Geyik muhabbetini kim buldu

Güncelleme Tarihi:

Geyik muhabbetini kim buldu
Oluşturulma Tarihi: Haziran 07, 2001 00:00


Kanat ATKAYA
Haberin Devamı

‘‘Geyik muhabbeti’’ deyimi, Resneli Niyazi'nin torunu Ahmet Resnelioğlu'na göre dedesinden çıkmış. Ancak, milletçe benimsediğimiz bu kavramın isim hakkının kendisine ait olduğunu iddia eden bir kişi daha var. O da tanınmış mizah yazarı Cihan Demirci. Geyik konusunda başka iddialar da var. Kudret Emiroğlu, ‘‘Gündelik Hayatımızın Tarihi’’ adlı kitabında geyik muhabbetine tarihsel açıklamalar getiriyor.

Konuyla biraz alakasız olacak ama, şu sahneyi anlatmadan konuya girmemin imkanı yok...

Cüneyt Arkın'ın unutulmaz filmlerinden ‘‘Alageyik’’te mükemmel bir sahne vardır. Evlendikten sonra, artık dağlarda bayırlarda geyik aramaktan vazgeçeceğine dair karısına söz veren Cüneyt Arkın, bir gün alageyiğin çağrılarına daha fazla dayanamaz ve tüfeğini omzuna vurduğu gibi geyik peşine düşer...

Karısı, tepkisini ‘‘Off! Hep geyik hep geyik... Bıktım artık’’ diyerek gösterir. Ama Cüneyt Arkın geyiğin peşine düşmüştür bile...

Bunun en sevdiğim ve en güldüğüm hikayelerden biri olduğunu söyleyebilirim.

Kullanılan anlamda geyik muhabbetiyle bir alakası olmasa da, geyiğin özünü, ruhunu yakalamış bir sahnedir bu...

BİLİMSEL YÖNÜ VAR

Geyik konusuna ilgi duymuş isimlerden biri Kudret Emiroğlu. Emiroğlu ‘‘Gündelik Hayatımızın Tarihi’’ adlı kitabında geyiği kültürel bir motif olarak inceliyor.

Geyiğin kuzey kuşağı halklarında kutsal bir hayvan olduğunu belirten Kudret Emiroğlu, Sibirya ve Altaylar'da masklarda, işlemelerde geyik temasının yaygınlığına ve kutsal Şaman elbisesinin motifinin de geyik olduğuna dikkat çekiyor.

Yine Emiroğlu sayesinde, Osmanlı kuruluş efsanelerinde kendine yer tutan Geyikli Baba'nın müridleri ve geyikleriyle Bursa'nın fethine katıldığını, bu sırada dervişlerin de geyik boynuzu taktıklarını öğreniyoruz.

Gezgin Charles Texier (1802- 1871) 19'uncu yüzyılda İnönü'de başlarında boynuz taşıyan kadınlar görür. Kadınlar başlarında geyik boynuzları olduğu halde türkü söyleyerek tarlaya gidiyormuş.

Yine Emiroğlu'na dönelim...

‘‘Kutsal geyiğin dişi olduğu bulgusu ile 'geyik muhabbeti' yapanların erkek (geyik) oluşları, dönüşüm konusunda ipuçları veren, derin bir araştırma konusudur. Geyik muhabbeti deyimi Türkçe'de 'gevezelik, yararsız, uzun konuşma' (Hulki Aktunç, Büyük Argo Sözlüğü) demektir. Osmanlı okumuş sınıfı, birbirlerinin şiirlerini, küçümsemek için meşhur Geyik Destanı'na benzetirlerdi.

...1840'larda İngilizce'de 'stag party' (erkek geyik partisi) deyimi, bekar erkekler arasındaki eğlenceyi anlatırken, 1910'larda zamanın buluşu çıplak fotoğraf çevresinde toplanan erkekleri anlatmaya başlamıştır. Deyim, 'geyik yapmak' biçiminde bugün de gençlik arasında yaşıyor.’’

RESNELİ NİYAZİ’DEN Mİ GELİYOR

Geyik muhabbeti konusu, geçen pazar günü Hürriyet Pazar'da Gülden Aydın imzasıyla yayınlanan bir röportajla farklı bir boyuta taşındı.

