İlk cinayet mart ayı sonunda yine aynı mahallede oldu. Bir üst sokakta Sunay Y., annesi Elmas Y.’yi öldürdü. Birkaç hafta sonra nisan ayında komşu Gaziakdemir Mahallesi’nde de Zeynep D. annesi Fatma D.’yi öldürdü. Hamitler Mahallesi Muhtarı Kemal Coşkun, yaşanan dehşeti, "Bölgede herkesin psikolojisi değişti. İnsanlar huzursuz. Öz çocuklarına ’Acaba mı, benim çocuğum da mı?’ diye bakıyor" sözleriyle anlatıyor.
’Çocukluk’ deyip geçtiler
Daha önceki iki anne cinayeti sonrası, M.F.’nin annesi Asiye F. de endişeye kapılmış. Kız kardeşine, "Oğlum da beni keser mi" diye sormuş. Sonrasını kız kardeşi, "Bu kaygısını çabuk unuttu. ’Zaten evlatlarım için yaşıyorum, ölürsem onların elinden olsun’ diyordu" diye anlatıyor. M.F.’nin teyzesi, anne katili gencin internette açtığı sayfayı ve anketi bir buçuk ay önce gördüklerini, ama morali bozulmasın diye annesine söylemediklerini de anlattı. "Dehşete düştük. Polise
haber versek mi diye düşündük ama vazgeçtik. Kimseye söylememeye karar verdik, çünkü bunun ciddiye alınamayacak bir çocukluk olduğunu düşündük" dedi.
Kavga ’çek-yattan’ çıktı
M.F., anlatılanlara göre son zamanlarda sigara ve bira içmeye başladı. Parasız kaldığında evin üstünde, inşaat halindeki katta bulunan, kullanılmayan eşyaları satıyordu. Annesi bira ve sigara içmesin diye bilhassa az para veriyordu. Korkunç cinayeti işlediği pazartesi günü, annesiyle yine tartıştı. Odasına çok önem veriyordu. Duvarları boyamış, sevdiği grubun posterlerini asmış, illüstrasyonlar çizmişti. Ama odadaki iki çekyattan birinin gitmesini istiyordu. Annesi ise çekyat çok yeni olduğu için üst kata çıkarmasına izin vermiyordu. Tartışma buradan çıktı. Anne, akrabalarını arayıp oğluyla kavga ettiğini söyleyince, onları barıştırmak için saat 20.00 civarında eve kuzeni geldi. Anne-oğul barışıp sakinleşince ayrıldı. Teyze ve diğer akrabalar bir saat sonra kontrol için uğradıklarında ışıklar kapalıydı. Anne-oğul kapıyı açmadılar. Akrabalar, "Herhalde her şey yolunda ki, yatıp uyumuşlar" diye düşündü.
Arandığını duyunca güldü
Polisin peşine düştüğü akşam, M.F. arandığından habersiz dolaşıyordu. Saat 19.30’da, 10 yıldır sürekli gittiği internet kafelerden birine uğradı. Sahibi Ertan Cesur ona arandığını söyleyince, bir sigara yaktı, güldü, "Saçmalama, olmaz öyle şey" dedi. Ertan Cesur, M.F.’yi şöyle anlattı: "İnternette yarım saat takılır, tek başına gelir tek başına giderdi. Elimizde büyüdü sayılır, bebekliğini biliriz. Efendi, sakin bir çocuktu, uyuşturucu kullandığını hiç görmedim, hiç duymadım. Sigaraya bile 2-3 sene önce başladı."
Mükemmel resim yapardı
Sondan bir önceki iş yerinin sahibi de uyuşturucuyla bir ilgisinin olmadığını belirtti: "Üç ay kadar bizde çalıştı. Genç çocuk tabii, sıkılıyordu. Sürekli Knight on Live adlı oyunu oynardı. Çok yetenekli ve zekiydi. Gitar çalar, mükemmel resimyapardı. Otursun, iki dakikada fotoğrafınızı çizer. Saldırgan davranışları yoktu. Hatta çekingen, korkak sayılırdı. Bir seferinde bir çocukla takışmış, abi abi diye bana kurtarttı kendini."
