Güncelleme Tarihi:
Şan ve şöhret yaş sınırı tanımıyor. Bazıları çocuk denecek yaşta şöhret basamaklarını tırmanırken, bazıları da ne yapsa adını duyuramıyor. Bir de talih kuşu başına geç konanlar var ki, onlar hayatlarının ikinci baharında karşılarına çıkan fırsatlar sayesinde, bir anda herkes tarafından tanınıyorlar. İşte bu isimlerden en gündemde olanlar...
Son zamanlarda, ekranlarda, sinema perdelerinde veya gazetelerde takip ettiğimiz 'yeni medyatikler'in yaş sınırı, alışık olduğumuz lolitalara ve genç adamlara göre bir hayli yüksek. Ama onların farkı, büyük kitlelere ulaşan şöhretlerini bu yaşlarda kazanmış olmaları. Kendi çevreleri içinde önceden de tanınan bu isimler, sonrasında ya sundukları programlar, ya yazdıkları yazılar ya da oynadıkları filmler sayesinde çok daha fazla duyurdular isimlerini. Anlayacağınız, şöhret sahibi olmak için belli bir yaş sınırı yokmuş. Örnekleri aşağıda...
Bir koltukta iki karpuz
Gazeteci bir babanın kızı olan Pakize Suda, şöhreti yıllarca şarkı söylediği sahnelerden yakaladı aslında. 1969 yılında Hürriyet'in açtığı güzellik yarışmasında Ege Güzeli seçilen, 1970'de 17 yaşındayken sahnelere 'merhaba' diyen Pakize Suda, 27 yıldır mikrofonu elinden bırakmadı. O zamandan bu zamana, 10 filmde rol alan, bol bol fotoroman çeviren ve üç tane de 45'lik çıkaran Suda, gazeteciliğe soyununca birden dikkatleri üzerine çekti. Bazıları 'Şarkıcıdan gazeteci olmaz' dedi, bazıları da 'Onun yerine başkası yazıyordur' diyerek inanmadılar. Ama o yılmadı, yazılarının yanına haberlerini, röportajlarını da ekledi. Kendine has esprili tarzıyla, en çok okunan köşe yazarlarından biri olmayı başardı. Hem çok sevdiği şarkıcılığı, hem de kendine şöhret kapılarını açan gazeteciliği sürdürüyor. Kısacası bir koltuğa iki karpuzu sığdırıyor eski şarkıcı, yeni gazeteci. Onun asıl şöhreti, yıllardır inmediği sahnelerden gelse de, geniş kitlelere ulaşması, gazetedeki başarılı yazıları sayesinde oldu. Ve şimdi, Pakize Suda artık bir köşe yazarı olarak tanınıyor...
Şöhret onun hakkı
Ekranların 'tatlı-sert' amcası Hakkı Devrim, her ne kadar 60 yaşından sonra ünlü olmuş olsa da, aslında 45 yıldır gazeteciliğin içinde. Büyük okuyucu kitlesine ulaşması ise, Radikal Gazetesi'ndeki köşesinde yaptığı, televizyon ve yazılı basın kritikleri sayesinde oldu. Ardından CNN Türk'te yaptığı sohbet programı büyük ilgi gördü ve ekranlar aracılığıyla Devrim, televizyon izleyicisiyle tanıştı. Hakkı Devrim'in 1950'lerin sonlarında, 'Yeni Sabah'taki köşesinde yine sivri dilli ve herşeyi bilen bir tavrı vardı. Fakat bugünkü patlamayı yapamamasının sebebi, belki de Sabiha Deren takma adını kullanmasıydı. Daha sonraki yıllarda gazeteciliğe Havadis, Tasvir, Ege Ekspress, Haftalık Meydan, Meydan Larousse ve Posta'da devam etti. Hakkı Devrim'i son olarak Kanal D'de 'Çocukların Hakkı' programında, miniklerle yaptığı sohbetleriyle izliyoruz. Özellikle son dönemde, Türkçe kullanımındaki hassasiyeti ve hoş sohbetleriyle Hakkı Devrim, hem okuyucuların, hem de izleyicilerin sevgilisi haline geldi...
