Güncelleme Tarihi:
30 Temmuz’a kadar Akbank Sanat’ta görülebilecek sergide 200 başvuru arasından seçilen 11 genç sanatçının işleri yer alıyor. İlgen Arzık, Mehmet Ali Boran, Ali Bozan, Baran Çağınlı, Mehmet Fahracı, Onur Gökmen, Hayal İncedoğan, Engin Konuklu, Can Kurucu, Ekin Onat, Birol Özer’in eserlerini ve 30 yıllık serüveni sergi küratörlerinden Arzu Yayıntaş’la görüştük.
* Sanatsal bir organizasyonun Türkiye’de 30 yıl kesintisiz devam etmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Resim ve Heykel Müzeleri Derneği, 30 yıldır düzenlediği Günümüz Sanatçıları İstanbul Sergisi ile Türkiye’deki sanatsal üretime önemli bir destek veriyor. Yeni isimlere, yeni eğilimlere ve genç sanatçılara sanat dünyasında görünürlük vermesinin yanı sıra yeni prodüksiyonları destekleyerek, yeni fikirlerin hayata geçmesini de sağlıyor. Türkiye’de uzun soluklu sanat projelerinin oldukça az olduğunu düşününce, RHMD 30 yıldır kesintisiz gerçekleştirdiği bu sergiler ile aslında bir anlamda Türkiye’deki sanatsal üretimin belleğini tutuyor. Geçmişteki Günümüz Sanatçıları Sergileri’nin katılımcılarına baktığınızda bugün tanınan sanatçıların birçoğunun bu sergilerde yer aldığını görüyorsunuz.
* Bu yılki sergide yer alacak eserlerin seçilmesine ne zaman başlandı? Seçimde hangi kriterler göze alındı?
- Sanatçılar başvurularını 15 Nisan’a kadar tamamladı. Nisan’ın son haftasında Başak Şenova ve Fulya Erdemci ile biraraya gelerek yapılan başvuruları inceledik. Önümüzde, çok farklı konuları çeşitli ifade araçlarıyla irdeleyen 180’e yakın dosya bulunuyordu. Yeni sanatçıları ve yeni projeleri tanıma açısından oldukça heyecan verici bir süreç oldu ve uzun tartışmalar sonucunda 11 sanatçı üzerinde hemfikir olduk. Günümüz Sanatçıları Sergisi, herhangi bir tematik başlık olmadan yapılan açık çağrılı bir sergi, bu sebeple juri değerlendirmesi de belirlenmiş bir tema üzerinden değil, sanatçıların projeleri ve sanata yaklaşımlarını gösteren portfolyolar üzerinden yapıldı. Başvuru için gönderilen projeler ve eserler, yoğunlaştıkları tema ve alanlar, konuyu ele alışları, görsel ve kavramsal tutarlılıkları, gündemi takip etmeleri ve eleştirel bakış açısına sahip olmaları, projenin ya da eserin orijinalliği ve projenin uygulanabilirliği açısından değerlendirildiler.
SIKIŞMIŞLIK HİSSİ ÖN PLANDA
* Gençler daha çok hangi konular üzerine eğilmişti?
- Gönderilen başvurular arasında çok farklı konular, temalar yer alıyordu. Çok çeşitli ifade araçları tercih edilmiş olsa da, başvurularda fotoğraf ve video çalışmaları yoğunluktaydı. Fotoğraf ve video denince akla dökümanter işler gelmesin, çünkü başvurular arasında dökümanter bir yaklaşım yok denecek kadar azdı. Bizim oluşturduğumuz seçkiye bakınca, işler çeşitlilik gösterse de sıkışmışlık hissinin ve toplumsal, politik ve militer baskının bir eleştirisi ve muğlak ilişkilerin ve durumların sorgulanmasının daha baskın olduğu ortaya çıkıyor.
SIKIŞMIŞ ASKERLER
Can Kurucu militarizme çok farklı bir açıdan bakıyor. Askerin kendi içindeki sıkışmışlığını vurguluyor. Animasyondaki sıkışmış asker imgesini dar uzun bir koridorun sonuna projekte ederek, izleyeciyi de bu sıkışmışlığı deneyimlemeye davet ediyor. Birey olarak hayatımızın birçok alanında gerek psikolojik, gerek fiziksel olarak aynı sıkışmışlığı yaşadığımıza da dikkate çekiyor.
RUTİNLE VALS
Birol Özer, Adana’da yaşıyor ve resim-iş öğretmenliği yapıyor. ‘Rutinle Vals’ videosunda ilk bakışta yerleri silen bir kadın figürü görülüyor. Daha dikkatli bakıldığında ise bir erkek figürünün de sandalyeler ile aynı formda ters çevrilip koltuğa konmuş olduğunu fark ediyoruz. Günlük hayatın rutinin basitliği ve sıkışmışlığı içinde kadın ve erkek rollerinin sorgulanmasını ve toplumsal cinsiyet kavramının ev hayatındaki rolünün ironik bir eleştirisini sunuyor.
ÖĞRENCİNİN ÜZERİNDEKİ BASKI
Ali Bozan Mardinli ve Mimar Sinan Üniversitesi’nden yeni mezun oldu. ‘Üçüncü Göz’ isimli video işinde hayatımızın bir parçası haline gelen gözetleme kameralarının, dolayısı ile toplumun kontrol mekanizmalarının bir deşifresi. Bir öğrencinin üniversitede geçirdigi sıradan bir günün gizli kamera kayıtlarından oluşan video, izleyicide bir şey olacak hissi yaratıyor ve öğrencinin bir suça iştirak edeceği beklentisini doğuruyor. Otorite ve kontrol mekanizmaları sorgulanırken, özgür bir eğitim kurumu olan üniversitede kurulan baskı ortamı vurgulanıyor.
MUKTEDİRLERİN DANSI
Mehmet Fahracı Antakya’da yaşıyor ve Mustafa Kemal Üniversitesi’nden mezun. “Muktedirlerin Dansı” isimli videosunda danışıklı dövüş ile başlayıp kemikleşmiş bir hale bürünen asker sivil ilişkisinden diğer bir deyişle müktedir olanların ilişkisinden bahsediyor. Videonun başında sivil ve asker birbirlerini taklit ederek bir flört döneminden geçerken, roller artık iyice birbirine karıştığı ikinci kısmında ise, asker ve sivilden (bürokrat) oluşan çift oldukça samimi bir şekilde dans etmeye başlıyor.