Güncelleme Tarihi:
Depremde evinin ağır hasar gördüğünü, ailesinin yaralandığını anlatan Sincan, “Depremin üçüncü günü dükkanı görmeye geldim. Yolda yürüyerek gelirken bildiğim tüm tarihi yapıların, devlet binalarının dahi çöktüğünü gördüm. ‘Benimkisi de gitmiştir’ diye içimden geçirirken, bir geldim ki bina dimdik ayakta. Çok şaşırdım. Depremin başından beri arama-kurtarma ve diğer çalışmalarda koşturuyorum. Ancak son 10 gündür dükkanı yeniden açmak istedim. Çünkü Hatay’ı yalnız ve ıssız bırakamayız. Tek olma şansımız yok” diye konuştu.
BAYRAK İNMESİN, EZAN SUSMASIN
“Dükkana geldik ve bayrağımızı astık. Baktık ezan okunmuyor, ezan da okuduk. Kentimizde bayrak inmesin, ezan susmasın” diyen Sincan sözlerine şöyle devam etti: “Benim bir kaset koleksiyonum var. Bir gün cebime Pink Floyd’un bir albümünü koydum. Açtığımda ilk olarak ‘Wish you were here’ çaldı. Sonra o video sosyal medyaya düşmüş, haberim yoktu.”
‘KEŞKE BURADA OLSALARDI’
“‘Keşke burada olsaydı’ dediğiniz biri var mı” sorusunu ise “Elbette. Öğretmen arkadaşım Murat Ali Yapar ve avukat eşi Alev’in burada olmasını isterdim. Enkaz altından kol kola, birbirlerine sarılmış halde çıkardım cenazelerini. Bizzat ben çıkardım. Allah böyle ölümü kimseye göstermesin. ‘Keşke olsaydı’ dediğim daha birçok arkadaşımı kaybettim maalesef” diye yanıtladı.
Müzikle insanlara moral ve motivasyon vermeye çalıştığını söyleyen Sincan, ‘yas varken müzik olmaz’ diye tepki de aldığını, ancak genel bakışın oldukça olumlu olduğunu söyledi. “Bölgede görev yapan güvenlik güçlerimiz de çaya, sohbete uğruyorlar. Birbirimize moral ve destek veriyoruz. Kendimi böyle daha güçlü hissediyorum” diye konuştu. Kurtuluş Caddesi’nde şu an tek esnaf olduğunu söyleyen Sincan, Antakya’nın birkaç yerinde kahveci, kebapçı, ayakkabıcı gibi dükkanların yavaş yavaş açılmaya başladığını aktardı.
YOGA STÜDYOSUNDA KALIYOR
Sincan, şu an dükkanın bulunduğu binanın 3’üncü katında tek başına kalıyor. Bu süreci şöyle anlatıyor: “Mal sahibi değilim ama tüm binanın kira yetkisi bende. Üçüncü katı boşaltmıştım. Daha sonra bir arkadaşım buraya yoga stüdyosu kurmak istedi. İçini yaptırdı. 1 ay da çok güzel işletti. Sonra deprem oldu ve ailesiyle İzmir’e gitti. Hatta kirayı 1 yıllık peşin ödemişti. Ona ‘sen depremzedesin, iade edeceğim’ dedim. O da bana ‘Sen de depremzedesin, kalsın’ dedi. Sonuç olarak şu an yoga stüdyosunda kalıyorum. Sadece bir arkadaşım bir gece cesaret edip benimle kalabildi. Onun dışında hep tek başımayım.”
SAHİBİNİ ARAYAN FOTOĞRAFLAR
Anıların yerle yeksan olduğu bir şehre karşılık ironik bir şekilde ayakta kalan antika dükkanı, adeta bir ‘bellek deposu’ gibi. Enkazlardan sahipsiz fotoğrafları ve foto albümlerini topladığını belirten Sincan, ileride ‘sahibini arayan fotoğraflar ‘ diye bir köşe yapacağını da belirtiyor.
***
‘MEMLEKETE ÖLÜYKEN DEĞİL DİRİYKEN GELİN’
“Antakya’dan gidenlere ne söylemek istersin” diye sorduğumda, Serkan Sincan şöyle yanıt verdi: “Ben bir süre Alanya’da yaşadım. Ama Alanya benim için ‘Yalanya’ olunca kendime sordum: Sen memleketine ölüyken mi yoksa diriyken mi gelmek istiyorsun. Diriyken geldim. Gidenlere diyorum ki, siz de diriyken gelin. Gerekirse çadırda yaşayın ama gelin. Bahar yakın zaten. Buraya yardım yağıyor. Kimse aç kalmaz. Hatta bolluk var, israf var. Pandemi oldu, ekonomi kötüleşti. Şimdi de deprem oldu. Her şerde bir hayır vardır. Antakya geçmişte olduğu gibi, yine yeniden kurulur. Siz yeter ki yurdunuzu terk etmeyin.”
***
İKİ KİŞİLİK DEV KADRO
Serkan Sincan’ın bu süreçte çok hakiki de bir yol arkadaşı olmuş; Beşiktaş Çarşı grubundan Benhur Kolacı. Antalya Side’den gelen Kolacı, yaklaşık bir aydır deprem bölgesinde. Herkes dönmüş ama o kalmış. “Burada yaşamıyordum ama buradaki insanların gitmesi beni derinden üzdü. Çok büyük boşluk var. Her gün herkes gitmeye devam ediyor. Şehri terk edenler de çoğalıyor” diyor.
TEŞVİK VE DESTEK LAZIM
Kolacı süreci şöyle özetliyor: “Serkan’la Antakya’yı nasıl yeniden canlandırırız dedik. Güzel enerji vermek ve hayatın devam ettiğini göstermek için buradayız. Fotoğraf, video çekmek için gelenler oluyor. Ancak bundan ziyade, amacımız burada bir hayat olduğuna ve olabileceğine dikkat çekmek. Bu mahallenin hemen üstünde bir köy var. Bir aşevi kurulsa, fırın açılsa burası yeniden canlanır. Gıda ve su büyük sorun. İnsanların burada kalabilmesi için teşvik, yardım ve destek lazım.”
BURAYA TAŞINABİLİRİM
“Ben de dönersem Serkan yalnız kalacak” diyen Kolacı, “Beraber girdik bu yola, artık beraber de devam edeceğiz. Antalya’da kendi işimi yapıyordum, o yüzden rahatım. Çadırda kalıyorum ve gittiği yere kadar böyle devam edeceğim. Hatta Antakya ile aramda çok farklı bir bağ oluştu artık. Burası bana çok şey öğretti. Hayatın sevgi olduğunu öğretti. Hatta tamamen buraya yerleşebilirim” diye konuştu.