Güncelleme Tarihi:
“Çocuk Cinsiyeti Nedeniyle Kadın Üzerinde Oluşturulan Psikolojik Şiddet, Başlık Parası ve Geleneksel Evliliklere” ilişkin alt komisyon, raporunu tamamladı.
Raporda, az gelişmiş bölgelerde erken evliliklerin kadınlar için sosyo-kültürel bir zorunluluk olarak görüldüğüne işaret edildi.
Doğurganlığın, erkek çocuğu destekleyen, teşvik eden, toplumun sosyo-ekonomik, siyasal ve kültürel yapısıyla doğrudan ilişkili olduğu vurgulanan raporda, “Bu açıdan bakıldığında geleneksel toplumlarda çocuk doğurmak ve özellikle erkek çocuk doğurmanın belirgin bir şekilde kadının yararına olduğuna inanılmaktadır” denildi.
Raporda, eğitim ve kültür düzeyi ne olursa olsun, tüm birey ve ailelerde aleni ya da üstü örtülü olarak erkek çocuk sahibi olma idealinin olduğu tespitine yer verildi. Kadının, erkek çocuk olmadığı için psikolojik şiddet görebildiği, eşi tarafından üzerine kuma getirilmesi ya da boşanmayla tehdit edilebildiği kaydedildi.
Raporda, şu görüşlere yer verildi:
“Dünyaya çocuk getirmek, özellikle de erkek çocuk getirmek, hem erkeklerin hem de kadınların birincil kaygılarını oluşturmaktadır. Çünkü annelik, kadınları en fazla güçlendiren deneyimlerden biri, kendilerini var edebilecekleri meşru bir alan ve erkek çocuk geleceğe yönelik ekonomik sigorta olarak görülmektedir.
Çocuğun cinsiyeti kadın için önemli, çünkü erkek çocuğu olduğunda kocası ile bağının daha güçlü olacağına, kocasının ve ailesinin gözünde statü ve değerinin daha yükseleceğine inanılmaktadır. Erkek açısından ise çocuk cinsiyeti, erkek çocuk istemi kadına göre çok daha önemli, 'erkek adamın erkek oğlu olur' inancı, baba soyunun devamı ve aileye kaynak sağlamaları gibi beklentiler bu önemi artırmaktadır.”
“TOPLUMSAL YAPININ KADINA YÖNELİK BASKISI”
Geleneksel evlilikler, erkek çocuk tercihi, başlık parası gibi toplumun bir kısmının normal olarak kabul ettiği uygulamaların, kadının sadece psikolojik sağlığı üzerine değil, fizik ve sosyal sağlığı üzerinde de ciddi bir baskı oluşturduğuna dikkat çekildi.
Erkek çocuk doğurma baskısı sonucu çok sayıda ve sık aralıklarla gebe kalma, çocuk denecek yaşta erken evlenme, kadınların vücutlarına ağır yük indirdiği ifade edilen raporda, şunlar kaydedildi:
“Yasalara aykırı olan ve kadınlara karşı işlenen insan hakları suçu kapsamına giren, erken evlilik, zorla evlilik ve nişanlılık, başlık parası, berdel ve kumalık, engellenmesi gereken geleneksel uygulamalardır. Kadınların bedenini ve cinselliğini kontrol eden toplumsal yapı, kadınlara yönelik ayrımcılık ve eşitsizlikleri gelenekler ve kültür aracılığıyla devam ettirmektedir.
Kadına yönelik bu uygulamaların değişmesi uzun soluklu bir çaba gerektirmektedir. Kadınlara yönelik ayrımcılık ve eşitsizlik barındıran geleneksel ve kültürel uygulamaların ortadan kaldırılması için her düzeyde gerekli çabanın harcanması ve bu çerçevede bölgesel farklılıkların gözetilmesi önemlidir.”
