Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kazakistan ziyareti dönüşünde medya temsilcileriyle bir söyleşi gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Astana'daki zirveyle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
Kazakistan'a gerçekleştirdiğim iki günlük ziyareti hamdolsun başarıyla tamamladık. Ziyaretimin ilk gününde değerli kardeşim Kazakistan Cumhurbaşkanı Sayın Tokayev ile birlikte Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyimizin Dördüncü Toplantısına başkanlık ettik. Heyetimde yer alan bakanlarımız da mevkidaşlarıyla çeşitli alanlarda iş birliği konularını ele aldılar. Kazak kardeşlerimizle yaptığımız ikili ve heyetlerarası görüşmelerde ilişkilerimizi ve bölgesel gelişmeleri değerlendirme imkânı bulduk. İşbirliğimizi her alanda derinleştirme kararlılığımızı bir kez daha teyit ettik. Önümüzdeki dönemin yol haritasını belirledik. Muhtelif alanlarda imzalanan 6 yeni anlaşmayla iş birliğimizi daha da güçlendirdik. Daha önce Mayıs'ta Sayın Tokayev’in yapmış olduğu ziyarette 14 anlaşma imzalamıştık. Bununla beraber 20 anlaşmayı aramızda gerçekleştirmiş olduk. Cumhurbaşkanı Sayın Tokayev'in şahsıma takdim ettiği Birinci Derece Dostluk Devlet Nişanını ülkemiz ve milletimiz adına kabul ettik. Başta Türk Devletleri Teşkilatımız olmak üzere, uluslararası kuruluşlardaki mevcut dayanışmamızı geliştirme hususunda mutabık kaldık. Konseyimizin Dördüncü Toplantısının hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum.
Yeniden Asya Girişimimiz kapsamında, Kıta'daki bölgesel ve uluslararası forum ve teşkilatlarla ilişkilerimizin geliştirilmesine özel önem atfediyorum. Bu platformların en öne çıkanlarından biri de Asya'daki İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı'dır. Konferans, kardeş ülke Kuveyt'in de katılımıyla 28 üye devlet, 8 gözlemci ülke ve 5 gözlemci uluslararası kuruluşla Asya'da barış, güvenlik ve istikrarın güçlendirilmesine büyük katkı sağlıyor. Kuruluşundan itibaren Konferans'ın önde gelen üyelerinden olduk. 2010-2014 yılları arasında dönem başkanlığını başarıyla yürüterek, üst düzeyli muhtelif toplantılar ve forumlar düzenledik. Dönem başkanlığımız sırasında İş Konseyi ve Gençlik Konseyi kuruldu. Konferansın “Askeri ve Siyasi Boyutu” ile “Yeni Sınamalar ve Tehditler”, “Ticaret ve Yatırım” ve “KOBİ’ler” öncelik alanlarının koordinatörlük veya eş koordinatörlük görevlerini yürütüyoruz.
Bu yıl Konferansın 30'uncu kuruluş yıldönümü olması zirvemize tarihi bir anlam kattı. Konferansın mevcut yapısından, uluslararası teşkilata dönüşüm sürecini başlattık. Ekonomi, çevre, insan, yeni sınama ve tehditler ve askeri-siyasi boyutta ülkemizin izlediği politikaları mevkidaşlarımla paylaştım. İnsan odaklı dış politikamıza ilişkin önceliklerimizi ve hassasiyetlerimizi, teröre karşı yürüttüğümüz mücadeledeki haklı duruşumuzu vurguladım. Bölgemizi ilgilendiren en önemli mesele olarak gördüğüm güvenlik ve istikrarın sağlanması için iş birliğine verdiğimiz önemi hatırlattım.
Bu vesileyle Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev, Rusya Devlet Başkanı Putin, Belarus Cumhurbaşkanı Lukaşenko ve Vietnam Devlet Başkanı Yardımcısı Anh Xuan ile ikili görüşmelerimiz oldu. Görüşmelerimizde izlediğimiz politikaların, üye ülkeler tarafından ilgi ve takdirle karşılandığını görmekten büyük memnuniyet duydum.
