Güncelleme Tarihi:
Tunceli’yi özgür bıraktık..
Munzur’a kilit vuruyoruz..
TÜRKİYE'nin ilk milli parkı olan Munzur Vadisi'nde bir çevre katliamına imza atılacak. Enerji üretimimizi yüzde 1 bile artıramayacak 8 baraj uğruna 85 kilometrelik vadi “linç” edilecek.
24 yıl boyunca sıkıyönetim ve OHAL ile yönetildikten sonra geçen yıl olağan yaşama dönen Tunceli'de bu kez Türkiye'nin ilk milli parkı kilit altına alınıyor. 43'ü sadece orada yetişen 1.518 bitki türünü barındıran Munzur Vadisi, barajlarla hapsedilecek.
Sayısız su akıntısının inanılmaz bir doğa güzelliği içinde Munzur Çayı ile buluştuğu 85 kilometrelik vadi, yapılacak 8 baraj ile “liğme liğme” doğranacak. Ve Türkiye, bedeli böylesine bir çevre katliamı olan baraj yatırımları ile toplam enerji üretimini sadece binde 9 oranında artıracak.
Bir süredir, “Munzuruma Dokunma” adıyla yapılacak olan barajlara karşı kamuoyu oluşturmaya çalışan Tuncelililer, Keban Barajı'nın dibindeki Munzur Çayı üzerine 8 baraj birden yapmayı, bir “insansızlaştırma projesi” olarak görüyor.
Çünkü bu barajların yapımı ile birlikte su toplama havzası haline gelecek olan milli parkta 84 köy boşaltılacak.
ÖLDÜRÜCÜ DARBE
Yapılacak olan barajlar içinde Munzur'a “öldürücü darbeyi” Konaktepe Barajı vuracak. Bu baraj, vadiyi neredeyse tam ortasından 25 kilometrelik bir su toplama havzası ile iki parçaya bölecek.
Konaktepe Barajı ile Türkiye'nin ilk milli parkında mutlak koruma alanı’nın yüzde 63'ü sular altında kalacak.
1971 yılında milli park alanı ilan edilen Munzur Vadisi'ni “yok etme” pahasına baraj yapma mantığını kimse anlayamıyor. Sokaktaki insandan, esnafa, sanayiciye, belediye başkanına kadar kimse bu barajların yapılmasına taraftar değil.
Tunceli Milletvekili Vahdet Sinan Yerlikaya ve 25 milletvekili de birkaç ay önce, Munzur Vadisi Projesi konusunda Meclis araştırması açılmasına ilişkin önerge verdiler. 26 milletvekili...
Yani neredeyse her 10 iktidar partisi milletvekilinin biri Munzur'a baraj projesine karşı.
Biraz aklı ve sağduyusu olan herkesin karşı çıkmasına rağmen, baraj projesi kimseye kulak asmadan adım adım ilerliyor. Sondaj çalışmaları ile Munzur'un kalbine iğneler batırılmaya başlandı bile.
Türkiye'de hiçbir su akıntısı üzerine bu kadar fazla sayıda olmayan barajların yol açacağı sosyal, ekolojik ve ekonomik tahribatın boyutları gerçekten korkutucu.
NELER YOK OLACAK?
- Milli Park ilan edilen Munzur Vadisi içinde kalan alanlar tahrip olacak, dünyanın en zengin yaban hayatı özelliklerini taşıyan bu bölgede denge bozulacak, birçok hayvan ve bitki türü yok olacak.
- Dünya üzerinde benzeri çok az bulunan kırmızı pullu alabalıkların, çengel boynuzlu ve bezuvar dağ keçilerinin ve ür kekliklerinin soyu tükenecek.
- Kar yağışının azalmasına paralel olarak kutsal Munzur gözelerinin kaynakları azalacak.
- Munzur Vadisi üzerinden gerçekleşecek tüm ulaşım sona erecek. Ovacık - Tunceli yolu ortadan kalkacak, il merkezi uğrak yeri olmaktan çıkacak.
- Zaten insansızlaştırılmış bölgede göç artacak, insan olmadığı için yatırım da yapılmayacak.
- Barajlar çamurlarla dolduğunda ömürlerini tamamlayacak ve geriye sadece balçık yığını kalacak böylece kutsal sayılan efsanevi Munzur Baba tüm güzellikleriyle yok olacak.
AMAZON VE NİL'DE BİLE BU KADAR YOK
MUNZUR Çayı’na Türkiye'nin enerji üretimine hissedilir bir katkısı olmayacak
8 baraj birden yapılırken, dünyanın debi ve uzunluk olarak en büyük akarsuları olan Nil ve Amazon üzerinde bile birer baraj bulunuyor.
Mercan, Pülümür ve Munzur Vadilerini bugün için birer göle, gelecekte ise bataklığa çevirecek olan barajlardan devletin elde etmeyi amaçladığı yıllık enerji miktarı 362 MW. Bu miktar enerji, hidrolik kaynaklarımızdan elde edilen toplam 37.079 MW'lık enerjinin yüzde 09.7'si kadar.
BU BARAJLAR TUNCELİ'NİN SONU OLUR
TUNCELİ Belediye Başkanı Hasan Korkmaz bu barajların yapılması halinde Tunceli'nin “insansızlaştırılacağını” düşünenlerden. Korkmaz, “Zaten nüfusumuz 70-80 binlere düşmüş. Böyle bir barajlar zinciri yapıldığında ilin az olan nüfusu 20-30 arasında göçe uğrar. İnsanlar toprağını bırakacaktır.
Evini, köyünü bırakacaktır. Ulaşım tamamen yok olacaktır. Hayvancılık tamamen yok olacaktır. Arıcılık tamamen yok olacaktır. İnsanın doğal yaşama koşulu tamamen ortadan kalkacaktır. Böyle bir potansiyel yok olduğu zaman, insanlar ne yapacak?
Geçimini temin edemeyecektir. Geçimini temin edemeyen insan ne yapacaktır? Göç edecektir. Bu ne demektir? Bu da Tunceli'nin sonu demektir Biz bunu istemiyoruz” diyor.