Güncelleme Tarihi:
Milli Parklar Başmühendisi Yaşar Türkleş, Kahramanmaraş'ın Türkoğlu İlçesi sınırları içerisinde bulunan Sağlık Ovası'nın (Gavur Gölü) kurutulmaması gerektiğini söyledi.
Türkleş, Gavur Gölü ve çevresinin geçmişte bölgenin ötesinde Türkiye'nin en önemli sulak alanlarından olduğunu belirterek, "Gavur Gölü, Orta Afrika'da Victoria Gölü'nden başlayan, Nil Vadisi ve Lut Gölü ile devam eden ve Kahramanmaraş'ın kuzeyindeki Ahır Dağı'nda son bulan dünyanın en büyük çöküntü alanlarından biri olan Rift Vadisi'nin en kuzey ucunu oluşturuyor" dedi.
Gavur Gölü'nün tabanının turba denilen kömürleşmeye yüz tutan milyonlarca yıllık bitki ve hayvan fosilleri ile dolu olduğunu anlatan Türkleş, "1950'li yıllardan itibaren sıtma ile mücadele ve tarım alanı elde etmek amacı ile kurutulmaya başlanan Gavur Gölü, açılan büyük kanallarla Aksu Çayı ve Ceyhan Nehri'ne bağlanmış" diye konuştu.
Kurutma çalışmalarının 1966'da tamamlandığını ve 7 bin 125 hektar alanın kurutulduğunu, 275 hektar alanda da çalışma yapıldığına dikkati çeken Türkleş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gavur Gölü, 100 yıllardır sürgelen kara avcılığı, balıkçılık, saz kesimi, turba nakledilmesi ve kurutma faaliyetleri sonunda aşırı tahrip olmakla beraber, Orta Avrupa-Balkanlar-İstanbul Boğazı-İç Anadolu ve Ural Dağları-Kafkaslar-Doğu Anadolu gibi çok önemli 2 kuş göç yolu üzerinde bulunması nedeniyle taşıdığı önemi hiç kaybetmemiştir.
Hatta, Amik Gölü'nün kurutulmasıyla güneye inen kafileler için Türkiye'deki son dinlenme ve beslenme yeri olarak özelliği daha da artmıştır. Gölde bulunan balık, yılan, kurbağa ve mikroorganizmalar, burada konaklayan tür sayısı açısından büyük zenginliktir. Sahada Ocak 1968'de 900 bin, bir yıl sonra ise 101 bin kuş sayılmıştır. Göç yolu olmasının yanında, ülkemizdeki 450 kuş türünden 239'u devamlı burada bulunuyor. Koşulların iyileşmesi durumunda, bu sayı 300'ü geçecektir."
Gavur Gölü'nün kurutulmasıyla alüvyal ve kolüvyal toprakların olumlu yönde etkilenmelerine karşın, organik toprakların tamamen olumsuz etkilenme sürecini yaşadığını vurgulayan Türkleş, şöyle devam etti: "Kurutma işleminin başlamasıyla taban suyu istenilen düzeyin çok altına kısa sürede bilinçsiz şekilde düşürülmüş. Bunun sonucunda organik topraklar suyunu kaybedince yüzeyden derine doğru profilde çatlamalar olmuş, bu çatlaklar zamanla genişlemiş, çatlaklara dolan havadaki oksijen yanmayı hızlandırmış ve alt bölümlerde yanmalar başlamış.
Yanmayla birlikte oldukça derin ve yaygın kül tabakası oluşmuş, arazi çökmüş ve zemin kotu değişerek düşmüştür. Yanma olayının dışında kalan alanlarda ise suyunu kaybeden toprak sertleşerek çöken arazilerin yüzeyinde birikimler oluşturmuş ve organik tezek yığınları meydana getirmiştir."
Geçmişte var olan ve çevre ekosistemi için çok büyük önem taşıyan Gavur Gölü'nün yeniden sulak alan olarak coğrafyada yer alması gerektiğini ifade eden Türkleş, şu önerilerde bulundu: "DSİ tarafından projelendirilen kurutma çalışmaları bir an önce durdurulmalı. Alanın sınırları belirlenmeli ve halen TİGEM tarafından kurutulmaya devam edilen alan, Orman Bakanlığı Milli Parklar Av ve Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü'ne devredilmeli.
DSİ kanallarının sedlerine ve sulak alan etrafına söğüt, akasya, kavak ve böğürtlen başta olmak üzere, habitat nakli yapılarak mevcut ve göçmen kuşların yuvalanma, konaklama imkanları artırılmalı. Kuşların göç zamanı olan ilkbahar-sonbahar ile yumurta ve yavru dönemi nisan-temmuz ayları arasında avcılık faaliyetleri kontrol altına alınmalı. Bu konuda yöre halkı eğitilmeli. Kurutma faaliyetleri durdurulduktan sonra yörenin bir an önce kuş cennetine dönüştürülmesi için çalışma yapılmalı." Türkleş, Gavur Gölü'ndeki ekosistemin korunmasıyla yörenin turizm merkezi haline getirilebileceğini de sözlerine ekledi. (a.a)