Güncelleme Tarihi:
ABD merkezli finansal danışmanlık şirketi Loomis Sayles’ın küresel yatırım stratejisti David Rolley, Fed’in parasal gevşeme politikasını yeni ABD Hazine tahvilleri satın alarak devam ettireceği yönündeki beklentilerin, gelişmekte olan piyasalardaki yükselişin bir süre daha devam edeceği anlamına geldiğini söyledi.
Küresel ekonomideki para hareketlerini takip eden EPFR’ye göre, yılın bu zamanına kadar gelişmekte olan ülkelere 60 milyar dolarlık, rekor miktarda sermaye akışı gerçekleşti.
Yatırımcılar, Fed’in parasal gevşeme politikaları çerçevesinde piyasalara en az 500 milyar dolar daha para pompalamasını bekliyor ve bu paranın daha büyük getirilerin alınabileceği gelişmekte olan piyasalara gideceğini düşünüyor.
Ancak, Bank of America Merrill Lynch küresel döviz araştırma biriminin başında bulunan David Woo, Fed'in ABD ekonomisini büyütme çabalarının yeterli olmayacağının ve bu olumsuz durumun gelişmekte olan ekonomileri de yavaşlama yönünde etkileyeceğini öngördü.
Gelişmekte olan piyasalarda yükselişin devam edeceğine yönelik görüş konusunda riskler bulunuyor. Kısa vadede, gelişmekte olan ülkelerden akan kaynağa karşı hamlelerin gelme olasılığı bulunuyor. Brezilya'dan sonra geçen hafta Tayland'ın, yabancıların tahvil gelirleri üzerine getirdiği yüzde 15'lik stopaj vergisi bu yönde alınmış son önlem olarak dikkat çekmişti.
ASYA VE LATİN AMERİKA ÇARESİZ
Yatırımcılar aynı zamanda Asya ve Latin Amerika’daki ülkelerin, her ne kadar sermaye kontrolü ve farklı yöntemlerle engellemeye çalışsa da para birimlerinin, dolar karşısındaki yükselişine engel olamayacaklarını savundu.
Rolley, örnek olarak Meksika tahvillerini gösterirken, getirisi şu anda az olsa da yatırımcıların bu tahvillere daha fazla ilgi göstereceğine dikkat çekti.
Portföy yönetim şirketi Eaten Vance Global Marco Absolute Return’den analist Eric Stein ise, Endonezya, Malezya ve Güney Kore para birimlerinin kazancının ileriki dönemde artacağına oynuyor.
Diğer yandan yatırımcılar bile gelişmekte olan ülkelere çok fazla akın olduğunu kabul ediyor ve bu durumun ABD ekonomisinin durgun olduğu bir dönemde, bu ülkeler için sıkıntı yaratabileceğini belirtiyor.
Stein, “Herkes bir anda aynı şeyi yapmaya başlarsa, endişelenmekte fayda var demektir… Akının devam etmesi durumunda, para birimlerinin dolar karşısında daha fazla değer kazandığı görülebilir. Ancak Asyalı merkez bankaları bunun önüne geçmek için adımlar attı. O yüzden, kurların aşırı hızla yükselmesine izin verilmeyecek” dedi.
GÖZLER ÇİN’DE
Gelişmekte olan piyasalara akın, Çin’in uluslararası baskılara boyun eğip, yuanın dolar karşısında daha hızlı değerlenmesine izin vermesine neden olabilir.
Yatırımcılar, Çin’den gelecek olası bir esneklik hamlesinin, bölgedeki diğer ülkeler, özellikle de Singapur ve Güney Kore için daha büyük çaplı getiriler anlamına geldiğini söylüyor. Bu şekilde, para birimleri dolar karşısında daha değersiz olan Singapur ve Çin’de, ihracatın artışının yaşanabileceğinin altını çiziyorlar.
Gelişmekte olan ülkelere yönelik yükseliş beklentileri, ABD hisseleri ve Hazine kâğıtlarındaki hareketlerle çelişiyor. Fed’den gelecek yeni bir parasal gevşeme paketinin bu finans araçları üzerinde olumsuz etkisinin olması bekleniyor.
*Bu yazı, Wall Street Journal’da “Boom in Emerging Markets Has Some Fearing Backlash” başlığıyla yayımlanan haberden derlenmiştir.