Güncelleme Tarihi:
Gebze’de ikamet eden 2 çocuklu F. ve M. S. çifti, memleketleri Tokat’ta tanışarak evlenmeye karar verdi. Evlendikten sonra 1990 yılında İzmir’e taşınan ailenin 2 erkek çocuğu dünyaya geldi. Yaşantılarına devam eden S. çiftinin hayatı, M.S.’nin geçirdiği trafik kazasından sonra adeta kabusa döndü. Kaza geçiren eşinin tedavisi sırasında hastanelerde sabahlayan F.S., fenalaşınca hastanede tedavi altına alındı. Yapılan tetkiklerde S.’nin hamile olduğu ortaya çıktı. Aldıkları mutlu haberle sevinen çiftin mutluluğu ise kısa sürdü.
Kazadan dolayı hafıza kaybı yaşayan M.S., tedavi gördüğü hastanenin üçüncü katından zemine düşerek yaralandı. Eşinin yeniden yaralanması tedavi sürecini uzatan F.S., eşini hastanede yakınlarına bırakarak doğum yapmak için Tokat’ta bulunan eşinin akrabalarının yanına gitti. 1992 yılında Tokat’ta bulunan akrabalarının evinde bir kız çocuğu dünyaya getiren F.S., bebeği henüz 28 günlükken kızını eşinin halası ve eniştesine emanet ederek eşinin yanına döndü. Eşinin yanına geldikten bir gün sonra F.S., bebeğini emanet ettiği akrabalarından acı bir haber aldı. Telefonda akrabalarının bebeğinin aniden ateşlenerek yaşamını yitirdiğini söylemeleri üzerine F.S., eşini yine hastanede yakınlarına bırakarak apar topar memleketi Tokat’a döndü. S.’nin akrabaları kendisine bebeği toprağa verdiklerini söyleyerek, mezar yerini gösterdi.
21 SENE SONRA KIZI OLDUĞUNU ÖĞRENDİ
Yıllardır bebeğinin yattığı mezarlığa giderek dua eden F.S., acı gerçeği 21 sene sonra öğrendi. 20 Ağustos 2013 günü memleketi Tokat’a eşi ile birlikte akraba ziyaretine giden F. S., köyünde yaşayan bir tanıdığından aslında kızının ölmediğini, 21 sene önce emanet olarak bıraktığı eşinin halası tarafından öldü denilerek alındığını duyunca şok yaşadı. Bunun üzerine çift, gerçeği anlatmak için kızlarını aramaya başladı. Kızlarının izine İstanbul’da rastlayan ve geçirdiği kazalar sonucu yüzde 55 engelli olan M.S. ve eşi, kızlarının çalıştığı iş yerine giderek konuşmak istedi ancak kızları kabul etmedi. Yıllardır kızlarını ölü olarak bilen ve gerçeği sonradan öğrenen S. ailesi, akrabalarından DNA testi yapılmasını istediklerini ancak ailenin bu duruma şiddetle karşı çıktığını belirtti.
Kızlarının kendileri ile konuşmak istemediğini belirten F.S., “Kızımın İstanbul’da çalıştığı iş yerini bulduk. Kızım bizimle görüşmek istemediğini söyledi. Büyütüldüğü kişiler ve çevresi tarafından gerçeği 15 yaşındayken öğrenmiş ama bizleri kötü birer anne ve baba olarak biliyor. Bizim onu terk edip gittiğimiz kendisine anlatılmış, yalanlarla kandırılmış” dedi.
Yasal yollardan haklarını arayacaklarını belirten S., “Eşimin akrabaları tarafından bu konunun kapatılması ve üzerine gidilmemesi konusunda sürekli tehdit telefonları alıyoruz” diye konuştu.
Yıllar sonra kızına kavuşmanın özlemi ile yanıp tutuşan S., “Ben onu küçükken de görüyordum. Onların çocukları olmuyordu. Bize yetiştirme yurdundan aldıklarını söylemişlerdi. Küçükken diğer yeğenlerime bir şeyler alıyordum, ona da alıyordum ama onu bir ayrı seviyordum. Ailesi benimle görüşmesini küçükken de istemiyordu. Buna anlam veremiyordum” dedi.
Başından geçenleri gözyaşları içinde anlatan F.S., “Benim çocuğum yıllarca öz annesini yenge, babasını da dayı olarak bildi. Biz şimdi kızımıza gerçekleri anlatmak istiyoruz ama bizim hakkımızda çok fazla kötü sözler söylenmiş. DNA testi yapılarak gerçeğin gün yüzüne çıkmasını, çocuğumuzu elimizden alanların da cezalandırılmalarını istiyoruz" dedi.