Güncelleme Tarihi:
Sosyalist Parti Genel Sekreteri Martine Aubry’nin olaya ilk tepkisi, “Sanki bir yıldırım düştü” oldu. IMF Direktörü Strauss-Kahn, Sosyalist Parti’den aday olmak için henüz resmen başvuru yapmamış olsa da eski genel sekreter François Hollande’dan gelen baskılara rağmen, anketlerde öne gidiyordu. Ancak şimdi Strauss-Kahn’ın kendisini bu ciddi suçlamalara karşı savunması gerekiyor.
Eski Cumhurbaşkanı François Mitterand’ın eski şerpası Jacques Attali, bir “komplo” ihtimalinden bahsederken, birçok kişinin içinden söylediği şeyi de sesli olarak dile getirmiş oldu: “Parti, Strauss-Kahn’ı aday göstermeyecek.”
Sosyalist Parti’de şu an bir sessizlik hakim. Hiç kimse göz göre göre bir düşmanlığa neden olmak istemiyor. Masumiyet karinesi geçerliliğini koruyor.
Aubry açıklamasında, “Herkesi gerçekler ortaya çıkana kadar beklemeye ve masumiyet karinesine saygı göstermeye davet ediyorum” derken, partililerden “bir arada ve sorumluluk sahibi bir tavır sergilemelerini” istedi.
Partinin önde gelen isimlerinden, Poitou-Charentes Bölgesel Konseyi Başkanı Ségolène Royal de benzer şekilde, “hiçbir şeyin kanıtlanmadığını” belirtti. Hollande da itidal çağrısı yaptı. Stéphane le Foll ise “ne yapılacağına karar verecek olan kişinin sadece ve sadece Strauss-Kahn olduğunu” belirtti.
Sosyalist Parti Paris Milletvekili Jean-Marie Le Guen de “IMF Direktörü hakkındaki suçlamalarla bizim tanıdığımız DSK arasında hiç alaka yok. Strauss-Kahn hiçbir zaman çevresindekilere şiddet uygulamamıştır. Bunu bütün arkadaşları söyleyecektir” dedi.
Komplo ihtimaliyle ilgili teoriler Fransa’daki siyasiler arasında çok güçlü. Hatta daha Strauss-Kahn yakalanmadan, twitter’da bir kullanıcının konuyla ilgili bir mesaj yazması kafaları iyice karıştırdı. Sağcılar dahi komplo görüşünü benimsiyor. Hıristiyan Demokrat Parti Başkanı Christine Boutin, çok açık bir dille, Strauss-Kahn’a bir tuzak kurulduğunu söyledi. Bernard Tapie de aynı fikirdeydi.
Ancak aşırı sağcıların başkanlık adayı ve Strauss-Kahn’ın olası rakibi Marine Le Pen tam olarak aynı fikirde değildi. Le Pen, “Herkesin bildiği üzere, gerçek şu ki, Fransa’nın siyasi ve medyatik çevreleri, yıllarca değilse de aylarca, Strauss-Kahn’ın kadınlarla olan patolojik ilişkisini konuştu. Ne olursa olsun, bu sabahki haberler beni sandalyemden düşürmeye yetmedi” dedi.
Peki olaydan kimler fayda sağlayacak? Ulusal Cephe’nin çok memnun olduğu, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin partisi Halk Hareketi Birliği yetkililerinin ise kendilerini tutmakla vahşi saldırılar yapmak arasında gidip geldiği söylenebilir. Partinin Paris Milletvekili Bernard Debré, “Seks çukurunun içinde yuvarlanan ve Fransa’yı utandıran bir DSK” dedi.
IMF Direktörü’nün avukatlarının yargıç önünde müvekkillerinin suçsuz olduğu yönünde bir savunma yapmaları bekleniyor.
Bu dava, Strauss-Kahn’ın Sosyalist Parti içindeki rakiplerinin de işini zorlaştırıyor. Aubry’nin yakın zamanda Strauss-Kahn’la bir anlaşma yapması bekleniyor. Desteğini sürdürecek mi, tercihini belirlemek için bekleyecek mi yoksa Hollande’a karşı durmak için adaylık sürecini hızlandıracak mı? Şu ana kadar Strauss-Kahn’a destek veren Laurent Fabius, fikirleri bu noktada çok kritik olacak.
Şimdi bütün gözler Hollande’da. Bugüne kadar kendisini çok başarılı bir biçimde Strauss-Kahn karşıtı olarak konumlandırmayı başardı. Dahası IMF Direktörü yaşam tarzı ve ailesiyle ilgili saldırıya uğradı, dahası bir ayağını Corrèze’ye sağlam basarak kendisini “normal aday” olarak ortaya koymayı başardı. Bu durum anketlerde bir hayli işe yaradı. Eğer Strauss-Kahn’ın önü kesilirse, Sosyalist Parti’nin bir yarış ortamına girmekten kaçınması gerekiyor.
Ancak IMF Direktörü’nün olası adaylığının Pandora’nın kutusunu açmak yerine birleştirici bir etki yaptığı da söylenebilir. Parti içi adaylık seçimleri için olası liste kabarık: Martine Aubry, François Hollande, Ségolène Royal, Arnaud Montebourg, Pierre Moscovici ve belki de başkaları. Genel Sekreter birlik çağrıları yaptığında bunu daha da iyi anlıyoruz.