Gençliğe uyuşturucu ipoteği

Güncelleme Tarihi:

Gençliğe uyuşturucu ipoteği
Oluşturulma Tarihi: Ekim 24, 1999 00:00

Haberin Devamı

İstatistiklere göre on yıl sonra, 100 gençten 20'si uyuşturucu kullanacak.

Tedavi amacıyla sağlık kurumlarına yatan her 10 kişiden 7'si, 20 yaşın altında. Tablo tehditkar. Uyuşturucu gözünü 16-20 yaş arasındaki gençliğe dikmiş durumda. Buna rağmen ne siyasetçiler ne devlet ne de kurumlar geleceğe yönelik bir politika üretmekten uzak. Gençler umutsuz. Kimseye ve özellikle tedaviye inanmıyorlar. Politikacıların ilgisizliği ise, had safhada. Uyuşturucu, hiçbir partinin programında tek bir cümleyle bile olsa yok.

Türkiye'de uyuşturucu sorunu olduğu farkedildiğinde yıl 1991'di. İlk araştırmada her 100 gençten 3'ünün madde kullandığı tespit edildi. Ancak yetkililere göre oran küçüktü ve Türk gençliğine uyuşturucu yakıştırılmamalıydı.

Aynı araştırma 1994'te tekrarlandı ve madde kullanımının yüzde 7'ye çıktığı görüldü. Artış üç yılda yüzde 230'du. Bu sonuçtan sonra yetkililer oranın düşüklüğünden dem vurmaya devam ettiler. Ama ‘‘yakıştırma’’ söylemi bir kenara bırakıldı. Üstelik çoktan yakıştıran yakıştırmıştı.

Yıl 1999. Herkes uyuşturucu kullanımının yıldan yıla önemli oranda arttığını kabul ediyor. Ama bunun ötesine de geçilemiyor. Çünkü bu on yıllık sürede ne partiler ne devlet konuya sahip çıktı ne de polisiye tedbirlerden sonuç alındı.

16-20 YAŞ ARASI

Gençliğin uyuşturucuya yöneldiğinin kanıtı AMATEM'e yapılan başvurular. İşte bilanço: 1998'de AMATEM'e yapılan başvuru sayısı 288'i kadın olmak üzere toplam 3 bin 69 kişi. Bunun yüzde 70'i yani 2 bini aşkın bir bölümü 16-20 yaş arasında.

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Arif Verimli'ye göre gelecek parlak değil: ‘‘Türkiye'nin 10 yıl sonrası projeksiyonunda uyuşturucu kullanım oranının yüzde 20'lere ulaşma potansiyeli yüksek.’’ Verimli'nin Türkiye profili ise şöyle: ‘‘Uyuşturucu sorununu ilk farkeden 1983'te kurulan AMATEM'di. O sırada doktorlar bile madde bağımlılığına hastalık boyutunda bakmıyordu. 1991'de yapılan çalışmada esrar kullanımının yüzde 0.8 olduğu görüldü. Üç yıl sonra oran yüzde 4'e çıktı. Partiler bağımlılıkla mücadele projelerini bir cümlenin ötesine taşımak zorunda.’’

HERKES İŞİNİ YAPSIN

Politika eksikliğinden şikayetçi olan yalnızca Verimli değil. İstanbul Narkotik Şube Müdürü Tayfur Erdal Ceren'e göre yapılması gerekenler belli:

‘‘Hálá halk bağımlılıkla ilgili birçok şeyi bilmiyor. Kurumların bir an önce işbirliğine gitmesi gerekiyor. Basit bir örnek vereyim: Uyuşturucuyu kullanan biri kendi isteğiyle tedavi merkezine gittiğinde ya da polise başvurduğunda suçlu muamelesi görmez. Aileler bunu bilmedikleri için bize gelmekten çekiniyorlar. Bu gibi şeylerin topluma iyi anlatılması gerekiyor. Narkotik, yalnızca polisi ilgilendiren bir konu değil. Bizim asıl olarak suçlularla mücadele etmemiz, organizasyonları çökertme faaliyetleri içinde olmamız gerekir.’’