Anıları ve gezileri kapışıldı
Mina Urgan, 82 yaşındayken kaleme aldığı 'Bir Dinazorun Anıları' adlı kitabı yayınlandığında bu kadar büyük ilgi göreceğini ve 57 baskı yapacağını bilmiyordu elbette. Hatta bu ilgi karşısında o kadar şaşkındı ki, bir ara 'Acaba ben de bayağılık mı var ki kitabımı bu kadar beğendiler?' diyerek düşüncelerini dile getirdi. Ardından yayınladığı 'Bir Dinazorun Gezileri' de en az ilki kadar ilgi gördü. Kitaplarında anılarını, dostlarını, seyahatlerini, kısacası dolu dolu geçen hayatını anlattı. Oysa Urgan, o zamana kadar sadece edebiyat çevrelerinde tanınan bir İngiliz edebiyatı profesörüydü. Kitaplarını ünlü olmak için yazmamış olsa da bu sayede Türkiye'nin tanıdığı biri oldu. 'Bunca genç, bunca çocuk ölürken, daha fazla yaşamak biraz ayıp oluyor' dedi ve geçen Haziran'da 85 yaşındayken aramızdan ayrıldı...
Son kararı televizyon
Kim 500 Milyar İster? isimli yarışma programının bu derece tutulmasında sunucusu Kenan Işık'ın başarısı inkar edilemez. Ancak bu yarışma sayesinde Işık, sadece tiyatro izleyicisinin tanıdığı bir sanatçı olmaktan çıkıp, bir anda Türkiye'nin konuştuğu bir isim haline geldi. 52 yaşından sonra şöhreti yakalayan Kenan Işık, 35 senesini verdiği tiyatroda, onlarca oyun yazdı, sahneye koydu, oyuncu, yazar, yönetmen ve seslendirme sanatçısı
olarak 30'un üzerinde ödül aldı. Fakat Işık, bu programdan sonra çıkarılan 'Tiyatroda çalışmıyorlar, televizyona çıkıyorlar' lafına çok alındı ve 28 yıldır çalıştığı Devlet Tiyatroları'ndan emekliliğini istedi. Yarışmanın hayatını değiştirmediğini söylese de, artık sokakta yolunu kesip, imza isteyen hayranları var. Ancak Kenan Işık tiyatrodan kopmuş değil. Özel tiyatrolarda yoluna devam edecek olan sanatçıyı, biz de ekranda yarışmacılara milyarlık çekler verirken izliyoruz...
Meğer ne cevherleri varmış
Özkan Uğur'u yıllarca Mazhar Fuat Özkan'ın, kendi halinde Özkan'ı olarak bildik. Meğer kendisinde müzisyenlik dışında ne cevherler varmış da, biz bilmiyormuşuz. Uğur, 47 yaşından sonra şöhret basamaklarını öyle hızlı tırmanmaya başladı ki, hepimiz hayret içinde, bir sonraki adımının ne olacağını bekler olduk. Yavuz Turgul'un onu, 'Mazeretim Var' klibinde keşfedip 'Eşkiya' filminde rol vermesiyle, teklifler ardı ardına gelmeye başladı. Tiyatroda 'Küçük Bir İş İçin Palyaço Aranıyor' isimli oyunla oyunculuğa iyice ısınan Özkan Uğur, fındık reklamında 'Aganigi Naganigi' diye bas bas bağırınca, turnayı da gözünden vurmuş oldu. Sonra da İkinci Bahar'daki 'Zapıta Şecaattin' tiplemesiyle adeta kendi hayran kitlesini yarattı. Uğur, şu sıralar, bilgi yarışması furyasında yer alan 'Ağırlığınca Altın' isimli yarışmayı sunuyor. Her cümlenin sonuna eklediği 'Mı Acaba?' lafıyla gündemde. Yakında vizyona girecek olan Sinan Çetin'in filmi 'Komiser Shakespeare'de de rol alan Özkan Uğur'a, Allah gerçekten 'Yürü ya kulum' demiş olmalı. Yarışma programındaki başarısını, şimdilerde yeni reklam filmleriyle ve dizilerle desteklemeye karar vermiş gibi ünlü sanatçı...
Hollywood onu geç keşfetti
Jessica Tandy, uzun yıllara dayanan bir sinema ve tiyatro geçmişi olmasına rağmen, biraz geç denilebilecek bir yaşta, 80 yaşındayken ünlü oldu. 1990 yılında çevrilen 'Miss Daisy'nin Şoförü' filmindeki rolü ona sadece şöhret değil, En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ını da kazandırdı. İngiliz asıllı oyuncu, geç keşfedilmenin acısını çıkarırcasına, Hollywood'da bir çok başarılı filmde oynadı. Kuşkusuz bunlardan en unutulmaz olanı ise başrolünü Kathy Bates ile paylaştığı Kızarmış Yeşil Domatesler'di. Jessica Tandy, 85 yaşında hayata gözlerini yumduğunda, Hollywood'un en yaşlı Oscar'lı oyuncularından biri olmayı başarmıştı...