Geçtiğimiz 10 yıldan alınması gereken 10 ders

Güncelleme Tarihi:

Geçtiğimiz 10 yıldan alınması gereken 10 ders
Oluşturulma Tarihi: Aralık 12, 2009 16:26

ABD piyasaları, 1990’larda “altın çağ”ını yaşamıştı. Arkasından gelen 10 yılı bir metale benzetmemiz gerekirse söylenebilecek tek şey var: teneke. Ancak pek çok yatırımcının planlarını ve beklentilerinin boşa çıktığı bu dönemden de elde edilebilecek bir fayda var. Yaşananlardan bir ders çıkarıp, yeniden yaşanmalarına engel olmak.

Haberin Devamı

İşte MarketWatch’un gözüyle 1990’lardan alınması gereken 10 ders:

 

1.    Çeşitlendirme ölmedi

Çok sayıda hisse sınıflarını birbirine karıştırmak, piyasa değişimlerinden bir portföyü ayrı tutmaya yarıyordu, ya da yatırımcıların inandığı şey buydu. Ancak 2008’de neredeyse her türlü hissenin değer kaybetmesi ile yatırımcılar çeşitlendirme politikalarını terk etmeye başladı: Finansal danışmanlar ve kaynak yöneticileri başarısız olmuşlardı ve hisse pozisyonlarını azaltıp nakit ve bonolara yönelmeleri gerekirdi.

 

Ancak sorun çeşitlendirme değil, yatırımcıların ABD hisselerinin uluslararası piyasalardan, gayrimenkul ve mülklerin de hisselerden bağımsız olduğu varsaymasıydı. Gerçekte bu yatırım araçlarının her biri öz kaynaklara dâhildi ve ekonomik krizlerden kaçmaları mümkün değildi.

 

Haberin Devamı

2. Varlıkların paylaştırılması işe yarıyor

Geçtiğimiz sene yaşanan piyasa kayıpları varlıkların paylaştırması ile ilgili bildiklerimizi değiştirdi. Gerçekte parayı hisseler, tahviller, nakit ve alternatif yatırım araçları arasında dağıtmak uzun vadede elde edilen kazancı artırıyor. Dahası, değişken piyasa şartlarını kontrol edebilme yeteneğinizi gösteren bir portföy, Wall Street’te alacağınız darbeleri yumuşatabilir.

 

Örnek olarak portföyünüzün yüzde 60’ını S&P 500 endeksine, yüzde 40’ını ise devlet tahvillerine paylaştırmanız Kasım’dan itibaren 10 yıllık süreçte yüzde 3.1 yıllık getiri sağlayacakken; yüzde 40 hisse ve yüzde 60 bono karışımının sağlayacağı getiri yüzde 5 olacaktır.

 

3. Piyasa zamanlaması işe yaramıyor

Birçok insan geçmiş 10 seneye baktığında piyasa zamanlamasını iyi yapması gerektiği dersini çıkarıyor. Bu doğal tepki küresel ekonomik kriz yaşanırken birçok hissedarın düşündüğü şeydi. Ortaya çıkan “piyasadan çoktan çıkmış olmalıydım” düşüncesi aslında doğru değildi. Tam tersine ileriye dönük hareket ederek varlık paylaştırabileceğiniz alanı bulmanız ve ona bağlanmanız gerekiyor.

 

Haberin Devamı

Eğer hisselerin fazla değerlendiğini düşünüyorsanız nakit bulundurun. Ancak sürekli alım-satım yapmayın. Disiplinli olabilmek, piyasa zamanla şemalarına bağlı kalmaktan daha önemlidir. Eğer zamanlamaya fazla bağımlı olursanız disiplininizi yitirirsiniz.

 

4. Yeniden dengeleme riski azaltıyor

Hisse senetlerini ve tahvilleri periyodik olarak yeniden dengelemek, piyasa zamanlamasında düşük fiyattan alıp yüksek fiyattan satmak için kusursuz bir yoldur. Örneğin, yüzde 60/40 olan hisse senedi/tahvil paylaştırması yüzde 55/45 ayrımına dönerse, portföyünüzü dengelemek için hisse satıp bonolarınıza takviye yapmanız gerekir.

 

Eğer hisselerin tavan yaptığı 2003–2007 döneminde her yıl portföyünüzü hedef aralığına getirseydiniz, 2008’deki piyasa çöküşüne daha az maruz kalacaktınız. Ayrıca bu yılın başında devlet tahvilleri birikiminizi düzenleseydiniz, hisselerde karşılığını alacaktınız.

 

Haberin Devamı

5. Satmak zorunda kalmamak için tasarruf edin

Birçok insan hisse ve gayrimenkul değerlerinin sürekli artacağı düşüncesiyle, bir acil durumda bankada altı ay ya da bir senelik nakit bulundurmaya gerek olmadığı sonucuna vardılar. Varlık fiyatlarının çöküşü iç huzurlarının çöküşünü getirdiğinde ise, yanmgından mal kaçırır gibi satışlar yaptılar. Var olan bir nakit rezervi açıklarını kapatacaklarını düşünen bu hissedarları hisseler içinde tutabilirdi.