Tablonun ürkütücülüğüne rağmen uyuşturucu konusunda fikri olmayan tek merci siyasi partiler. Tüp bebekten, damızlık hayvana, suni döllenmeden bilgisayarlı eğitime kadar birçok ayrıntıya programlarında geniş yer veren partiler, uyuşturucuyu görmezden geliyor.

DSP'nin programı zengin. Sekiz sayfalık ‘‘Gençliğe ve Geleceğe Yatırım’’ bölümü var. Ama uyuşturucu yok. MHP'nin programı da ayrıntılı. Gençlik, kültür ve eğitimi anlatan bölümü 18 sayfa ama yine uyuşturucu yok.

ANAP'ın programında da uyuşturucuya, sağlık, gençlik, emniyet ve asayiş başlıklarında rastlanmıyor.

CHP'de de durum aynı. Bir farkla. Parti madde bağımlılığını sokak çocuklarının sorunu olarak görüyor: ‘‘Sokağa terk edilen, tiner, uyuşturucu, alkol gibi kötü alışkanlık tehlikesiyle karşı karşıya olan çocukların sonları, devletin temel görevleri içine alınması gereken öncelikli bir sosyal hizmet alanıdır.’’

Fazilet Partisi de, uyuşturucuyu geçiştiriyor: ‘‘Toplumun en dinamik ve temel taşı olan gençliğin, zihinsel ve bedensel bakımdan sağlıklı, üstün ahlaklı, hür düşünceli ve demokrasiye bağlı, girişimci, zararlı alışkanlıklardan uzak olarak yetiştirilmesi esastır.’’ DYP ise, gençleri kötü alışkanlıklardan korumak için psikolojik danışma merkezleri kuracağını taahhüt ediyor.

GEÇMİŞİN HOLLANDASI

Uzmanlar Türkiye'yi 20 yıl öncesinin Hollanda'sına benzetiyor. . Kullanım oranı yalnızca yüzde 6. Yalnızca on yıl sonra yüzde 20. Hem de Almanya, İsviçre ve ABD'yle birlikte. Bugün bilindiği kadarıyla Türkiye'de gençlerin uyuşturucu kullanım oranı yüzde 7.2. 20 yıl sonrasını ise, göreceğiz.

Ne öğrendik

Partilerin az sayıdaki bilimsel araştırmalardan bile habersiz olduğunu. Ve on yıl sonra gençliğin ne durumda olacağına ilişkin en ufak bir görüşlerinin olmadığını,

Uyuşturucuyu kullanımının aileleriyle yaşayan gençler arasında daha yaygın olduğunu,

Gençlerin sizi eğiteceğiz diyen hiç kimseye güvenmediklerini,

Eğitici seminerlerde çoğunlukla uyumayı tercih ettiklerini,

‘‘Uyuşturucu politikası ne olmalı?’’ sorusunu yöneltecek kimsenin bulunmadığını,

Aynı sorunu yaşayan ülkelerle işbirliğine gidilmediğini...

Politikacıların görüşü

‘‘Verdiğimiz en büyük destek emniyet müdürlerinin çabalarına siyasi müdahale karıştırmamak. Hasan Özdemir'e, baskı kurmaya çalışan siyasetçi olursa haber verin dedim. Uyuşturucu genel bir hastalığın alt kısmıdır. Parti programlarında kansere veya AIDS'le mücadele üstüne de birşey bulamazsınız. Devlet okullarına bedava çocuklarını gönderen velilerin hiç değilse çocuklarına sahip çıkması gerekiyor. Velilerin gerekirse muhbirlik yapmaları bir görev.’’

Bülent Akarcalı (ANAP)

‘‘Uyuşturucu özellikle lise önlerinde yaygınlaşıyor. MHP İstanbul İl Başkanı'yken okul müdürleriyle görüşmelerimiz oldu. Bu işi kimlerin yaptığı konusunda aşağı yukarı bilgilerimiz var. Kanunlarda suçlarını daha ağırlaştırmak gerek.’’

Mehmet Gül (MHP)

‘‘Dünyada uyuşturucu sert ve yumuşak uyuşturucular diye ikiye ayrılır. Bu şekilde kullanıcıyı merak edenler ve alışkanlık kazanmış olanlar diye ikiye ayırmak gerekir. Bir defa deneyenlerin üstüne cezayla saldırmak hatadır. Alışkanlık edinmiş olanlar ise, hastadır. Dünyada artık polis özel olarak yetiştiriliyor. Herkesin aklını başına alması ve uzmanları yetiştirmeye başlaması lazım.