Kazakistan'da yaptığımız tüm görüşmelerin hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan daha sonra gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtladı:
Rusya Devlet Başkanı Putin ile bir görüşmeniz oldu. Putin, “Avrupa için Türkiye’de büyük bir gaz merkezi kurulabilir’ dedi. “Gaz tedarikinde Türkiye, Avrupa Birliği (AB) için çok önemli bir güzergah” açıklamasında bulundu. Gazprom yöneticilerinden de bazı açıklamalar geldi, “gaz ticaret merkezi Türkiye ile AB sınırı olabilir, oraya kurulabilir.” dediler. Türkiye’nin böyle bir projeye bakışı nasıl olur? Kimi uzmanlar projenin “barış vanası” olabileceğine dair görüşler belirtmeye başladılar. Ukrayna’daki bu çatışmaların sona ermesinde ve daha istikrarlı bir bölge siyaseti inşa edilmesine böyle bir şeyin katkısı olabilir mi? Bir de son dönemde Putin, Türk Akımı’nın güvenliğiyle ilgili endişelerini dile getiriyor. Hakikaten böyle bir endişe var mı, Türkiye’nin önlemleri neler?
İfade edildiği şekliyle, böyle bir dağıtım merkezi için, bu iş için tabii ki Trakya en önemli yer olarak görülüyor. Biz başta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımıza ve Rusya tarafında ilgili kuruma müşterek bir çalışma yapmaları talimatını Sayın Putin ile birlikte verdik. Orada bu çalışmayı yapacaklar. En uygun yer neresiyse bu dağıtım merkezini orada inşallah kurmuş olacağız. Bizim ulusal anlamda bir dağıtım merkezimiz var ama tabii şimdi bu uluslararası bir dağıtım merkezi olacak. Bu konuyla ilgili Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız ile Rusya tarafı çalışmayı yapıp bize sunacaklar ve ondan sonra da adımı atmış olacağız. Burada bekleme diye bir şey yok. Kararı bugün hemen süratle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımıza verdik. Aynı şekilde aynı anda Rusya'dan (Gazprom Başkanı) Miller de bu toplantıdaydı, o da talimatı aldı. Şimdi arkadaşlarımız birbirleriyle görüşmek suretiyle çalışmaya başlayacaklar. Güvenlik noktasında biz her türlü adımı atarken tabii ki burada da güvenlik neyi gerektiriyorsa bu güvenlik ağımızı da süratle kuruyor ve ona göre çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın devamını daha ziyade ABD ve İngiltere’nin istediği, Kıta Avrupası’nın bundan biraz zararlı çıktığı görülüyor. Sayın Putin ile yaptığınız son görüşmeden sonra Kremlin, “Henüz Rusya-Ukrayna Savaşı ile ilgili Türkiye hala barış noktasında merkezi önemde bir ülke, başka imkan yok gibi görünüyor.” dedi. Bu konuda bir gelişme olacak mı?
Aramızda yaptığımız görüşmede bu kanaat aslında gücünü koruyor. Yani Türkiye'nin arabuluculuğu hususunda Rusya'nın da diğer bazı ülkelerin de Türkiye'ye olan güvenleri aynen devam ediyor. Bu konuyla ilgili, Kerç Köprüsüyle ilgili hassasiyetleri de yine kendisiyle paylaştık. O da bize bazı teknik bilgileri de verdi ve bu konuda biz aynı hassasiyeti koruyarak çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Türkiye'ye olan güvenin devam etmesi de bizi ayrıca mutlu etti.
Burada barış için önemli adımlar atıyorsunuz ancak bir süredir Ege’de bazı şeyler yaşanıyor. Dedeağaç’tan başlayarak Midilli üzerinde, Ege Adaları üzerinde ABD destekli silahlandırmalar kamuoyunu meşgul ediyor. Bu konudaki yorumunuz nedir?
Tabii bu konuda uyarılarımızı yapıyoruz. Amerika'yla da bu konuyla ilgili olarak Milli Savunma Bakanlığımız muhatabıyla görüşüyor. Hatta şu anda NATO Savunma Bakanları Toplantısı vardı. Bakanımız da bu toplantılarda muhataplarıyla bu konuları etraflıca görüşme fırsatını buldu. Neticesini dönünce Hulusi Paşa'yla görüşeceğiz. Dedeağaç’ta veya farklı adalarda yapılanları elbette görüyoruz. Biz zırhımızı kuşandıktan sonra tedbirlerimizi aldıktan sonra bize bunlar hiç ürküntü vermez. Tedbirimiz var, her şeyimiz hazır. Dolayısıyla da adımlarımızı buna göre atıyoruz. O düşünsün.
Sabrımızın taştığı sınır var mı?