“CİNSİYET EĞİTİMİ ERKEĞE DE VERİLSİN”
Eğitim olanaklarının nüfusun bütün kesimlerine yaygınlaştırılması, özellikle de kadın okur-yazarlığına ayrı bir önem verilmesi istenilen raporda yer alan önerilerden bazıları şöyle:
-Açık ilköğretim ve açık lisede okumak isteyen, ancak kayıt ücretlerini ödemeyen ailelerin kız çocuklarının kayıt paraları devlet tarafından karşılanmalı ve bu kız çocukları için kurslar açılmalı.
-Çocuklarını ilköğretim, lise ve üniversiteye gönderen yoksul hanelerin şartlı nakit transferinden yararlandırılmasına yoğun ve etkili olarak devam edilmeli.
-Toplumsal cinsiyet eğitimi yalnızca kadınlara değil, erkeklere de verilmeli.
-Olumsuz geleneksel ve kültürel yapıların etkisini azaltan, bireyi güçlendiren çağdaş sivil toplum örgütlenmelerin geliştirilmesi, sosyal ve ekonomik gelişmeyi olumlu yönde etkileyecektir. Bu tür örgütlenmelere yönelik kapasite artırıcı eğitim programları düzenlenmeli.
-Toplum Sağlığı Merkezleri tarafından toplum liderlerine yönelik akraba evliliğinin muhtemel zararları başta olmak üzere, çocuğun cinsiyetini erkeğin belirlediği gibi konuları kapsayan eğitimler medya aracılığıyla da kamuoyuna duyurulmalı.
-Sosyal psikologlar, antropologlar, sosyologlar, sosyal hizmet uzmanları amaca uygun olarak geliştirilecek bir program dahilinde az gelişmiş ve gelişmekte olan yörelerde örgütlü bir biçimde istihdam edilmeli.
-Yerel düzeyde çalışan doktor, öğretmen ve hemşirelere yönelik, hem yerel anlayışları yargılamadan anlama kapasitelerini geliştirmek hem de bazı yanlış yerel anlayışlarla nasıl mücadele edileceği üzerine hizmetiçi eğitim programları verilmeli.
“KURULUŞLARIN ALGILARINA GÖRE BELİRLENİYOR”
-Kadın sorunları, hedef grubun ihtiyaçlarından ziyade kuruluşların algılarına göre belirlenmekte ve projeler bu doğrultuda hazırlanmaktadır. Hedef grubun ihtiyaç ve önceliklerini gözetmeyen projelerin uygulanmasında sorunlar yaşanmakta, projelerde istenilen sonuç elde edilememektedir. Projelerde etkinliğin sağlanabilmesi için projelerin hazırlık aşamasında sorun ve çözüm analizleri katılımcı yaklaşımla doğrudan sorunu yaşayan kadınlarla yapılmalı.
-AB ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de kamusal hizmetlerde toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme yapılmalı.
-Muhtar, din görevlileri ve öğretmenler gibi toplum liderlerinin erken yaşta evlilikler, geleneksel evlilikler, erkek çocuk tercihi, başlık parası gibi konularda kanuni bilgiye sahip olmaları ve bu konularda topluma bilinçlendirme ve farkındalık yaratma çalışmalarına katılımları sağlanmalı.
-Erkek çocuk istemi baskısı, geleneksel evlilikler, başlık parası gibi konularda özellikle taşrada vali, kaymakam, muhtar, toplum önderleri daha duyarlı davranmalı.
-Bir ilke olarak, kalkınmada kadın yaklaşımı yerine kalkınmada toplumsal cinsiyet eşitliği yaklaşımı benimsenmeli.
-Berdel yaptığı, başlık parası aldığı ve erkek çocuk istemi ile kadına baskı yaptığı tespit edilen kişiye ya da kişilere cezai yaptırım uygulanması için yasal düzenlemeler yapılmalı, ayrıca evlilikte bireyin rızası alınmaması durumunda zorla evlilik suç ve ceza kapsamına girmeli.
-Başlık parası karşılığı kurulan evlilikler ve geleneksel evlilikler geçersiz sayılmalı.