G7 ülkelerinin ‘güçlü dolar’ seferberliÄŸi

Paranın patronlarından kriz bitmedi uyarısı

 

G7 ülkelerinin ekonomilerinin başında bulunan yetkililer, Büyük Buhran'dan sonra yaşanan en büyük resesyonun yaralarının sarılmaya çalışıldığı bir dönemde, doların değer kaybının toparlanma çabalarına zarar vereceğini düşünüyor.

 

Bloomberg tarafından Cumartesi günü yayımlanan bir haber analizde, G7 ülkelerinin ekonomi yönetiminde yer alan yetkililerin konuyla ilgili endişe içeren görüşlerine yer verildi ve İstanbul'daki toplantının ardından bu konuda bir bildirge yayımlanacağı beklentisinin olduğunun altı çizildi.

 

ZAYIF DOLAR ENDÄ°ÅžE YARATIYOR

Analiz haberde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Alman Merkez Bankası Başkanı Axel Weber'in, "ABD Hazine Bakanı [Timothy] Geither'in güçlü doların ABD'nin çıkarlarına uygun olduğu açıklamasını olumlu bulduk" açıklamasına yer verilirken, Kanada Maliye Bakanı Jim Flaherty'nin de ülkenin para biriminin zayıf ABD doları yüzünden değer kaybetmesinin endişe verici olduğu görüşü vurgulandı.

 

Avrupa Merkez Bankası Jean-Claude Trichet de hafta içerisinde dünyanın en gelişmiş ülkelerinin yetkililerinin paylaştığı endişelerin benzeri görüşler ortaya koymuştu.

 

Doların, Mart başından beri yedi ülkenin para birimlerinden oluşan döviz sepeti karşısında yüzde 14 değer kaybetmesi, ABD dışındaki bu ülkelerin ihracat performanslarını düşürüp ekonomik toparlanma çabalarını tehlikeye atıyor.

 

Bloomberg'e konu ile değerlendirmelerde bulunan UBS AG’nin Londra’daki döviz stratejisti Geoffrey Yu, "Piyasayı etkileyecek açıklamaların gelmek üzere olabileceğini" söyleyerek şu ifadeleri kullandı:

 

"Güçlü dolar politikasına dair yenilenmiÅŸ taahhütler duymayı bekliyoruz ve Avrupa'lı temsilciler de eurodaki daha fazla deÄŸer kazanmasıyla ilgili endiÅŸelerini dile getirebilir."Â

 

Küresel krizin yaraların sarmak ve en kısa zamanda kalıcı ekonomik toparlanmayı sağlamaya çalışan küresel ekonominin temsilcileri, bu amaca ulaşmak için sık sık bir araya geliyor. İstanbul'da gerçekleşen IMF ve Dünya Bankası bahar toplantıları da zamanlama olarak geçtiğimiz hafta ABD'nin Pittsburgh kentinde yapılan G20 zirvesinin ardından kısa süre içerisinde düzenlenen ikinci büyük buluşma olma özelliğini taşıyor.

 

DOLAR KISMEN TOPARLANDI

Geçen iki çeyrekte euro ve yene karşı yaklaşık yüzde 10 değer kaybeden ABD doları, bu kayıplarının bir kısmını bu hafta içerisinde politika yapıcıların aldığı önlemler sonrasında telafi etti ve euro karşısında son bir ayın en yüksek seviyesine yükseldi. Euro/dolar paritesi Cuma günü işlemlerinden sonra New York'ta 1.4576 seviyesinde bulunurken, dolar yen paritesi de 89.81 seviyesinde yer aldı.

 

Fransa Maliye Bakanı Christine Lagarde da "herkesin güçlü dolara ihtiyacı" olduğunu söyleyerek ülke olarak bu politikayı desteklediklerini işaret ederken, Japonya Maliye Bakanı Hirohisa Fujii de hafta içinde değer kaybeden dolar karşısında endişelerini dile getirmiş ve güçlü yen politikasını desteklediği iddialarını yalanlamıştı.

 

ÇİN’İN YARDIMI İSTENİYOR

Yetkililer uzun zamandır doların düşüşünün önüne geçmek için Çin'in yardımını da talep ediyor. Küresel ekonomideki ağırlığı her geçen gün artan Çin'den istenen ise para birimi olan yuanı serbest bırakarak değer kazanmasının önündeki engeli kaldırması.

 

Her ne kadar Çin şimdiye kadar bu taleplere G7'ye üye olmamanın sağladığı avantajla kulağını tıkasa da, artık G20 kulübünün politika yapıcı ekibinde yer alması dolayısıyla konuya yaklaşımında değişiklik bekleniyor.

 

ABARTILI BULANLAR DA VAR

Bloomberg'teki analizde, bununla birlikte bir kısım yetkili ve ekonomistin ise dolar ile ilgili endişelerin abartıldığını söylemesine işaret edildi.

 

Analizde, Goldman Sachs Group Inc.'nin baş ekonomisti Jim O’Neill'in, doların herhangi bir kötü haber geldiğinde yükseliyor olması ile güvenli liman olduğunu ispatladığı görüşüne yer verildi. Bloomberg'e konuşan IMF Birinci Başkan Yardımcısı John Lipsky de, "Geniş anlamda bakıldığında temel para birimlerinin değerlemesinde her hangi bir sorun yok" dedi.

 

Haber analizin sonunda G7'nin döviz kurlarını kontrol etmesinin 1980'lerde zirve noktasına ulaştığı, Eylül 2000'deki son müdahalesi ile de euroyu kurtardığı hatırlatıldı ve grubun bu işlevini aşamalı olarak G20'ye devredeceği belirtildi.