Baba gidince aile karıştı
GENÇ M.F.’yi cinayete kadar götüren olaylar zinciri, üç yıl önce başladı. Baba, Bulgaristan’da bir kadın için 20 yıllık eşi ve 3 çocuğunu terk etti. M.F.’nin notları başlangıçta, ODTÜ’de okuyan iki ablası kadar iyiydi. Sonra devamsızlığa başladı, iki kez üst üste sınıfta kalınca atıldı. Anneyle baba sürekli kavga ediyordu. ODTÜ’de okuyan ablaların masrafını baba karşılıyordu.
Anneniz delirdi
Annenin akrabalarına göre, babası ve yeni eşi, çocukları alacaklarını söyleyerek annesini tehdit ediyorlardı. Asiye hanım ilaç tedavisine başlamıştı. Baba, kızları ve oğluna, "Sizi aldıracağım, anneniz deli" diyordu. Oysa Asiye F. çevresinde sevilen biriydi; çalıştığı fabrikadan 4 otobüs dolusu insanın cenazesine gelmesi de bunu gösteriyordu.
Annemle barıştık
Huzursuzluk yaşayan ailede son bir ay içinde anne-oğulun oğulun arası düzeldi. M.F. akrabalarına "Annemle barıştık" diyordu. Hatta inşaat halindeki ikinci katı, M.F.’nin olacaktı. Delikanlı yeni işe geçmiş, Bursa’nın en nezih kafesinde çalışmaya başlamıştı. Asgari ücretten biraz fazla kazanıyordu. Barda duruyor, garsonlara çay, kahve, meşrubatları veriyordu. Saçını boyatmak için izin istediğinde, kafe sahipleri ’Olur’ demişti. Tırnaklarına, iş çıkışı oje sürüyordu.
Yanına yaklaşılacak tip değildi
KORKUNÇ cinayeti işleyen M.F.’yi tanıyanlar ve mahalle sakinleri, Hürriyet muhabirlerine delikanlıyı şöyle anlattı:
Gökhan Alan (15), (mahalle arkadaşı):
"5-6 senedir tanıyorum. Basket arkadaşımdı. Kendi halindeydi. En son 4-5 gün önce gördüm. O zaman saçları siyahtı. Demek son 4 günde boyattı."
Yavuz Yılmaz (16), (Bitişik komşunun oğlu): "Üç senedir komşuyuz ama ben onunla pek konuşmazdım. Yanına yaklaşılacak tipi yoktu. Saçı başı bir acayipti. O yüzden selamlaşmazdım onunla."
Tüpçüyü patlatacaktı
Necati Yazıcıoğlu (Esnaf-komşu):
"Evlerinin üst katında top sektirdiği için komşuyla takıştı. Bu takışmayı komşuya pahalıya ödetmek istedi. Buruşturulmuş kağıtları tutuşturup tüplerin bulunduğu depoya fırlattı. Suya denk geldi de bir şey olmadı. Benim oğlan bunu biraz hırpalamış. Anacığı da ’Oğlum dayak yedi’ diye polise gidip şikayetçi olmuş. 300 lira para cezası ödedik."
’5 vakit namaz kılardım sonra ateist oldum’
BURSA E Tipi Cezaevi’nde tek kişilik koğuşa konan M.F.
polislere, "İki yıl öncesine kadar beş vakit namaz kılıyordum, sonra ateist oldum" dedi. İnternette grup kurup, ’Annemi nasıl öldürürüm?’ diye anket yaptıktan sonra, önce bıçaklayıp sonra boğarak öldüdüğü annesiyle 3 yıldır tartıştıklarını söyleyen M.F.’nin cinayetiyle ilgili, önemli ipuçları da bulundu. Polis, M.F.’nin sürekli gittiği internet kafede, yakalanmadan kısa süre önce Ankara ODTÜ’de okuyan ablaları 25 yaşındaki Selda ve 20 yaşındaki Narin ile yazıştığını saptadı. M.F.’nin, ablalarına annesini öldürdüğünü söylemediği, "Annemle ilişkilerimiz gayet iyi" diye yazdığı ortaya çıktı. Asiye F. ise toprağa verildi