Gençlerin yolunu asla tıkamadım

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, gençlere karşı her zaman hoşgörülü olduğunu ve olmak gerektiğini söylüyor. Birlikte çalıştığı insanların hepsinin kendinden çok genç olduğunu belirten Demirel, gençlerin önünün tıkanmaması gerektiğini vurguluyor. Demirel, uzun saçlı gençlere asla kızmadığını, her yaşın bir gereği olduğunu belirtiyor.

Sayın Cumhurbaşkanı acaba gençlere fırsat veriyor mu, yoksa aksine önlerini mi tıkıyor?

- Hiç tıkamadım, benimle beraber çalışanların büyük çoğunluğu benim yarı yaşımdadır. Gençlerle çalışmaktan hep büyük zevk almışımdır, onlarla çalışmayı çok severim. Onlar beni gelecekle, çağla bütünleştiriyor.

UZUN SAÇA KIZMAM

Neyse biraz konuyu değiştirelim. Söz gelimi uzun saçlı, sakallı, küpeli gençler onu rahatsız ediyor mu?

- Hayır, etmiyor. Her yaşın bir icabı var. Bence taşkınlık yapmadıkça, başkalarına zarar vermedikçe farklı giyimler, farklı düşünmeler beni rahatsız etmez. Gençlere kızmak mümkün değildir, onları hoşgörmek lazım.'

SATANİZM DELİLİK

Ya Satanizm hakkında ne biliyor?

- Saçmalık. Aklın, mantığın almayacağı bir delilik, başka bir şey değil. Toplum her zaman bu çeşit safraları çıkarmıştır, bunlar gelip geçer.

CEP TELEFONU KULLANMAM

Cep telefonunun numarasını istemek geldi aklıma.

- Cep telefonum var ama kullanmam. Ben ne yapacağım cep telefonunu? Bugün gördüğüm görev icabı; yanımda yaverim var, özel kalem müdürüm var, onlar lazım gelen her şeyi yapıyorlar. Benim lüzumsuz meraklarım yoktur.

EL NEREYE KONMALI

Demirel resmi kabullerde konuklarını beklerken bile her iki elinin yarısını pantolonun ceplerine sokar. Hatta son bir heykeli bile böyle yapıldı.

- Yener, biliyor musun insanın en zor işi elini nereye koyacağını bilememesi. Elleri yanlara sallasan rahatsız edici olur, çok kere elim arkadadır ama yapılmayacak yerler oluyor. İnsan gayrı ihtiyari elini cebine koyuyor. En rahat yer orası bana göre.

VALİ ELİMİ ÖPMEMELİ

Hazır söz elden açılmışken el öpmeyi sormalıyım. Kimi valilere, hatta bakanlara bile elini öptürüyor.

- Ben öpme diyemem ki. Bizim geleneklerimiz içinde var. Her el öpen mürai mi? Ben de ablamın, teyzemin elini öperim. Bana göre vali elimi öpmemeli.

KÖYLÜLÜKTEN UTANMAM

Bir soru geldi aklıma ama, acaba ‘‘Baba’’yı kızdırır mıyım? Hala köylü olmakla övünüyor mu?

- Ben köylü olmaktan utanmıyorum, yerinmiyorum. Köylülüğü küçük görenler varsa onların karşısında dimdik ayaktayım. Benim burada oturmam Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin demokratik olduğunun belgesidir. Ben Isparta'nın İslamköy'ünden buraya kadar demokratik yollarla, tamamen kendi gücümle geldim. Hileye, entrikaya, dalavereye, kuvvete, oyuna müracaat etmedim. Bu ülke fırsat, eğitim eşitliği olan bir ülkedir. Türkiye'de sınıf yoktur, insanlar eşittir. İşte ben burada, bunun vesikasıyım. Ben ne diye ortaya çıktım arkadaş; ben eli nasırlının, kasketlinin, şalvarlının, poturlunun, silindir şapkalının, kravatlının, kravatsızın herkesin hukukunun takipçisiyim. Ben eleştirilerde insaf ararım. Zaten biz bir uçtan diğer uca dalgalanmazsak doğruyu buluruz. Benim aradığım; doğru, haklı ve insaflı eleştiri. Kötü olan nedir, onu söylemek lazım, yargısız infaz yapmayalım.

İngiltere Başbakanı’nın kıskandığı kol düğmeleri

Washington'daki NATO toplantısında Tony Blair benim solumda oturuyor, onun solunda da Clinton var. Büyük ve gayet ciddi bir toplantı, Kosova'yı konuşuyoruz. Bir ara Tony Blair bana doğru eğildi; ‘‘Şu masanın etrafında sizinkinden daha güzel kol düğmesi olan kimse yok’’ dedi.

17 yıllık diyabetli

Demirel 17 yıldır diyabetle kardeş kardeş geçiniyor. Biraz da bundan olacak, insülin kullanmak zorunda olan doğuştan şeker hastası yavruların her derdine koşuyor, onları anlatırken gözleri doluyor. Doktoru Müftüoğlu'nun hazırladığı günlük 1800 kalorilik rejim listesini uyguluyor. Açık kan şekeri bugüne kadar 165'i geçmemiş. En son total kolesterol ölçümü 169 çıkmış.

Baba'nın yemekleri

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, sabah kahvaltısında 8 adet siyah zeytin, 1 dilim ekmek, kibrit kutusu kadar yağsız beyaz peynir, 12 tane çekirdeksiz üzüm yedi. Öteki öğünlerde ise beyaz et ve haşlanmış sebzeler var.

YARIN: Ecevit unutkan değil