Gergedan derisi

Güncelleme Tarihi:

Gergedan derisi
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 20, 2003 00:00

ABD'nin efsanevi Başkanı Roosevelt'in eşi Eleanor yıllarca önce şöyle bir şey söylemiş: ‘‘Siyasi hayattaki her kadın, derisini bir gergedan derisi kadar sertleştirebilmeyi bilmeli.’’ İnsan merak ediyor.Acaba siyasette bir insanı, ihanetin iştah açıcı şehvetine karşı koruyabilecek bir gergedan derisi var mıdır?Hillary Rodham Clinton ‘‘Hiç şüphesiz yıllar benim zırhımı da kalınlaştırdı’’ diyor. Ama bu zırh, kamu malı haline gelen ihanete karşı ne kadar koruyucudur?* * *Bu ihanet sorusunun cevabını almak için 21 Ocak 1998 gününe dönüyorum. ABD Başkanı Bill Clinton o sabah erken saatte eşini uyandırır. Yatağın kenarına oturmuş durumda eşinin gözlerine bakarak şunu söyler:‘‘Bugünkü gazetelerde senin bilmen gereken bir şey var.’’Hillary Rodham Clinton biraz şaşkınlıkla eşine bakar ve sorar:‘‘Sen ne diyorsun?’’Monica Lewinsky olayı, Clinton Ailesi'nin gündemine işte bu sabah konuşmasıyla girer. İlk versiyon elbette her erkeğe yakışan, o en evrensel cevaptır.Yani inkár.Beyaz Saray'da çalışan küçük stajyer kız ondan yardım istemiştir. O da kendisi ile bir iki defa ayaküstü sohbet etmiş ve yardımcı olmaya çalışmıştır.Küçük kız onun bu davranışını yanlış yorumlamıştır.Hillary o gün ‘‘tipik bir Bill davranışı’’ diye düşünmüştür.Oysa o gün yıllar öncesine dönüp, eşiyle tanıştığı günlerdeki bazı küçük olayları hatırlayabilirdi.Mesela, Yale Hukuk Fakültesi'ndeki o ikinci görüşmeyi.O gün birlikte toplantıya katılmışlardır. Toplantı sonunda birlikte kapıdan çıkarken, Bill ona ne yapacağını sormuştur.Hillary, ‘‘Gelecek yıl dersleri için kaydımı yaptıracağım’’ deyince, Bill, ‘‘Aa ben de kaydımı yaptıracaktım’’ deyip onunla birlikte kayıt bürosuna kadar giderek kuyruğa girmiştir.Kayıt sırası Hillary'ye gelince görevli kadın Bill'e dönüp, ‘‘Senin burada ne işin var? Geçen gün kaydını yaptırmadın mı?’’ diye sormuştur.* * *İlk yalan Hillary ile tanışmak için söylenmiştir.Ama o masum bir yalandır, beyaz bir yalandır. Ama her masum ve beyaz yalan, ilerideki gerçek bir yalanın habercisi değil midir?Hillary bunu yıllar sonra anlayacaktır.Tamı tamına 15 Ağustos 1998 günü.Yani, yatağın başında o bilgilendirmenin yapıldığı günden tam 7 ay sonra.* * *İlk işaret bir gün önce gelir. Beyaz Saray'daki yakın arkadaşlarından Bob Barnett, sarı Oval Ofis'te ‘‘first lady’’ye ‘‘Endişeli misin?’’ diye sorar. Hillary, ‘‘Hayır, sadece bu Monica hikáyesinin bu kadar uzun sürmesinden rahatsızım’’ der.Bob devam eder: ‘‘Ama ya senin bildiğinden daha fazla bir şeyler varsa...’’Hillary biraz kızgın cevap verir:‘‘Bak Bob, benim kocamın bazı hataları olmuş olabilir. Ama o bana asla yalan söylemez.’’Ertesi gün Bill Clinton eşini erkenden uyandırır. Bu defa yatağın başucunda değil, arkasına yaslanmış durumdadır.Monica olayının daha önce kendisine söylediği kadar masum olmadığını, bundan daha vahim şeylerin cereyan ettiğini söyler.Hillary'nin ağzından sadece küçük soru cümlecikleri dökülür:‘‘Ne demek istiyorsun?.. Sen ne diyorsun?’’ Ve en kahredici cümle:‘‘Bana niye yalan söyledin?’’Oysa erkek yalan söyler, inkár eder.Erkeğin genetik olarak, yapısal olarak en iyi bildiği şey bunlardır.Üniversite kampusunda söylenen masum beyaz yalanlar, küçük hoşluklar değil, erkeğin derin bilinç altındaki kış uykusuna yatmış hayvanlardır.Hepsi kendilerini uyandıracak kadınlar beklerler.İnkár asıl karakterdir. İtiraf ise nadiren gelir.Ama siz ABD Başkanı iseniz ve dünyanın bütün projektörleri üzerinize çevrilmişse, yalanlarınızı saklayacak hiçbir arka oda kalmamış demektir. Şöhretli insanlar için itiraf er veya geç gelir. Şöhretli erkek itiraf ettiği zaman günahından arınmış gibi olur, eşi için asıl ıstırap ise kapıyı çaldıktan sonra başlar.Çünkü onun bu ıstırabı tek başına yaşayabileceği bir metre kare mahremi bile yoktur.* * *İşte böyle anlarda kendiliğinden gelen sahici dostlar ıstırap yangınlarının en müthiş tulumbacılarıdır.Mesela ünlü televizyon sunucusu Walter Cronkite, Hillary'yi arar ve ona şunu söyler:‘‘Biliyor musun, ben şu gerçeği öğrenecek kadar uzun yaşadım: İyi evliliklerin zor zamanları vardır. Hiç kimse mükemmel değildir.’’Ve arkasından bir davet gelir:‘‘Haydi gidip hep birlikte yelken yapalım...’’Not: Living History, Hillary Rodham Clinton
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!