Oluşturulma Tarihi: Haziran 29, 2002 12:01
Wasabi, Japon mutfağında suşiyle birlikte yenen çok acı, sert bir sos. Film, ünlü Fransız ikili Luc Besson'la Jean Reno'yu bir kere daha karşı karşıya getiriyor. Hollywood tarzı aksiyon filmlerinin ustası Luc Besson öyküyü yazmış, ünlü Fransız oyuncu Jean Reno da oynamış. Derinlik Sarhoşluğu, Nikita ve Leon filmlerinde hayran olduğumuz ikili yine nefes kesecek.
Nikita, Leon, Beşinci Element ve Yamakasi gibi filmlerinden tanıdığımız Luc Besson, bir kez daha, üstelik Jean Reno ile birlikte sinema izleyicisinin karşısında. Wasabi, Besson ve Reno hayranları için bildik hatta, sürükleyici bir
film.
Gerard Krawczyk'in yönettiği filmde, genç Japon oyuncu Ryoko Hirosue ile Asterix ve Obelix Sezar'a Karşı'nın başarılı oyuncusu Michel Muller başrolleri Jean Reno ile paylaşıyor.
Jean Reno filmde yumuşak kalpli olmasına rağmen sürekli yumruklarını konuşturan polis müfettişi Hubert'i canlandırıyor. Hubert bir operasyon sırasında emniyet müdürünün oğlunun suratını dağıttıktan sonra zorunlu bir tatile çıkarılıyor. Tam bu sırada Japonya'dan bir telefon alıyor Hubert. Yirmi yıl önce birlikte olduğu ve aklından bir türlü atamadığı Miko'nun ölüm haberidir bu. Miko'nun vasiyetinin okunmasıyla Hubert bir anda kendini 18 yaşındaki kızıyla karşı karşıya bulur.
Filme adını veren Wasabi, son zamanlarda Türkiye'de de pek meşhur olan suşi ile birlikte yenen, acı ve çok sert bir sos. Aynı zamanda Japonya'da yetişen ve köklerinden yararlanılan çok güzel bir gülün adı.
Wasabi, Luc Besson ve Jean Reno'nun Japonya'da bir film yapma isteğinden doğmuş. Çerçeveyi çizmek Besson'a düşmüş ve tam da Jean Reno'ya göre bir Hubert karakteri çıkmış ortaya. Besson kamera arkasında olmasa da, senaryosunu yazdığı diğer filmleri gibi hareketli bir yapım bekliyor izleyicileri. Jean Reno da hayranlarının karşısında tam karizmasına göre bir rolle çıkıyor. Yani seyirci hayal kırıklığına uğramayacak.
JEAN RENO
Amerikalıların bayıldığı İspanyol asıllı oyuncuJean Reno (54) Fas'ın Kasablanca kentinde Juan Moreno adıyla doğdu. Aslında bir İspanyoldu. Ailesi, İspanya İç Savaşı'nı kazanan Franco rejiminden kaçarak Fas'a sığınmıştı. 17 yaşında Paris'e yerleşti. Tiyatroda oynamaya başladı, Costa Gavras'ın Claire de Femme filminde oynadı, Luc Besson'un Le Dernier Combat filmindeki rolüyle meşhur oldu. Daha sonra aynı yönetmenle Subway, Derinlik Sarhoşluğu, Nikita, Leon filmlerinde de oynadı. ABD'de meşhur oldu. Aksiyon filmleri için farklı, ama vazgeçilmez bir oyuncu haline geldi. Tom Cruise'ın başrolünü oynadığı Mission Impossible (Görevimiz Tehlike) gibi tipik Hollywood filmlerinde oynadı. Hollywood için şunları söylüyor: ‘‘Görevimiz Tehlike, Godzilla, Ronin ya da Rollerball iyi filmler, ama bu kendimi Amerikan sinemasına adayacağım anlamına gelmiyor. Aslında Los Angeles'ta (Hollywood) mümkün olduğunca az zaman geçiriyorum. Oradaki yaşam tarzına uyum sağlamak için 18 yaşında olmak gerek. Benim için artık geç, kendimi Fransa'da çok daha iyi hissediyorum.’’ Jean Reno'nun son filmlerinden biri de, genç Fransız yönetmen Mathieu Kassowitz'in çevirdiği, Jean Christophe Grange'nin çok satan romanından uyarlanan Kızıl Nehirler'di. Bu filmde Reno, başka bir ünlü Fransız oyuncu Vincent Cassel'le birlikte oynamıştı.
Yıldızlarıyla evlenmeyi huy edinen yönetmenFransız yönetmen Luc Besson (42) 18 yaşında Hollywood'a gitti ve orada her tür işte çalıştı. 24 yaşında Le Dernier Combat (Son Mücadele) filmiyle meşhur oldu. Subway (Metro), Le Grand Bleu (Derinlik Sarhoşluğu), Nikita, Leon, Beşinci Element, Jeanne D'Arc gibi filmleri çekti. Son yıllarda senaryolar yazıyor, prodüktörlük yapıyor. Bir de huyu var: Filmlerinde oynattığı oyuncularla evlenip, hemen boşanıyor. Eski karıları arasında Anne Parillaud (Nikita'nın yıldızı), Milla Jovovitch (Beşinci Element ve Jeanne d'Arc'ın yıldızı) ve Maiwenn Le Besco (Beşinci Element'te mavi diva rolündeki oyuncu) var.