Gazetecilerin kaleminden o gece: 15 Temmuz’da ateş altında

E-kitap halinde hazırlanan kitapta gazetecilerin o geceye ilişkin anlatımları şöyle:

Nida Yılmaz (TBMM TV): Bombanın düştüğü yerin 4-5 kat altında olmamıza rağmen çok yoğun bir basınç hissettik. Sanki yerden ayağımız kesilmişti. Sarsıntı ile birlikte büyük bir toz bulutu ortaya çıktı. O an Meclis’ten sağ çıkamayacağımızı düşündüm. Hayatımızı kaybedebileceğimiz olasılığı ile yakınlarıma ulaşılabilsin diye telefonumun şifrelerini kaldırdım, son aramaya kardeşimin telefonunu ekledim, telefonun içine kimliğimi koyup sıkıca giysime yerleştirdim.

Rifat Başaran (Hürriyet): Pencere kenarlarından uzak durarak basın koridoruna ulaştım. Kimse yoktu ve apar topar terk edildiği belliydi. Penceresi olmayan bir odaya geçtim. O sırada yeniden duyulan jet seslerinin ardından çok daha büyük bir patlama sesi ile yer sarsıldı ve her yan toz bulutu ile kaplandı, en dip odalara kadar cam kırıkları yayıldı... Geriye doğru yürürken 10 dakika önce geçtiğim koridorların yıkıldığını, Başbakan’ın çalışma ofisinin bulunduğu yerde tahribatın çok daha fazla olduğunu karanlığa ve toz bulutuna rağmen fark ettik.

Zekeriya Albayrak (Sözcü): (Dikmen kapısında) Komiser içeri girmemize izin vermedi. Kapıdan 200 metre ilerledik ki o an inanılmaz bir patlama sesi duyuldu, etrafımızdaki insanlar ağlamaya, bağırmaya başladı. O patlama Meclis bahçesine atılan bomba idi. Komiser izin vermiş, Meclis’e girmiş olsaydık basın bürolarının bulunduğu binaya gitmek için o bombanın düştüğü yere çok yakın bir noktadan geçecektik, muhtemelen şarapnel parçalarına maruz kalacaktık.

Özden Erkuş (NTV): Telefonla bilgiye ulaşmaya çalışırken üzerimdeki tişörtü ofiste tuttuğum yedek gömlek ve emanet bir kravatla değiştirdim. Üstümde ceket, gömlek ve kravat, altımda şortla ilk görev yerim MİT karargâhına gitmeye karar vermişken imdadıma ofiste bulundurduğu yedek pantolonuyla kameraman arkadaşım