Prof. Dr. Sulhi Dönmezer

Gençler anlatıyor

Bıraktığıma inanmıyorlar

‘‘Arkadaşım esrar teklif ettiğinde 16 yaşındaydım. İlk nefeste gülmekten yerlere yattım. Önce para veriyordum arkadaşım esrar alıyordu. Sonra arkadaşım sakal almaya başlayınca torbacıların yerini öğrenip kendim aldım. Doz gün geçtikçe arttı. Dört kişilik bir grubumuz vardı. AMATEM'e 1995'te yattım. Orada ilk kez eroin kullandım. 20 gün sonra eroin kullanmak için çıktım. Eroin bir tek ben varım senin hayatında der. Satıcıların yerini hastanedeki arkadaşlarımdan öğrendim. Eroini bırakmak istesen bile krize dayanamıyorsun. İnsan öleceğini sanıyor. Diyor ki eroin üç saat sonra almazsan geliyorum. Kriz sırasında sırtından beline kadar müthiş ağrı var. Bacak kaslarını kopartıyorlar. İkinci kez AMATEM'e yattım ve değişmiş gördüm. Artık eroin kullanmıyorum ama eski arkadaşlarım inanmıyorlar.’

Ahmet Kıyık

İyileşmeye inanmıyor

‘‘Esrarı ilk kez 16 yaşında denedim. İsviçre'ye gidip gelen birkaç arkadaşımla birlikte içiyorduk. Sonra onlar eroin içmeye başladılar. Onlar içince 20 senelik esrar içmişliğin verdiği güvenle denedim. İlk olarak burundan çektim. Baktım hoş birşey. Sanki puslu camdan bakarken birden parlak bir görüntü elde etmişsiniz gibi. Bir iki ay sonra bağımlı hale geldim. İki yılda atölyemi kaybettim. İşlerimin iyi olduğu dönemde biriktirdiğim altınla karıma bir daire aldım. Yarın tuvalette ölürsem küfretmesin diye. AMATEM'e ilk yattığımda yiyip içip taburcu oldum. Bugünkü gibi terapi yoktu. Otel gibi kullanılırdı. İçeri eroin giriyordu. Camdan ipi sallıyordunuz, mal yollanıyordu. İlk yatttığımda 18 gün sonra iyileştin dediler. Çıkınca eroin içmeyeyim diye esrara başladım. Meğer beyindeki hücreler başka uyuşturucu da alsanız uyanırmış. Bunu bana söylememişlerdi. Tekrar eroine başladım. İkinci kez AMATEM'den çıktığımda çevremden uzaklaştım. Altı ay sonra arabadan indiğimi ve ayaklarımın mala gittiğini hatırlıyorum.’’

A.K. (AMATEM'de tedavi görüyor)

Dünya çok farklı

ABD

20-40 milyon kişi uyuşturucu kullanıyor. Bush döneminde soruna polisiye tedbirlerle yaklaşıldı. Sonuç alınamadı. Yasaklamak işe yaramayınca politika, rastgele kullanımı önlemek üstüne kuruldu. Kullanım yüzde 20'lerde donduruldu.

Hollanda

Ecstasy ile mücadele için özel bir birim var. Uyuşturucu politikasının ana hedefi ağır ve hafif uyuşturucu pazarlarını birbirinden ayırmak. Böylece esrar kullananların eroine yönelmesini engellemek. Marihuana kahve ve tütün satan dükkanlardan alınıyor. Eğitim ilkokulda başlıyor ve bağımlılara tedaviyle hapis arasında tercih şansı veriliyor.

İngiltere

En popüler uyuşturucu marihuana. 100 bin eroin bağımlısı var. Esrar ve marihuana için sert polisiye tedbirler uygulanmıyor. Önemli bir artış yaşanmıyor.

Almanya

Bağımlıların belediye kontrolünde uyuşturucu kullanmalarına olanak veren Hollanda modeli tartışılıyor. Sigara ve alkol hafif uyuşturucu kapsamında.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!