Güncelleme Tarihi:
Sinan Türkkan (Deprem Güçlendirme Derneği Başkanı):
- Şu an İstanbul’da panik havası var. Bu hava hata getirebilir. Her bina güçlendirmeye uygun değil. Deprem analiz testi yapılmadan, güçlendirme projesi çizilmeden işlem yapılmamalı. Aksi halde olası bir depremde güçlendirilen binalar da yıkılabilir.
- Yetkin mühendislik ve yetkin müteahhitlik konusu gündeme gelmeli, hızlıca düzenleme yapılmalı. Parası olan herkes inşaat yapmamalı. Ya da yeni mezun bir mühendis ertesi gün gökdelen altına imza atmamalı. Uzmanlıklarına, tecrübelerine göre yetki verilmeli.
KARBON FİBER ÇÖZÜM MÜ
- Antakya’da aynı sitede bir bina yıkıldı, karbon fiberle güçlendirilen diğer yapı ayakta kaldı. Bu örnekteki binada uygulamayı bana ait şirket yaptı. Burada bir tek karbon fiber yok, betonarme perdeleme de var. Sadece popüler hale geldiği için ‘Tüm binalara karbon uygulaması yapalım’ denilemez. Bu ciddi tehlike yaratır. Her bina kendi içinde farklı değerlendirilmeli.
- Özellikli, yüksek katlı binalarda tasarım gözetmeni diye bir uygulama var. Güçlendirme için de bu uygulama zorunlu olmalı. Önümüzdeki dönemde artacak güçlendirme projelerinin doğru yürümesi için bu çok önemli.
BÜROKRASİ ZAMAN KAYBI
- Biz vatandaşı değil belediyeleri ikna ile uğraşıyoruz. İstanbul’da birçok binaya yasalara uygun başvuru olduğu halde güçlendirme ruhsatı verilmiyor. Üstelik birçok belediyede yeterli personel de yok. Güçlendirme yapılan binaya yeni inşaat gibi yaklaşıyorlar ve gereksiz süreci uzatan birçok belge, tadilat istiyorlar. Vatandaş anlaşıyor, güçlendirme istiyor ama ruhsat alınamıyor. Bu konuda bir an önce harekete geçilmeli ve projesi, uygunluğu olan binaya hızlıca ruhsat verilmeli. Aylar, hatta yıllarca belediyeye takıldığım örnekler var.
- Ruhsatlı, iskanlı binada güçlendirme mümkün ama kaçak yapı sahibi yapamaz. Ancak dönüşüm seferberliğinde ‘Kaçak yapıdakiler ölsün’ diyemeyiz. O kişilere imar affı verilmeden güçlendirme hakkı verilmeli.
SADECE KİRAYA VERMEK İÇİN EV YAPMALIYIZ
‘Riskli binada yaşadığım tespit edildi, peki evden çıkarsam nereye gideceğim?’ İşte ‘kiralık ev’ formülü...
Mehmet Kalyoncu (Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği Başkanı):
- Riskli olarak tespit edilen bir binada vatandaşa “Evden çık, başka yer bul” diyemeyiz.
Bakanlık kira yardımı yaparak destek oluyor fakat bugün İstanbul şartlarında kiralık ev bulmak kolay değil. İşte bu noktada çözüm kurumsal kiralık konut üretmek. GYODER olarak kamu-özel sektör işbirliği ile kiralık konut üretilmesini öneriyoruz. Arsa maliyeti olmayacak, arsa devlette kalacak, üst yapı kullanım hakkı özel sektörde olacak.
BU EVLER SATILAMAYACAK
- Bu evler asla satılmayacak ve sadece riskli yapısını tahliye eden vatandaşa kiralanacak. Kira bedeli de hane gelirinin yüzde 30’u kadar olacak ve kira fiyatını devlet belirleyecek. Bu hem devletçi hem de halkçı bir model. Vatandaşın dönüşümdeki evi bitince yeni evine geçecek. Bu modelle yüzbinlerce konut üreterek dönüşümü hızlandırabiliriz. Alan belirlenirse 200 bin konut bir yılda yapılır.
OSMANGAZİ’DEN ÇANAKKALE’YE
- Dönüşümü sadece İstanbul değil, Marmara olarak ele almalıyız. Osmangazi Köprüsü’nden Çanakkale Köprüsü’ne kadar güçlü ulaşım altyapısına sahip geniş hinterlant içerisinde Almanya’daki şehirler nasıl küçük ve birbirine entegreyse aynı kurgu örnek alınabilir. Örneğin 5 tane birbiriyle bağlantılı 1 milyonluk şehir gibi.
DENETİM SİSTEMİ DEĞİŞTİRİLMELİ
Taner Yüzgeç (TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı)
- Yapı denetim sistemi tamamen değişmeli. Sektörün meslek kuruluşları yetkin mühendisleri belirlemeli. Belgesini kiralayan pasif mühendisler bataklıktaki sinek gibi. Bunların tespiti tek başına yetmez çünkü bataklık hep sinek üretir. Bataklık kurutulmalı.
- İmar kanunu değişmeli, yeni bir alan yapılaşmaya açılacaksa öncelik afet riskli olmalı. Riski ölçmeden yapılaşma hakkı tanınmamalı. Tarımsal alanlar imara açılmamalı, bir şekilde yapılacaksa düşük kat, düşük yoğunluk verilmeli.
