Güncelleme Tarihi:
Aydın'ın Nazilli İlçesi'nde, Yurdagül ve Mehmet Teker çiftinin ikinci kızları Beyza'nın geçmeyen sarılığına ve karnındaki şişliğe rağmen doğuştan safra yollarının olmadığı, ancak 4 aylıkken anlaşıldı. İzmir'e sevk edilen minik Beyza, 7 aylık olduğunda annesinin karaciğerinin bir parçasının nakledilmesiyle yaşama tutundu. Anne Yurdagül Teker, “Biraz daha geç kalınsa bebeğimi kaybedecektim” dedi.
Nazilli'de oturan 21 yaşındaki Yurdagül Teker ile ailesindeki sağlık sorunları nedeniyle tekstil sektöründeki işini bırakmak zorunda kalan 28 yaşındaki Mehmet Teker, 2 yaşındaki Nisanur'dan sonra 28 Mayıs 2010'da ikinci kızları Beyza'yı kucalarına aldı. Dünyaya gelir gelmez sararan ve aylarca sarılığı geçmeyen minik Beyza, defalarca hastaneye götürüldü, doktor kontrolünden geçirildi. Ama geçeceği söylenen sarılığı bir türlü geçmedi, karnı sürekli şişmeye başladı. Minik kızının karnı şişince ultrason çekildiğini ama birşey bulunamadığını belirten anne Teker yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Karnı şiştikçe 'gazı var' dediler"
“Çocuğum hiç susmuyor, sürekli ağlıyordu. Bebeğim 4 aylık oluncaya kadar Nazilli Devlet Hastanesi'nde gittiğimiz doktorlar, sarılığına ‘Geçer’ dedi. Karnı şiştikçe, ‘Gazı var’ dediler, gaz giderici damla verip eve gönderdiler. 4 ay geçti, sarılığı geçmedi, karnı davul gibi şişti. Ultrason çekildi, birşey bulunamadı. Sarılıkla ilgili tetkik yapıldı, değerleri çok yüksek çıktı. Sonra da burada yapılacak bir şeyin olmadığı söylendi, Ege Üniversitesi Hastanesi'ne sevk edildik. Üniversitede yapılan tetkiklerde kızımın safra kanallarının olmadığı belirlendi ve nakil kararı alındı. Nakil için İzmir'deki Özel Kent Hastanesi'ne sevk edildik. Ben donör olarak uygun bulundum. Kızıma karaciğerimden parça verdim. Ameliyat sonrasında bize eşim baktı. Kızımız şimdi huzurlu bir bebek. 7 aylık olmasına karşın daha 5 kilo 400 gram ağırlığında. Ama sağlığı iyi ve hızla büyüyecek. Eskiden o ağlar ben ağlardım, şimdi o gülüyor ben gülüyorum, o keyifleniyor, ben keyifleniyorum. Biraz daha geç kalınsa bebeğimi kaybedecektim.”
Anne Teker, hem çocuğunun hastalığı hem de kayınvalidesinin hastalığa yakalanması nedeniyle eşinin işi bırakıp kendilerine bakmak zorunda kaldığını söyledi. Anne Teker, “Eşim annesi ve bizim aramızda mekik dokuyup, hepimize baktı. Ayağa kalktım, artık kızıma ben bakabiliyorum, mutluyuz” dedi.
Özel Kent Hastanesi Karaciğer nakil sorumlusu Doç. Dr. Murat Kılıç, Beyza'nın yaptıkları nakil öncesinde sağlığının çok kötüleşmiş durumda olduğunu belirtti. Bu tür vakalarda zaman kaybının ölümle sonuçlandığını söyledi. Kılıç, tanıda gecikme olmaması için hekimlere de şu mesajı verdi:
“Bebeklerde en sık karaciğer nakli sebebi, doğuştan safra yollarının olmamasıdır. Beyza da böyle doğmuş ve doğuştan itibaren sarılığı olan bir bebek. Sonrasında safrayollarının olmadığı anlaşılınca karaciğer nakli gerektiği için bize gönderildi. Biz de anneden küçük bir karaciğer parçası aldık, bebeğe naklettik, şimdi ikisi de çok iyi. Bu tür vakalar nadir görülüyor. 30 bin doğumda bir gibi görülüyor ama çok ciddi bir hastalık. Doğumdan sonraki sarılık hemen hemen her bebekte olan bir durum. Buna zaten fizyolojik sarılık diyoruz, bu geçici olur. Ancak uzamış sarılıklarda çocuk hekimlerinin dikkatli olması gerekir. Bu konuyu aslında iyi bilyorlar. Bazen tanı koymada birkaç hastalık arasında kalınması gecikmeye yol açabiliyor. Bu bebekte de tahminimce bu oldu. Ama hiçbir bebekte bir ayı geçen sarılık olmaz. Doğumdan sonra 15-20 günü, bir ayı geçen sarılık varsa mutlaka bir üst merkeze gönderilip, ayrıntılı araştırma yapılması lazım. Çünkü bu hayati tehlike yaratan bir durum. Bu bebekte de belki bir parça gecikildi ama sonunda karaciğer nakliyle çözüm sağlanmış oldu. Nakil öncesi hali kötüydü, yıpranmıştı. Bu bebekler nakil olmazsa ortalama bir yıl içinde kaybediliyorlar.”