Bu işin tarihi olmaz. Bir gece ansızın gelebiliriz o ayrı. Tarihi kayda girecek. Ama burada tarih verilmez. Nerede, ne olacağı, ne zaman olacağı konuşulur mu?
ABD ile F16 sürecinde bir ön koşul vardı. O ön koşulun kaldırıldığını duyurdular. Yaklaşık bir yıl oldu bu süreç. Onunla birlikte bugünkü görüşmeyle ilgili, Putin ile yaptığınız görüşmede Ukrayna-Rusya çatışmasının gündeme gelip gelmemesiyle alakalı Kremlin’in açıklaması olmuştu. Değerlendirmenizi merak ediyorum?
Özellikle F16 konusunda bu son atılan adımlar veya son gelişmeler bir şeylerin değiştiğini gösteriyor. Tabii bütün bu adımları aynı anda Rusya da takip ediyor. Ne oluyor, ne gidiyor? Şimdi bize düşen de tabii burada ilgili arkadaşlar gerek Dışişleri Bakanımız, gerek Milli Savunma Bakanımız gerekse bunun dışında bizim liderlerle yaptığımız görüşmelerde bunları konuşuyoruz, paylaşıyoruz, Hatta hatta son Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na gittiğimizde orada tabii Amerikalı senatörlerle de görüşmeler yaptım. Onlarla da bu konuları görüştüm. Yani az önce söylediğim ifadeyle bunu bütünleştiriyorum; bunların hepsi tedbir paketinin içerisinde yer alan konulardır. Bunları da orada Cumhuriyetçi, Demokrat senatörlerle görüştük. Hatta Efkan Bey ve arkadaşlarımızı orada bıraktık. Onlar orada yaklaşık bir hafta daha kaldılar. Onlar da Kongre üyeleriyle görüşmeler yaptılar. Bu görüşmelerle de aradaki ilişkileri sıcak tuttuk, sıcak tutuyoruz, tutmaya da devam edeceğiz.
Ermenistan Başbakan’ı Paşinyan ile Prag’da görüştünüz, baş başa bir görüşme oldu. Hala Zengezur Koridoru ile ilgili sorunların olduğunu biliyoruz. Prag’daki görüşmeden sonra Paşinyan’ın kendi ülkesinde kamuoyunu bu konuda ikna edebileceğini düşünüyor musunuz? İkincisi orada Zengezur Koridoru ile ilgili bir görüşme oldu mu?
Şimdi orada bir dar kapsamlı görüşme yaptık. O dar kapsamlıda Paşinyan, aynı zamanda İlham Bey ve Macaristan Başbakanı Orban da vardı. Ondan sonra bir de tabii heyetler arası yaptık ve bu konuları tabii ki görüştük. Ama Zengezur Koridoru ile ilgili olarak ben herhangi bir sıkıntı görmüyorum.
Dün yapmış olduğunuz ortak basın açıklamasında 'Kazakistan'la Orta Koridor'un geliştirilmesi için çalışmayı sürdüreceğiz' ifadelerini kullandınız. Ev sahibi mevkidaşınız Tokayev ise 'Taşımacılık ve transit alanında orta koridorun geliştirmesi büyük önem arz etmektedir” açıklamasında bulundu. Türkiye konumu itibariyle çok önemli bir noktada. Marmaray gibi Asya ve Avrupa yakasını birleştiren tüm projeler aslında bu büyük adımın da bir parçası. Burada akıllara Kanal İstanbul projesi de geliyor. Kanal İstanbul projesinin Orta Koridor'a olası katkısı üzerine görüşmeleriniz oldu mu ya da projenin bir parçası olacağı düşünülebilir mi? Yakın dönemde Orta Koridorla ilgili hangi adımların atılmasını öngörüyorsunuz?"