Gülden Aydın, İttihat ve Terakkici Resneli Niyazi'nin torunu Ahmet Resnelioğlu ile görüşürken tarihi bir iddia atıldı ortaya.

Resnelioğlu'na göre, ‘‘geyik muhabbeti’’ kavramı, dedesi Resneli Niyazi'den çıkmıştı.

Hikaye şöyleydi:

‘‘Resneli Niyazi ve birliği 1908 Temmuzu'nda Manastır'a doğru ilerliyor. Birliğe iltihak eden sivil ve jandarmalarla birlikte bir de geyik vardır; iki yaşında ve dişi. Dere tepede, pusuda, silahlı çatışmada, Niyazi Bey'den hiç ayrılmaz geyik. Birliğin en önünde yürür. Bir süre sonra savaşçılar bu geyiğin kutsal bir yol gösterici olduğuna inanır ve Tanrısal bir müjdenin işareti kabul eder.

Balkanların ünlü gerillacısı Kolağası Resneli Niyazi Bey'e Kahraman-ı Hürriyet adı verilmişti. ‘Yaşasın Niyaziler, Yaşasın Enverler’’ türküleri dilden dile dolaşırdı. Ama geyikle birlikte dağlarda dolaşması, hele Manastır’a girdikten sonra yanıbaşındaki geyikle birlikte tebrikleri kabul etmesi, ona bir isim daha verilmesine neden oldu: Geyikli Niyazi Bey.

Kolağası Niyazi Bey, Enver Paşa'yla birlikte İttihat ve Terakki içinde hızla öne çıkmaya başladıkça, Niyazi Bey'in geyiği de ününe ün kattı. Öyle ki İstanbul'a getirtilip sergilendi. Hatta İstanbul ahalisi gibi Sultan Abdülhamid'in kardeşi veliaht Mehmet Reşat da üç oğluyla birlikte geyiği seyretmeye gitti. Geyik olayı, dönemin gazetelerinde de tefrika edildi. Bir de Refik Halit Karay, Ahmet Rasim ve Fazıl Ahmet Aykaç gibi yazarlar var ki kitaplarında Niyazi Bey'in geyiğiyle ilgili marş bestelendiğini, bu marşın Meclis-i Mebusan'da tartışma konusu olduğunu yazdılar. İttihat ve Terakki'nin bu ünlü geyiğinin, dilimize bir de deyim kazandırdığını da öğrendim: Geyik muhabbeti!''

Cihan Demirci: Mucidi benim

Geyik muhabbeti kavramının isim hakkının kendisine ait olduğunu iddia eden bir kişi daha var. O da tanınmış mizah yazarı Cihan Demirci. ‘‘Geyik Muhabbetleri’’ adlı bir kitabı da bulunan Cihan Demirci, yıllardır her fırsatta ‘‘Geyik Muhabbetleri'nin mucidi benim’’ diyor.

Demirci, internet sayfasında bu iddiasını şöyle tekrarlıyor:

‘‘Sen, yazar-çizer ve de oldukça gezer Cihan Demirci, ayağa kalk! Önceden ve planlı bir şekilde, 80'li yıllarda 'Geyik muhabbeti yapmak' deyimini Türk diline ve argosuna, 'Geyik Muhabbetleri' adını verdiğin bu mizah tarzını da Türk mizahına aniden sokarak, son derece çalışkan toplumumuzun (!) değerli fertlerinin, son derece kıymetli zamanlarını gereksiz yere çalmaktan suçlu bulundun.

Senin açtığın 'geyik muhabbetleri' yolu bir yerde bugün koskoca bir ülkenin insanlarının sadece geyik yapar bir hale gelmesine ve sadece geyik yaparak yaşamasına sebep olmuştur. Bu da senin suçunu daha da ağırlaştırmış, önce dörde, sonra sekize, daha sonra da onaltıya katlamıştır. Seni bu sitede ve bu ülkede bütün okurların önünde ömür boyu geyiğe mahkum ediyorum!.. Son olarak söyleyeceğini bir şey var mı?

- Son olarak diyorum ki, maksat hem muhabbet olsun, hem de bütün yazdıklarım ve bütün kitaplarım sessiz çoğunluğumuza bir armağan olsun!..’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!