Güncelleme Tarihi:
Bugün 30 yaşında olan Ü., yedi yıl önce iki çocuğunun babası cezaevine girdiğinde ablası Songül tarafından “Çocukları da al gel. İki üç gün kalırsın, kafan dağılır” davetiyle Maraş’ın Elbistan ilçesine davet edildi. İddiaya göre Ü., burada ablası ve eniştesinin aile dostları olarak tanıttığı bir adamın tecavüzüne uğradı. Daha sonra öz ailesi tarafından fuhuşa zorlandı. “Ablam, eniştem ve o adam ellerinde görüntüler olduğunu, o dönemki eşimin ailesine her şeyi anlatacaklarını söylediler. Kayınpederim şüphelenmesin diye ben evden kaçmışım gibi telefon ettirdiler. Daha da kötüsü bu aramaları yapmaz ve kaçmaya kalkarsam çocuklarımı öldüreceklerini söylediler.”
İŞİNİ İYİ YAPMAZSAN ÇOCUKLARIN ÖLÜR
1,5 yıl boyunca her gün onlarca adamın tecavüzüne uğradığını söyleyen Ü., iki çocuğunun babası hapisten çıkıp çocuklarını alınca ne pahasına olursa olsun kaçmayı kafasına koyduğunu söylüyor: “Tecavüzcülerimin birinden hamila kaldım. Ben beş aylık hamileyken, bir gün yeğenim N.’nin okulundan acil olarak aradılar. Bana tecavüz eden ve satanlardan biri olan eniştem Faruk ve ablam Songül apar topar evden çıktı. Kapıyı kilitlemediklerini fark ettiğim an kaçtım. Kadın sığınma evine yerleştirildim. Orada doğum yaptım, bebek direkt yuvaya gitti. Ailem sığınma evinden çıktıktan sonra beni sahiplenmedi.”
Ü., o günden itibaren yeni bir hayat kurduğunu anlatıyor. Sessizlik içinde, geçmişi geride bırakıp, kaybolmaya çalışan Ü.’nün hayatı geçen sene kendisine ulaşan 17 yaşındaki yeğeni N.’nin “Teyze sana yaşattıklarının aynısını bana da yaşattılar” mesajıyla değişmiş.
KENDİ ÖZ KIZLARI DA MAĞDUR
Ablası Songül ve eniştesi Faruk’un öz kızları N.’yi de fuhuşa zorladığını fark eden teyze Ü. hayatını riske atarak yeğenini kurtarmaya karar verdiğini söylüyor: “N. ‘Teyze senin yaşadığın her şeyi hatırlıyorum, sana yaşattıklarının aynısını bana da yaşatıyorlar, ben onlar gibi değilim’ dediği an ona yardım etmem gerektiğini anladım.”
Teyze Ü., Elbistan’dan kaçtıktan sonra yeğeni N. ile Akdeniz’de bir kentte buluşup devletin korumasına sığınmış. Yeğenini himayesine aldıktan sonra, yaşadıklarını anlatması için teşvik etmiş. N.’nin küçücük yaşında yaşadıkları da teyze Ü.’nün yeniden sesini çıkarması için cesaret vermiş.
Kadın hakları savunucusu avukatlar ve Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu önderliğinde hukuk mücadelesine başlayan ikili bugün hala korku içinde. “Devletin bana bağladığı bir mali yardım var. Fakat yetkili bir kişi beni fuhuşa zorlamaktan şikayetçi olduğum annemi arayıp tüm bilgilerimi vermiş” diyerek çetenin karşısında korunmasız kaldıklarını anlatan N., sadece yardım ve destek istediklerini söylüyor. N. ve Ü.’ye göre hem bu çetede hem de rakip çetelerde yüzlerce kadın esaret altında fuhuşa zorlanıyor. Yeğenini kendi mağdur olduğu çetenin elinden kurtarabilen Ü., adaletin yerini bulmasını bekliyor.
“SEN BU İŞ İÇİN BÜYÜTÜLDÜN”
N. henüz çocukken de eve gelenler tarafından birçok kez tacize uğramış. O günlerdeki fiziksel temasları ve sözlü tacizleri ancak ileri yaşlarda algılayabildiğini anlatıyor: “Annem, ben büyüdükçe ‘sen bu ailenin kızısın’, ‘sen bu iş için büyütüldün’ sözlerini alelade söylerdi. 12-13 yaşlarımdayken neyin ne olduğunu idrak etmeye başladığımda evden kopmaya başladım. Kaç kez evden kaçtım, kaç kez intihar etmeye kalktım sayısını unuttum. Çünkü daha küçücük bir çocukken eve gelenler beni kucaklarına alır sıkıştırırlardı. Niyetleri neymiş ancak şimdi fark edebiliyorum. Elbistan’da her noktada tanıdıkları vardı. Örneğin, ben her polise sığındığımda eve geri dönemeyeceğimi, yurda gitmek istediğimi söylediğimde, sığınmam için yurda götürür gibi yapar, ‘yer kalmamış’ der, asla resmi işlem yapmaz ve ne yapar ne eder aileme teslim ederlerdi.”
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan GÜLLÜ: “Bu tür vakalarda adli sistem içerisinde mağdurun müdahili olmak sivil toplumun görevidir. Bu görev, sivil topluma İstanbul Sözleşmesi ile açık bir şekilde verilmiştir. Yaşanılan olay oldukça kapsamlı bir yapıya sahip olduğundan Yargının kanatları ve devletin desteğine ihtiyacımız var. Gerekli hassasiyet içerisinde en kısa zamanda sonuca ulaşmayı diliyoruz.”
Federasyon ve Kadın Hakları Kurulu üyesi avukat Nida Ocak DOĞAN: “Mağdurlar büyük bir cesaret örneği göstererek hukuki süreç başlatmışlardır. Bu cesaret örneğinin toplumumuzdaki cinsel suçlar mağduru tüm kadınlara ve çocuklara örnek olmasını diliyorum. Bu konudaki hukuki sürecin her aşamasında mağdurların müdahil olarak yanında yer aldığımızı ve almaya devam edeceğimizi bildiririz. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Uluslararası Sözleşmeler ile güvence altına alınan kadın ve çocuğun insan haklarını tanımak, geliştirmek ve her geçen gün artan cinsel suçları önlemek;devletlerin, medyanın, toplumun kısacası hepimizin sorumluluğundadır. Bu nedenle hukuki sürecin sonuna kadar takipçisi olacağımızı kamuoyunun bilgisine sunarız.”