Güncelleme Tarihi:
Yargıtay Başsavcılığı, örtülü ödenek davasında ‘‘Çiller'i kurtaran cümle’’ye itiraz etti. Ceza genel kuruluna başvuran başsavcılık, ‘‘Bu gereksiz cümlenin çıkarılmasını ve kararın onanmasını’’ istedi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, örtülü ödeneğin Selçuk Parsadan tarafından dolandırıldığını ‘tescil’ eden ancak Çiller'i, ‘‘Gitse bile Yüce Divan'da kurtarır tartışması’’na yol açan cümleye dün süpriz şekilde itiraz etti. Başsavcılık, itirazında Çiller'in umudu olan bu cümlenin ‘gereksiz olduğu’ ve ‘hükümde tartışma yarattığı’ belirtilerek, Yargıtay'ın kararı ağır bir dille eleştirildi.
CÜMLEYİ ÇIKARIN
Yargıtay Başsavcısı yerine Savcı Erdal Atbaş imzası ile dün Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na yapılan itirazda, gerekçeli karardaki, Çiller'e umut olan ‘Yasa maddesinde öngörülen haksız menfaatin hangi amaç ileri sürerek sağlandığı dosya içeriğine göre kesinlikle tesbit edilememiş ise de’ ibaresinin çıkarılması ve hükmün bu yönde düzeltilerek onanması istendi.
İki sayfalık başvuruda, Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Parsadan'ın, dönemin Başbakan'ı Çiller'e kendisini emekli orgeneral Necdet Öztorun olarak tanıtıp seçimlerde DYP'ye yardım vaadiyle örtülü ödenekten 5,5 milyar lira aldığını açıkça ortaya koyan kararının ‘dosya içeriğine uygun olduğu’ ve ‘CMUK’un 254. maddesine göre delilleri mahkemenin takdir ettiği' vurgulandı.
Başvuruda, ‘gereği bulunmadığı’ halde, ‘olayda dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığı hususunu dahi tartışmalı kılacak şekilde’, bir ibare eklenerek düzeltilerek onama yoluna gidildiği eleştirisi yapıldı ve itiraz sebeplerinin yeraldığı sonuç bölümünde aynen şöyle denildi:
‘‘CMUK'un 254. maddesine göre 'mahkeme irad ve ikame edilen delilleri duruşmadan ve tahkikattan edineceği kanaate göre takdir eder'. Yerel mahkemece kabul edilen 'oluş' dosya içeriğine uygun bulunmaktadır.
Hal böyle iken ve gereği bulunmadığı halde, olayda dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığı hususunu dahi tartışmalı kılacak biçimde, düzeltilerek onama kararına, 'yasa maddesinde öngörülen haksız menfaatin hangi amaç ileri sürülerek sağlandığı dosya içeriğine göre kesinlikle tespit edilememiş ise de' ibaresi eklenerek hüküm teşviş edildiğinden (karıştırıldığından) Yüksek Yargıtay 6. Ceza Dairesi'nin anılan kararından bu kısım çıkarıldıktan sonra hükmün düzeltilerek, onanmasına saygıyla arz ve talep olunur.’’
SON SÖZ GENEL KURULUN
Çiller'e, Yüce Divan'dan kurtulma umudu veren cümle konusunda son sözü bir üst kurul olan ve itirazda bulunulan Yargıtay Ceza Genel Kurul'u söyleyecek. Bir cümlelik itiraz en kısa sürede Ceza Genel Kurul'u tarafından görüşülerek, karara bağlanacak. Kurul, 11 ceza dairesinin en az ikişer üyesi ve bir de Genel Kurul'un Başkanı olmak üzere asgari 23 kişi ile toplanacak. Genel Kurul'un kararı kesinlik taşıyacak.
SAVAŞ KENDİSİ BAŞVURMADI
Çiller hakkında Yüce Divan'da örtülü ödenekten dava açılması halinde, savcılık görevini Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş üstelenecek. Savaş'ın, bu nedenle tek cümlelik itiraz, kendi imzasıyla değil yardımcısı Erdal Atbaş tarafından yapıldı. Başsavcı bu manevrayla itirazın Yüce Divan'daki olası dava aşamasında herhangi bir tartışmaya konu edilmesini de engelledi.
Sırada kellem var
DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, ‘Türk siyasetine dayatılan bir proje olduğunu’ savundu. Demokrasiye yapılan balans ayarının henüz tamamlanmadığını belirterek, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Çevik Bir'e de gönderme yapan Çiller, dünkü DYP Grubu'nda yaptığı konuşmada, ‘‘Balans ayarı tamamlanmadı. Sırada marjinal küçük partiler var. Sırada ne var? DYP Genel Başkanı'nın kellesini almak var. Kellesini alırlarsa iş bitecek mi? Hayır. Çünkü bu projenin geleceğinde Doğruyol da yok. Ama onlara, bunların yanlış olduğunu tarih önünde göstermek, milletin çıkaracağı bedeli ödetmek, boynumuzun borcudur’’ dedi. Çiller, Cumhurbaşkanı Demirel'e de gönderme yaparak şunları söyledi: ‘‘2000 yılında başkanlık hayali kuranlar varsa, istiyorlarsa her türlü hukuk dışı tasfiye mekanizmalarına çanak tutsunlar. Açıkça söyleyeyim ki; o torbada onların da isimleri yok. Halk deyiminde ifade edildiği gibi ‘Samanlık yanacaksa, fareler de yanar'.’’