Güncelleme Tarihi:
Hava-İş çalışanları kalabalık bir grup halinde herkes gibi biber gazının atılabileceği yerleri gözlüyorlar. Çünkü onlar daha önceki eylemlerinden tecrübeli sayılır.
Oradaki insanların, yüzlerce eylemcinin yediği gaza karşı ne kadar duyarsız olduğu kapalı perdelerden anlaşılıyor.
Çünkü insanlar polis midir gaz mıdır korkusuyla pencerelerini bile açamıyorlar. Bir binadan şefkatli ve duyarlı bir eczacı hanım “gaz mağdurlarına” peçete su veriyor. Bir de az ilerdeki Boğaziçi Tıp Merkezi’nden maske dağıtılıyor. Bunu büyük bir 1 Mayıs hediyesi olarak kabul ediyoruz.
Aralık olmadan 45 dakika içinde üç kez gaz yedik. İnsanın gözleri yaşarıyor genizleri yanıyor. Dikilitaş’a inen “cosmetix” işyerinden duyarlı insanlar bizi lavaboya götürüyor, çaycı hanım ise yarım limonu gözlerimize sıkıyor. Limon gazın acısı kadar ağır. Ama etkisini engelleyici özelliği var.
Şimdi tekrar Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nin bahçe duvarından Barbaros Bulvarı’ndaki halini izlemeye gidiyorum. Fotoğrafçı arkadaşımız Levent, şoförümüz Hasan ile birbirimizi kaybetmiş durumdayız.
Yıldız Teknik Üniversitesi’nin üzerindeki üst geçitten Beşiktaş’a doğru üç barikat görüyorum. Öğrencilerin, siyasi partilerin ve STK’ların bu barikatları yarması mümkün değil. O nedenle herkes yan sokaklardan Beşiktaş’a inmeye çalışıyor. Bitkin ve yorgun halde…
Şu anda polis köprünün altındaki gruba doğru hareketlenmeye başladı.
Eyvah…
Dördüncü gazı yememek için hızlı adımlarla bölgeden uzaklaşıyoruz.