Güncelleme Tarihi:
Tepeli pelikan, karagagalı sumru, kara leylek başka diyar tanımıyor. Sadece oralarda yaşıyor, çoğalıyor, konaklıyor. Flamingolar salınıyor. Sessizliği kuşlar şenlendiriyor. Oralar İzmir Kuş Cenneti. Gözbebeğimiz, gururumuz. ‘‘Can Suyu Projesi’’ ile BM ödülü getiren, ülkemizin önemli sulakalan ekosistemlerimizden Gediz Deltası. İşte o güzeller güzeli diyara da ölüm fermanı hazırlanıyor. Kuşların yuvalarında tersane ve liman inşaatı hayalleri kuruluyor.
İzmir Kuş Cenneti'ne kalkan olan Doğal Hayatı Koruma Derneği (DHKD). Önceki gün basın bildirisiyle duyurdu seferberliğini. DHKD'nin haklı isyanları var. Sulakalanları koruma altına alan uluslararası sözleşme Ramsar'ın bir türlü Gediz Deltası'na layık görülememesine anlam veremiyor. Bölge, doğal alanlara parasal kaynak gözü ile bakan zihniyet karşısında biçare kalıyor. Üstelik Ramsar alanı ilan edileceği Cumhurbaşkanı Demirel tarafından vaat edilmişti. 5 Nisan 1997'de ‘‘Dünyamıza Bir Armağan’’ kampanyası çerçevesinde verilen sözler ne yazık ki sözde kaldı. Bir yıl geçti, umut, umutsuzluğa yöneldi. Özetle bölge resmen korumasız.
Tersane ve liman inşaatı için İzmir Ticaret Odası'ndan yoğun baskı var. Şimdilik endişeyle olup, biteni izleyen DHKD, 1992'de kuşların başkentine ‘‘Can Suyu Projesi’’ ile hayat veren Çevre Bakanlığı'nın bölgeye sahip çıkmasını istiyor. Deltanın herhangi bir yerinde liman ve tersane inşaatına onay verilmesinin bir cinayet olacağı uyarısı yapılıyor. DHKD Cumhurbaşkanı Demirel'e de taleplerini yazılı olarak iletiyor ve İzmir Ticaret Odası'nı doğal yaşamın sonu anlamına gelen projesinde ısrarlı olmaması çağrısı yapıyor.
Tehditler sürerse ne olacak? DHKD sabretmeyecek. Üzülerek de olsa konuyu yasal platforma ve uluslararası, ulusal kamuoyuna taşıyacak. DHKD, tüm ilgili ve yetkilileri kuşların çığlığına kulak vermeye çağırıyor ve şöyle diyor: ‘‘Türkiye'de sulakalan ve kuş korumacılığının sembolü olmuş ve Ramsar alanı olabilmek için her türlü özelliği taşıyan bir bölgede liman inşaatı gibi dev bir faaliyete izin verilmesi şüphesiz ki çok ciddi bir karar ve tarihi bir sorumluluktur. Çevre Bakanlığı'ndan konuya gereken hassasiyeti göstermesini bekliyoruz. Türkiye doğasının korunması için gereken kararın alınması ve uygulanması ülke ve dünya kamuoyu nezdinde de tutarlılığımızı gösterecektir.’’