Şu anda dünyadaki ticaret hacmi 12 milyar ton. 2030'a geldiğimizde bu 25 milyar tona çıkacak. Ticaret hacminin hareketliliğinin yüzde 90'a yakını denizden sağlanıyor. Sonuçta bugün İstanbul Boğazı'ndaki sıkıntılar belli. Önümüzdeki yıllarda bu çok daha artacak. Ayrıca bizim doğu-batı aksında Orta Koridor'daki hedeflerimiz var. Kuzey Koridor'da yaşanan sıkıntılardan dolayı Orta Koridor'a büyük bir yük binecek. Bunların hepsi düşünüldüğünde, özellikle kuzey-güney aksında Kanal İstanbul olmazsa olmaz. Önümüzdeki günlerde, yıllarda bu çok çok daha gündemimizde olacak. Bizim de bir taraftan planlamalarımız, fizibilitelerimiz devam ediyor. Dünyanın şu anda en çok odaklandığı konu çevrecilik. Biz Kanal İstanbul ile çevrecilikte de dünyaya örnek bir ders vereceğiz. Boğaz'da bir defa ciddi manada bir çevre tehdidi var. Her an, her şey olabilir. Biz, hiçbir zaman Sarayburnu'ndaki, Selimiye'nin önündeki Independenta yangınını unutmayız. Zaman zaman yalılara bindiren gemileri unutmayız. Ama şimdi bizim Kanal İstanbul ile bütün bu sıkıntıları ortadan kaldırmış olacağız. Bugün Bakırköy, Samatya sahillere baktığınızda günlerce beklemeler, birikmeler var. Bir de Karadeniz'deki birikmeler var. Yarın bunlar çok çok daha artacak. Bir de gemi boyutları çok büyüdü. Yüzde 30'u da tehlikeli madde taşıyor. Riskin boyutları çok daha arttı. Bundan 10 yıl önceki 3 tane gemi, şu anda tek gemi oldu. Sayı bir miktar azaldı ama risk daha da büyüdü. Gemi sayısı azaldı ama taşınan yük miktarı tam yüzde 40 arttı son 10 senede.
Başörtüsüne anayasal zırh çerçevesinde çalışmalar var. Meclis gurubu da çalışıyor. Kaç madde olacak? İçinde aile maddeleri olacak mı? Bir de neden Anayasa 24 ve 10 üzerinden ilerleniyor? Diğer taraftan CHP'nin verdiği bir yasa teklifi var. Siz Anayasa teklifi verdiniz. Bu denkleme baktığımız zaman, yasa teklifinin AK Parti'ye, Anayasa teklifinin de CHP'ye ihtiyacı var. Kemal Bey’in tavrı ortada. Bununla ilgili ne söyleyeceksiniz?
Burada madde noktasında, fazla madde olmasından yana değiliz. Arkadaşlar şu anda çalışmayı sürdürüyor. Efradını cami ağyarını mani şekilde ama az maddede bunları toparlamayı planladık. Konu olarak da olayı sadece başörtüsü olayı değil, bir de bunun yanına en önemli derdimiz olan aile konusunu da yine bu düzenlemenin içerisine koyalım istiyoruz. Ve bu çalışmayı da arkadaşlarımız yine yürütüyorlar. Bu çalışmayla birlikte de süratle, vakit kaybetmeden hemen bunu Meclis'e sunmanın gayreti içerisinde olacağız. Biz döndükten sonra arkadaşlar bize bir sunum yapacaklar. Bu sunumu yaptıktan sonra da fazla gecikmeden hemen istiyoruz ki bunu Meclis'e sunalım.
Aile maddesi de çok tartışılıyor. İçeriğe ilişkin bizimle paylaşabileceğiniz bir şey var mı?
Bizim sunduğumuz her madde tartışılır. Zaten tartışılmazsa demek ki bir iş yapmıyoruz. Tartışılacak ki bir iş yaptığımız ortaya çıksın. Çünkü bunlar hayati. Yoksa Türkiye'nin gündeminde başörtüsü diye bir konu mu vardı? Yanımda başörtülü var. Böyle bir dert var mı? Kimse sana niye takıyorsun dedi mi? Bunların hepsi aşıldı, geçti. Ama gündemde böyle bir şey yokken bayram değil, seyran değil meselesi. Böyle bir noktaya geldi iş. Adamın derdi de yok aslında. Niye bunu gündeme getirdi, bunu anlamak da mümkün değil. Şu an itibariyle biz hazırlığımızı yapacağız. Ki yine birileri çıkıp zaman zaman 'başörtüsü' demesin, 'aile' demesin diye gelin artık Anayasa değişikliğini yapalım, adımı ona göre atalım. Eğer hakikaten güveniyorsanız kendinize, dürüstseniz, samimiyseniz yapalım. Çünkü yasal bir değişikliğe zaten ihtiyaç yok. Yasal olarak her şey, düzenlemeler de yapılmış zaten var. Ama burada onların niyeti sadece bir şeyleri bulandırmak, güya 'bak ben savundum ama destek vermedi' demek… Sana Altılı Masa bile destek vermiyor. Türkiye'nin böyle bir düzenlemeye ihtiyacı yok.
