Güncelleme Tarihi:
İGAM Başkan Yardımcısı Metin Çorabatır ile Yönetim Kurulu Üyesi Fikret Hassa'nın Gaziantep, Şanlıurfa ve Kilis illerinde yaptıkları araştırma, Prof.Yakın Ertürk, Prof. Özgehan Şenyuva ve Elif Ünal Arslan editörlüğünde kitap haline getirildi.
Ocak 2014 itibariyle Türkiye'ye gelen mülteci sayısı 800 bine yaklaşırken, bunların 500 bini aşkın bölümü Türkiye'nin 77 iline dağıldı. Araştırmada, Türkiye'de yaşanan iç siyasi gelişmeler nedeniyle Suriye krizinin insani boyutuna ilginin sınırlı kaldığı tespiti yapıldı. Mültecilere daha çok bölgeden ve Suriye'den STÖ'lerin destek verdiği; Batı illerindeki STÖ desteğinin ise oldukça az olduğu gözlemlenirken, kamp dışında yaşayan bu insanların çok zor koşullarda hayatlarını sürdürmeye çalıştıkları vurgulandı. Araştırma sonucunda ağır koşullar nedeniyle daha fazla Suriyelinin yaşamlarını tehlikeye atarak, Bandırma ve Çeşme açıklarında yaşanan deniz facialarında olduğu gibi Yunanistan'a kaçmaya çalışacakları ortaya konuldu.
EFSANE YIKILIYOR!
Türkiye'nin 2013'te çıkardığı ilk iltica yasasının eksikliklerine dikkat çekilen araştırmada, kamplarla ilgili 'beş yıldızlı' ifadeleri anımsatılarak, "Ama kamp dışı nüfusun hızla artması ve kamp nüfusunu geçmesi, yepyeni bir durum yarattı. Devletin 'beş yıldızlı kamplar' efsanesi, kent ve kırsaldaki mültecilerin zor durumları karşısında yıkılma tehdidiyle karşı karşıya bulunuyor" denildi. Araştırmayla ortaya çıkan sonuçlar şöyle özetlendi:
- Araştırmanın yapıldığı üç ildeki mültecilere yardımın büyük bölümü, uluslararası STÖ'ler ile inanç temelli STÖ'ler tarafından gerçekleştiriliyor.
- Yardımların miktarı, ihtiyaç sahiplerinin sayısıyla karşılaştırılamayacak oranda düşük. Üstelik yardımlar devamlılık arz edemiyor.
- Yardımlar gıda, giysi, kısmen barınak gibi acil ihtiyaçlar üzerinde yoğunlaşıyor.
- Ülkenin büyük kentlerinde merkezi bulunan, ulusal, laik, profesyonel türlerdeki STÖ'lerin geniş kapsamlı kampanya ve yardım faaliyetlerine rastlanmıyor.
- Türkiye'de Suriye krizinin siyasallaşmış olması, inanç temelli STÖ'leri insani aktörler olarak ortaya çıkarırken; Ankara, İstanbul gibi büyük illerde örgütlü daha güçlü STÖ'ler bu krize büyük ölçüde sırtını dönmüş bulunuyor.
- İnanç temelli STÖ'lerin yardım konusunda ayrımcılık yapıp yapmadıklarını gözlemlemek bu araştırmada mümkün olmadı. Ancak bazı durumlarda, STÖ'nün yoğun İslami eğilimlerinin pratikte nasıl bir uygulama yapıldığı konusunda soru işaretleri yaratabileceğini düşünüyoruz. Uluslararası insani yardım ahlak normlarının çok iyi bilinmemesi de bir eksiklik olarak ortaya çıkıyor.
- Uluslararası STÖ'lerin büyük bir çoğunluğu izin almada sıkıntılar yaşıyorlar. Birçok STÖ, Türk STÖ'ler ve turistik vize ile giriş yapmış elemanları kanalıyla sessiz faaliyette bulunuyorlar.
- İnsani yardım faaliyetlerinin başarısı için uluslararası koordinasyon çok önemli. Bu konuda BM Yardım Koordinasyon Birimi İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi OCHA'nın koordinasyonuna fırsat verilmeli.
"MUHTEMELEN 3-5 YIL DAHA TÜRKİYE'DE YAŞAYACAKLAR"
- STÖ'ler arasında büyük bir koordinasyon eksikliği mevcut. Konu tamamen siyaset dışı ve insani olarak ele alınmalı, tüm Türkiye'de sayıları milyona yaklaşan ve muhtemelen önümüzdeki 3-5 yıl daha Türkiye'de yaşayacak olan bu insanlara bu ülkenin zenginlikleriyle doğru oranda yardım eli uzatılması acil bir sorumluluk olarak önümüzde duruyor.
MÜLTECİLER KİRALARI YÜKSELTTİ, İŞÇİ ÜCRETLERİ DÜŞTÜ...
Suriyeli mültecilerin yarattıkları sorunlar ise şöyle sıralandı: Kiralar yükseldi, vasıfsız işçi ücreti düşmeye başladı, münferit de olsa adli vakalar yaşanmaya başladı, kadın pazarlama-fuhuş tespitleri var.
Dilencilik arttı (Karaçi denilen Suriyeli çocuk dilenciler)
NEDEN KAMPTA DEĞİLLER?
- Kamplar kapasitesinin çok üstünde mülteci barındırıyor. 25 bin kişilik kampta, 30-35 bin kişi kalıyor.
- Kampta kalınca akşama kadar boş gezip, yatıyorlar. Şehirde ise çalışma imkanı bulabiliyorlar.
- Genç kızı olanlar kampta daha huzursuz oluyor.