 

Ancak para kaybetme korkusu ile yapılan planlar yıkıcı olabilir. Daha fazla tasarruf yapmak fazla risk almasını önler. Örneğin yüzde 4 toplam yıllık getiri varsayarak bin dolar saklamak, biriktirmenize gerek olmayan 25 bin dolarlık varlıkla kıyaslanabilir. Yüzde 10 tasarruf yapmak bunu yatırım stratejileri ile denemekten daha kolaydır.

 

Haberin Devamı

6. Pazarlamaya değil, piyasalara kulak verin

Yatırım fonu reklamcılığı yapmak ters giden piyasa eğilimlerine karşı gelen yatırımcıya yönelik güçlü bir sinyal olarak görülür. Eğer yatırım fonları özellikle uzun dönem performans üzerinde bir çeşit kaynağı öne çıkarmaya eğimli ise, bunu bir uyarı olarak ele alabilirsiniz.

 

Birçok yatırımcı bu yemi kapıyor ve akıllı paranın sattığı şeyi atın alıyor ya da tam tersini yapıyor. Yatırımcılar karşı karşıya oldukları yüksek sesli ve etkili “pazarlamanın” saldırısıyla nasıl karşı koyabilirler ki? Yatırım fonları şu an peynir ekmek gibi satıyor olabilir. Ancak malınızı satmak için insanları en kötü zamana en kötü şeyi yapmaya yönlendirmekten başka yollar bulunur.

 

Haberin Devamı

7. Trendleri ve döngüleri fark edin

Geleceğin neler sakladığını bilemezsiniz, bu yüzden yapabileceğiniz tek şey finans piyasalarının trendlerini fark edip onları uygulamaktır. Bu düşünceye sahip bazı yatırım danışmanlığı şirketleri 2007’den bu yana değer kaybetmekte olan hisse senetlerinin ardından 2009’un Nisan ayında piyasaların dibe vuran rekor düşüşleri ile müşterilerinin hisse senetlerindeki konumlarını yeniden yapılandırmak zorunda kaldılar.

 

Büyük resmi görmek piyasa döngüleri devam ettikçe işe yarar. Yatırımcıların birçoğu sektörleri değil, hisseleri seçiyor ve şirket karları üzerinde değerlenme ile düzenli büyümeye odaklanıyorlar. Önümüzdeki piyasa döngüsünde ise sektör yönlendirmek yerine hisse seçimi daha büyük getiriler sağlayabilir.

 

8. Beklenmedik şeylerin yaşanmasını bekleyin

Küresel piyasalar 24 saat süren ticaret ve bilgiye kolay erişim sayesinde daha oynak bir hale geldi. Dolayısıyla, hazır olmadığınız bir anda tokat yemeniz veya değişimlere cevap veremediğiniz sürece ticaretin kaybeden tarafı olmanız çok daha kolay. Birçok yatırımcı varlık paylaşımlarında hisse senetleri ve tahviller üzerinde gidip gelmeyi tercih etmiyor.

 

Kayıtlara dayanarak bunun yanlış bir karar olduğunu görebiliriz. Bir 10 yıl boyunca işe yaramayan karar, muhtemelen bir sonraki 10 yıl için işe yarayabilir. Değerlemeler 10 yıl öncesine göre çok daha iyi ancak tarih ne yaptığımızı değil, nerelerde bulunduğumuzu gösteriyor. Sorunlu bir ekonomi içinde getirilerinizi ve risklerinizi dengelemek zorunda kalıyorsunuz.

 

9. Kendi kendinizin danışmanı olun

Son iki sene bizlere politikacıların, finansal danışmanların ve diğer uzmanların eylem ve kararlarına daha bağımlı olmamız gerektiğini gösterdi. Kaç kişi doğru yerde yeterince yatırım yapıyorum diyebilir? Herkes kendini uzman görüyor ve piyasanın harika gittiğini zannediyor. Yatırım planlarınıza tepeden bakın ve ciddi sorular sorun. Kimse paranızın sorumluluğunu sizden daha iyi üstlenemez.

 

10. Bedavacılık yapmayın

Son 10 yıl içinde değerleme hisse yatırımcılarını fazla ilgilendirmedi. Denetimsiz gayrimenkuller, yüksek fiyatlı hisse senetleri, ucuz borç alımları ve pahalı zevklere gösterilen hoşgörü, herkesin zengin olma hayaline sürükledi. Bir silahşor zihniyeti ile

‘işimi kaybedersem, aile, sağlık durumumda bir şey olursa’ gibi ekonomik durumumuzu ilgilendiren konuları düşünmeden, ev için ucuz kredileri yaşam standartlarımızı güçlendirmek için kullandık.

 

Son 10 yılda yaşananlar ekonomik zekamızın yükselmesinde yararlı oldu. İnsanlar piyasadan daha iyi olduklarını düşünmek yerine, uzun dönemde yatırım yapmanın ciddiyetine varmalı.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!