EV SAHİBİNİ BEKLEYEMEYİZ
- Tek tek her binaya girilip işlem yapılmalı. Riski en yüksek yerden başlanmalı. Marmara Denizi’nin kuzeyindeki ilçelerden başlayıp, mahalle mahalle tespit yapılmalı. Ev sahiplerinin gönüllü olması beklenmemeli. Belediyeler girip çalışma yapmalı.
- Birçok ilçede güçlendirme öne çıkmalı. Deprem bölgesinde güçlendirme yapılan binaların performansı başarılıydı. Güçlendirme ekonomik, hızlı ve çevreci bir seçenek olarak değerlendirilmeli.
DÖNÜŞÜMDE KAMU OYUN KURUCU OLMALI
Kentsel dönüşümde müteahhit ile ev sahibi anlaşamazsa yıllarca beklenecek mi, her bölgede ‘yerinde dönüşüm’ mümkün mü, kaçak yapılar ne olacak?
Nazmi Durbakayım (İstanbul İnşaatçılar Derneği Başkanı):
- Dönüşümde kamu oyun kurucu olmalı, özel sektör proje üretmeli. Vatandaşla firmanın baş başa kaldığı süreçte anlaşmazlıklar ciddi zaman kaybına yol açıyor.
- Parsel bazında değil ada bazında projeler planlamalı.
- Dönüşüm alanı içinde kalan ama riskli olmayan yapılar yıkılmamalı.
- Vatandaşın itirazları süreci uzatıyor. Ya da kimi projede müteahhitler hata yapıyor. O yüzden kamu, iş bitene kadar tapuları emanet alabilir.
- Bazı bölgelerde yerinde dönüşüm imkânsız. Bu alanda yaşayan vatandaş rızası ile başka yere taşınmalı.
- Hazine arazilerine yapılan kaçak yapılar var. Bu alanların dönüşümünde, orada yaşayan kişilere üst kullanım hakkı verilmeli, tapu kamuda olmalı.
- Tüm müteahhitlerin sicil kaydı olmalı. Hileli üretim yapanlar sisteme işlenmeli.
- Yapı denetim kurumları yetmez. Firmalar ‘Biri denetliyor’ diye kenara çekilmemeli, kendi iç denetimini kurmalı. Yönetim kurulu mesleki yeterliliği olan kişilerden oluşmalı.
- Müteahhitler satışı biten projelerden çekilmemeli. Belli periyotlarla, binaya zarar verecek bir tadilat var mı kontrol edip yetkililerle paylaşmalı. Aksi halde konut üretmemeli.
- Yeni inşaat projelerinde mümkünse bina altına dükkân olmamalı.
KOLON KESENLERE AĞIR CEZA VERİLSİN
Şenol Saltık (Avukat):
- TCK’ya ‘Binaların statiğini bozabilecek her türlü eylem, zarar doğup doğmadığına bakılmaksızın suç olarak kabul edilmelidir’ maddesi eklenmeli. Mevcut yasal düzenlemeye göre, binadan kolon kesme eylemi ancak bina yıkılırsa suç olarak kabul ediliyor, aksi takdirde takipsizlik kararı veriliyor. Kolon kesen de kestiren de ağır hapis cezasına çarptırılmalı.
- Yeni yapılacak binalarda giriş kat kolonlarına teknolojik alarm sistemi yerleştirilmeli ve kolonlar kesilmeye teşebbüs edildiğinde belediyeyi ve bina yöneticisini uyaracak bir sistem geliştirilmeli.
AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMELİ
- İstanbul’un yüksek riskli bölgeleri ‘Afet Alanı’ ilan edilmeli.
- Acilen Türkiye genelindeki kolonları kesilmiş binalar, bakanlık ve belediyeler tarafından tespit edilerek hızla boşaltılmalı.
- İstanbul’da yıkılma riski bulunan 100 bin bina yeniden inşa edilmeli.
- Bu binalarda yaşayan 1 milyon insanımız için, şehrin yakın noktalarında (Şile, Gebze, Arnavutköy) geçici barınma merkezleri gerekirse konteyner kentler oluşturulmalı. Belediyeler, bu bölgelerden şehir merkezine ulaşım için ücretsiz otobüs seferleri başlatmalı.
MAHKEMELER ENGEL OLMASIN
Dr. Rezan Epözdemir (Avukat):
- Can güvenliği açısından risk teşkil eden riskli yapılarda hemen hemen her dosyada yürütmenin durdurulması kararı görebiliyoruz. Bu yapılar için mahkemelerin yürütmeyi durdurma kararı vermesinin fiilen önüne geçilmeli.
- Bakanlık ve yerel yönetimler konut sahibinin rızası olmasa dahi riskli yapı tespiti yaptırabilmeli.
- Riskli yapı için tahliye süresi 60 gün artı 30 gün. Bu süre kısaltılmalı. Tespit yapıldıktan sonra çok kısa bir süre verilmeli.
KİRA YARDIMI DÜŞÜK
- Riskli yapıları tahliye edenlere yapılan kira yardımı 1500 TL. Bu rakamın yükseltilmeli. Aksi halde kişi orada yaşamaya devam ediyor ve tabiri caizse ölümü tercih ediyor. m Müteahhit mührü bozup inşaata devam ediyor. Mühür bozmanın cezası çok düşük, arttırılmalı ve caydırıcı olmalı.
- Beton üreticileri kaçak yapılara da beton satıyor. Yasal düzenlemeyle bu engellenmeli.