Aile maddesi, LGBT'nin muhalefet partileri tarafından siyasallaştırılmasına ön alma gibi bir şey içerecek mi?
Öyleyse demek anlamışlar. Güçlü aile, güçlü milleti oluşturur.
Davetiniz üzerine eski CHP Milletvekili Mehmet Ali Çelebi artık AK Parti vekili oldu. Bundan sonra da çeşitli isimlere davetleriniz olacak mı?
Her şeyden önce bizim davetimiz her zaman bakidir. Kapı açık. Biz, kapımızı kimseye kapayamayız. Yeter ki gelenin milli ve yerli yanı güçlü olsun. Mehmet Ali Bey kendisi de açıklama yaptı. İnşallah Çarşamba günü grup toplantısında da rozetini bizzat takacağım. Ve böylece şu anda resmen AK Parti'ye girmiş olsa da o gün grup toplantısında herkesin huzurunda rozetini takarak çok daha farklı bir anlamda o ruhu istiyorum ki grubumuz da yaşasın.
Bir de KKTC Büyükelçisi olarak tanınmış bir isim, Metin Feyzioğlu'nu atadınız. Feyzioğlu'nu KKTC'ye atamanızda Doğu Akdeniz ve uluslararası hukuk denkleminde özel bir anlam var mı?
Metin Bey bir defa iyi bir hukukçu. İyi bir hukukçu olmanın yanında özellikle uluslararası hukuk alanında ve Kıbrıs meselesinde baro başkanıyken bizimle gayet güzel çalışmaları oldu. Kendisine bu teklifi yaptığımda o da 'bunun için çok müteşekkir olurum' dedi. Metin Bey’in özellikle Kuzey Kıbrıs ve Kıbrıs adasındaki gelişmelere vukufiyeti var. Sadece bir büyükelçi değil, aynı zamanda akademisyen olarak da orada çok önemli işler başaracağına inanıyorum.
500 bin konut, 250 bin arsa, 50 bin iş yeri kazandıracak olan 'İlk Evim İlk İş Yerim' kampanyasını başlattınız. Esnafa destek paketi açıkladınız. Bu kampanyalar çok büyük ilgi gördü. Önümüzdeki dönemde bu kampanyaları yeni müjdeler izleyecek mi?
Aslında ilk yaptığım açıklamadan sonra bu sürece yönelik yeni açıklama arsa üzerinde oldu. Ne dedik? Arsadaki sayıyı ilk etapta 1 milyon olarak düşünüyoruz. 1 milyon arsa. Bunu da nasıl yapacağız? Kura çekimiyle oradaki dağıtımları yapacağız. Derdimiz altyapısı yapılmış arsalara kendi imkanıyla, bankaların vereceği düşük faiz krediyle gelsin benim vatandaşım evini oraya kendisi yapsın. Bu, Türkiye'de ayrı bir sıçramayı getirecek. Bu, zemin artı 1 veya sadece zemin; bu şekilde 1 milyon arsayı inşallah vatandaşlarımıza ucuz imkanlarla verme anlayışını getiriyor. Bu konuyla ilgili de iki gün önce bakanımla görüştüm. O da 'biz bütün hazırlıkları Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak yaptık, hazırız, her an bununla ilgili adımı atabiliriz' dedi. Şu an itibariyle inşallah Bakanlığımızın takibinde bu adımı da atacağız.
“Yeni yüzyıl, Türkiye yüzyılı olacak” dediniz. 28 Ekim'de AK Parti'nin seçim stratejisinin ilk adımı olan Seçim Vizyon Belgesi'ni açıklayacaksınız. Bu belgede neler var?
Her şeyden önce, iddiası olmayan müddei olamaz. Önce iddianız olacak ki müddei olasınız. Biz, iddia sahibiyiz, öyle çıktık yola. Gayet güzel bir çalışma var. Bu çalışmayı arkadaşlarımız yürütüyorlar. O gün de orada çok farklı bir sunumla inşallah tüm ülkemize hitap edeceğiz.
Asgari ücret konusunda beklentilerle ilgili farklı rakamlar konuşuluyor. Bu konuyla ilgili siz neler söylersiniz?
Şu anda bu konuyla ilgili çalışmaları başta Vedat hocamız olmak üzere arkadaşlarımız yapıyorlar. İnşallah bundan öncekilerden çok daha farklı bir hazırlığın içinde olduğunu biliyorum. Ama biz, havada uçuşan değil de yere sağlam basan adımları atacağız ki zihinlere iyi yerleşsin.