Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın hayatı tam bir başarı hikayesi... 1964 yılında Yozgat’ta dünyaya gözlerini açıyor, ilk kez de üniversiteyi kazandığında çıkıyor memleketinden. Yani çocukluğu, ilk gençliği Yozgat’ta geçiyor. Çukurova Üniversitesi İşletme Bölümü’nü kazanıp elinde bir valizle çıktığı yol, onu Beştepe’ye kadar getiriyor. Son Başbakanlık Müsteşarı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’la ‘geçmiş zaman olur ki’ dedik ve eski bayramları konuştuk:
SALGIN O GÜNLERİN ÖNEMİNİ HATIRLATTI
“Bayram demek benim için her şeyden önce aile demek, birbirini seven insanların oluşturduğu mutluluk demek. Çocukluğumda hatırlıyorum da, bayram namazından sonra babamın, rahmetli annemin o mübarek ellerini öper, bayramlaşırdık. Komşularımızla mahallede birlikte kahvaltı yapar, yakınlarımızdan harçlıklarımızı alırdık. Gençlik, çocukluk, ailenin sıcaklığını barındıran bayramlar gibi. Salgın döneminde gördük ki birlikte yaşadığımız tüm bayramlar özel ve güzelmiş. Onları da çok özlüyoruz şimdi. Ancak en önemlisi bombalar altında savunmasız çocukların, insanların ölmediği, zulüm görmediği bayramları yaşayabilmek… Bir gün o da nasip olur inşallah.
BİR NUMARALI OYUNCAK MİSKETTİ
Her çocuk gibi bayram harçlıklarıyla misket ve şekerleme alırdık. Misket, o yılların bir numaralı oyuncağı idi. Bir de bayram harçlıklarımızla gazoz alırdık. Öyle nerede her canın çektiğinde gidip meşrubat falan almak ancak bayramdan bayrama… Meşrubatı afiyetle içer, sonra da kapaklarını düzleştirir, onlarla oyun kurardık. Zaten o zamanlar topladığımız harçlıklarla da ancak onları alabilirdik. Kızım ve ikiz oğullarımı, küçüklüklerinde özellikle geleneklerimizi yaşatmak adına, simgesel de olsa, bayramlarda şeker toplamaya teşvik ettim. Zamanında benim yaşadığım ve özlemle andığım o çocuksu güzellikleri, kendi çocuklarım da yaşasın istedim. Her baba gibi…”
20’Lİ YAŞLARIMI ÇOK ÖZLÜYORUM
1985 yılında Çukurova Üniversitesi, İşletme Bölümü’nden mezun olduktan sonra üniversitede araştırma görevlisi olarak çalışan Oktay, “20’li yaşlarda epeyce aktiftim” diyor, o günleri özlemle anıyor: “Üniversitedeyken, bugün hala görüştüğüm 40 yıllık dostlarımla çok güzel spor, gezi ve şehir dışı etkinlikler düzenlerdik. Hangi yaş grubundan olursanız olun, üniversite yılları, 20’li yaşlar en çok özlenen dönemlerdir. Ben de o yılları çok özlüyorum.”
KÖYE GİDECEĞİMİZ GÜNÜ İPLE ÇEKERDİM
“Çocukken köye gideceğimiz günü iple çekerdik. Köy yeri işte, akrabalarımızın atları vardı, kedi ve köpeğimiz vardı… Köyde ata, traktöre binmeye bayılırdım.”