Oluşturulma Tarihi: Kasım 04, 2001 00:00
TÜRKİYE'nin Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği'nde (AGSP) kazanacağı statü konusunda bugüne dek izlediği katı tutumun gerisinde, özellikle asker kesimin esnekliğe kapalı bir çizgide durması yatıyor.AGSP çerçevesinde Avrupa Birliği'nin kuracağı Avrupa Ordusu, çoğu Türkiye'nin yakın çevresinde patlak verebilecek olası krizlere müdahale ederken, NATO'nun imkán ve kabiliyetlerinden de yararlanabilecek. Bütün sorun, AB üyesi olmayan, ama NATO'ya üye olan, üstelik bu kriz bölgelerinin yanıbaşında duran Türkiye'ye Avrupa Ordusu'nda verilecek statüde beliriyor. Türkiye, Avrupa Ordusu NATO imkánlarını kullanacaksa, bu ordunun planlama ve harekát aşamalarında karar alma mekanizması içinde en kuvvetli şekilde yer almak, eşit söz hakkına sahip olmak istiyor. Ankara, kendi koşullarını kabul ettirebilmek için NATO içinde AGSP konusunda alınacak kararı veto etme kartına başvuruyor. AB ve NATO, Türk vetosu yüzünden yaklaşık iki yıldır Avrupa Ordusu konusundaki nihai kararı bir türlü alamıyor.* * *Askerlerin kararlılığında, geçmişte Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanada dönüşünü sağlayan Rogers planında vetonun kaldırılmasıyla yaşanan acı tecrübenin izleri var mı?Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, geçenlerde kendisine yönelttiğimiz bu soruya başını sallayarak yanıt verdi. Türkiye, geçmişte Ege'de NATO çerçevesindeki sorumlulukları belirleyen komuta kontrol alanları iki komşu arasında bölüştürülmeden Yunanistan'ın askeri kanada dönüşünü, veto kartını kullanarak yıllarca engellemişti.Gelgelelim, 12 Eylül askeri müdahalesinden sonra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, Türk vetosunu kaldırarak Ege'deki anlaşmazlık halledilmeden Yunanistan'ın dönüşüne evet demişti.Dönemin NATO Komutanı General Bernard Rogers'ın Ege'deki sorunların sonradan halledileceği yolundaki vaadi ise havada kalmıştı.General Kıvrıkoğlu, tam 20 yıl sonra şöyle diyor:‘‘Vetonun kalkmasının sorunları çözmediği ortada değil mi? Ege'de komuta alanları hálá tespit edilmiş değil.’’* * *Tarihin cilvesi... 12 Eylül döneminin en üst düzeydeki askeri yetkilisinin ABD'ye yaptığı tek taraflı bir jest, yıllar sonra aynı makamda oturan bir başka komutan tarafından hatalı bulunmaktadır.Tam 20 yıl sonra Türkiye yine NATO ile benzer bir anlaşmazlığın içindedir ve istediği statüyü elde edebilmek için yine NATO'daki veto kartına başvurmaktadır.Bu kez fark, asker kanadın bu kartı heba etmemek konusunda kararlı gözükmesidir. Bir diğer fark, konjonktüre ilişkin olup, yenidir.Afganistan'da ABD ile yakın bir askeri işbirliğine girmesi, Türkiye'nin Batı karşısındaki pazarlık gücünü yükseltmiştir.Gündemdeki soru şudur: Afganistan'da kazandığı konum, Türkiye'ye AGSP konusundaki direncinde ne ölçüde yardımcı olacaktır?
button