Gangnam’den önce Kolbastı’dan sonra

Güncelleme Tarihi:

Gangnam’den önce Kolbastı’dan sonra
Oluşturulma Tarihi: Ekim 27, 2012 00:00

Gangnam Style dansına kadar neler gördük, neler atlattık. Unutuyorsunuz, arada Apaçi modası vardı. Korkmayın bu da geçer!

Haberin Devamı

Güney Kore’den çıkıp tüm dünyayı olduğu gibi ülkemizi de sarsan ‘Gangnam Style’ fırtınası kolay kolay dineceğe benzemiyor. Olaya, hiç beklemediğimiz ve pek de talep etmediğimiz bir biçimde Atilla Taş’ın da dahil olmasıyla beraber, iyiden iyiye çığırından çıkan bir tür delilik hali etrafımızı sarmış durumda. Sakin olmamız, akıl sağlığımızı yitirmememiz lazım. Bu karşılaştığımız ilk toplumsal müzikli-danslı-giysili histeri değil nihayetinde. Gelin bir bakalım bugüne dek nelerle boğuşup neleri atlatmışız görüp, derin bir şükredelim… Darısı şu Gangnam Style işini de atlatmaya artık!

* Lambada ve ‘Yasak Dans’: Günümüzde bile ilk notalarının başlamasının ardından sözlerini, ne anlattığını bilmeksizin fütursuzca “Şoraaa da sifooy torunsiya kori feşooraa” diyerek eşlik ettiğimiz lambada, klibinde de rahatlıkla görülebileceği üzere insanoğlunun asırlardır sahip olduğu kalça uzvunun farklı kullanımlarını bizlere öğreterek nice gönüllerde taht kurmuş şarkılardandır. Şarkıya has dansın, ülkemizde de çeşitli mecralarda amatörlerinden profesyonellerine dek binlerce kez uygulanması bir noktadan sonra gına getirmiş, Latin kalça hareketleriyle başlayan heyecanlı süreç ‘Yasak Dans’ filmlerinde Yaşar Alptekin’le karşı karşıya kalınmasıyla birlikte derin bir hayal kırıklığı yaratmıştır.
* Mirkelam ve pantolonları: ‘Her Gece’ isimli gerçekten de güzel şarkısına çektiği klibin ardından milyonlarca genç ve hevesli delikanlıyı olur olmadık her ortamda aniden koşmaya başlayarak komiklik yapıp sevgili bulabileceğine inandıran Mirkelam, giydiği pantolonla da bu delikanlıların kanına girmiş, pijamadan hallice görüntüleriyle bir yerlere varabilecekleri sanrısına sürüklemiştir. Birbirinden kötü desenli pazen pijama altlarıyla sokaklarda koşturan nice erkek, tam ergenlik dönemlerinde şöyle doğru düzgün bir ilişki yaşayamadıysa, mevcut nice duygusal yakınlaşmalar sekteye uğradıysa sebebi o şarkı ve o pantolonlardır.

Haberin Devamı

YONCA EVCİMİKLİĞİN EN ÜST NOKTASI

* Macarena ve durmayan eller kollar: Çok afedersiniz babam yaşındaki iki adamın, artık her neye neşelendilerse şen şakrak bir biçimde ellerini oradan oraya koyarak dans ederek söylediği ‘Macarena’, dünyada Yonca Evcimikliğin varabileceği en üst noktadır. Dans, halen kimi devlet kamplarının yazlık diskolarında ansızın çalındığında 50 yaş üstü babalarla ilkokul çağındaki kız çocuklarını aynı anda, aynı figürlerle piste toplama potansiyeline sahip olup; zıp zıp o yandan o yana dönerken olası bir yön şaşırması sonucunda “Aaa enişte sen de mi pistteydin?” sorusuna yol açacak tuhaf karşılaşmalara yol açabilmektedir.
* Kolbastı ve ‘ben de yaparım bunu’ inancı: Trabzon’da balıkçıların figürlerinin hızlıca belli bir ritim eşliğinde taklit edilmesine dayalı kolbastı, bundan birkaç yıl önce ansızın hayatımıza girmiş, bir anda tüm ülkenin kendini kolbastıcı zannetmesine yol açarak, düğünlerden bayi toplantılarına dek geniş bir yelpazede milyonlarca insanın pistte rezil olmasına yol açmıştır. MC Hammer’dan bu yana ayak figürlerinin ön planda olduğu dansları içten içe özleyip, tekrardan moda olmasını sinsice bekleyen kitleleri bir anda yeniden sahnelere döndüren dans, çok şükür ki günümüzde uygulandığında “Naapıyo bu adamlar ya?” tepkileriyle karşılanmakta ve çok da hoş görülmemektedir.
* Apaçi dansı ve ‘bize elleriyle bir şey anlatmaya çalışıyor’ izlenimi: Gangnam Style’ın hemen öncesinde hayatımıza girerek daha ‘Apaçi’ sözünü duyduğumuz an melodisini mırıldanmaya başladığımız şarkı ve ona eşlik eden dans kısa bir sürede ‘Apaçi’lerle dalga geçme’ rotasından sapmış, içimizdeki Apaçileri ortaya çıkartmayı sağlamıştır. “Oh ya kimse dansımla dalga geçemez çünkü ben şu an birilerinin dansıyla dalga geçiyorum mehmehmeh” sanrısıyla büyülenen kitleler, bugün Facebook’a yükledikleri kendi Apaçi dansı videolarını silmekle meşguller… Çok şükür…

Haberin Devamı

ZAYTUNG’DAN BAYRAM KEYFİ

Bayram gelir de Zaytung boş durur mu hiç? Bu yıl ikincisini yayınladıkları geleneksel ‘Bayram’ dergisi yine dopdolu. Bayram tebriği bahanesiyle kapınıza dayanan sokak veletlerinden kurtulma yollarından kurban etinin paylaşımındaki hinliklere kadar ilginç konular Bayram okuyucularını bekliyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!