldum. Saat 12.30 sıraları, festival havasındaydı park. Polislere bakarken sadece tak tak etti, vurulduğumu anladım. Kan yüzümden akmaya başladı, arkamı döndüm, vuruldum, doktor dedim, 3-5 adım attım, iki arkadaş koluma girdi, koşar adım yürüyoruz. Divan otelinde ilk müdahale yapıldı. Doktorun biri suratıma acıklı bir şekilde baktı, söyleyin dedim. Abi bu gözü kurtaramazlar dedi. Canınız sağ olsun dedim. Şişli Etfal’de 1,5 saat bekledim, gözümü kaybettiğim kesinleşti, üzerim kızıla kesmişti. Gece üç buçukta Okmeydanı’ndan haber geldi, saat 11’de ameliyata alındım. Benim gözümü kaybetmeme mal olacak 8,5 saatlik bu bekleyiştir. Hastanede 24 saat dahi tutulmadım, taburcu edildim. 1 ay sonra Çapa’ya gittim, göz tansiyonu başladı, diğer gözümü de kaybetme riski vardı, hemen gözümü aldılar, üçüncü bir ameliyat geçirdim. Dördüncü ameliyatı olacağım, gözüme takılan protezi vücudum kabul etmiyor. Belediye meclisine seçilmem o kadar önemli değil. Cumhuriyeti diktatörlüğe çeviren bu zihniyetin sandıkta yıkılması benim için en büyük kazanç olacak. Sabah her yeriniz sağlam, ertesi gün bir parçanız yok, eksiksiniz. Devletin size uyguladığı vahşet sonucunda artık engelli kotasına giriyorsunuz. Bütün sıfatınız, iş ve aile hayatınız değişiyor.