Güncelleme Tarihi:
İtalyan La Stampa gazetesinde çıkan habere göre, 16 Eylül 1977'de daha 54 yaşındayken Paris'teki evinde ölü bulunan Yunan asıllı Amerikalı sanatçının şaibeli ölümüne ilişkin iddiaları araştıran foniatri uzmanları Franco Fussi ve Nico Paolillo, Callas'ın sesinin yıllar içindeki değişimini modern teknolojiden faydalanarak analiz etti.
Aynı parçaların farklı yıllardaki ses kayıtlarının spektrografik analizini yapan ve görüntülü kayıtları inceleyen iki bilim adamının, Bologna Üniversitesi'nde yapılan toplantıda açıkladıkları araştırma sonuçlarına göre, kas zayıflığı ve deri döküntüleriyle görülen nadir bir hastalık olan “dermatomiyozit” hastası opera sanatçısının, 1970'lerin başından itibaren sesinin gücünü kaybetmeye başlamasının nedeni de bu.
Hastalığın tedavisinde kullanılan kortizonun uzun vadede kalp yetmezliğine neden olabildiğine dikkati çeken bilim adamlarına göre, Callas'ın resmi raporda kalp krizinden öldüğünün belirtilmesi, sanatçıyı korumaya yönelik uydurma bir ifade değil, hastalığın uzun vadeli sonuçlarından biri.
2 Aralık 1923'te New York'da doğan ve sesi kadar çalkantılı hayatıyla da kendisinden konuşturan Callas'ın ani ölümünün ardından, uzatmalı aşkı meşhur Yunan armatörü Aristoteles Onasis'in (1906-1975) ölümünden sonra dünyaya küsen sanatçının intihar etmiş olduğu da dahil çok sayıda iddia ortaya atılmıştı.
“Batı Yakası'nın Hikayesi” filminin bestecisi Leonard Bernstein (1918-1990), “Callas, operanın İncilidir” diyordu.
Callas'ın cenazesi 800 derecede yakılarak külleri Ege Denizi'ne serpildi.