Fransız eşi Müslüman olup Türk bayrağı ile gömülmüştü

Güncelleme Tarihi:

Fransız eşi Müslüman olup Türk bayrağı ile gömülmüştü
Oluşturulma Tarihi: Ekim 22, 1999 00:00

Haberin Devamı

Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, aydın, laik kimliğiyle hayatının her döneminde şeriatçı zihniyetin tehditlerine hedef oldu. Oysa O, bir Fransız vatandaşı olan ilk eşini bir trafik kazasında kaybettikten sonra yazdığı yazıda, evlerinde din konusunda hákim olan atmosferle ilgili çok önemli ipuçları veriyordu...

AHMET Taner Kışlalı, yıllarını paylaştığı ilk eşinin ardından yazdığı yazıda, Nicole'ün şu sözlerini aktarıyordu: ‘‘Hem Türk, hem Müslüman olmak istiyorum...Ben Tanrıya inanırdım. Senin Tanrın ile benimki farklı değil ki! Çocuklarımız iki toplum arasında kalmamalı.’’

Onun müslüman olan Fransız eşi, trafik terörünün kurbanı oldu.

O radikal dinci terörün...

Kışlalı ‘‘Bir Türkün Ölümü’’ başlığını verdiği yazısını, sonra aynı isimle yayınladığı kitabına da aldı.

Kışlalı yazısına şöyle devam etmişti:

‘‘Kışlalı soyadını alışının ikinci yılındaydı... Altınay'a hamileliğinin de son aylarında... Gözlerinden taşan bir mutlulukla kapıda karşılamıştı beni: Hem Türk, hem Müslüman olmak istiyorum. Ben Tanrıya inanırdım. Senin Tanrın ile benimki farklı değil ki!.. Çocuklarımız iki toplum arasında kalmamalı. Ben de her şeyi seninle, onlarla ve bu toprakların insanlarıyla paylaşabilmeliyim.

Meğer yakın arkadaşlarımla birlikte müftüye gidip konuşmuş. İsmini bile seçmiş. Ama sabredememiş, ‘‘sürpriz’’inin sonuna kadar...

O gece ‘‘kelimeyi şahadet’’i sabırla ezberledi. Heyecandan uyuyamadı. Ertesi sabah müftünün yanından çıkarken, elinde artık ‘‘Nilgün Kışlalı’’ olduğunu kanıtlayan bir belge vardı.

Sorunu olduğunda, içi sıkıldığında Hacıbayram'a gider dua ederdi. Türkçe olarak, içinden geldiği gibi... Onun için din, inanç ve iyilik demekti! Oruç tutar, kurban keser, herkesin yardımına koşardı...

Bir yurtdışı resmi gezi dönüşümde, her zamanki gibi uçağın merdivenlerinin ucundaydı. Güneş gözlükleri ile saklanmaya çalışılan kızarmış, şişkin gözler. Dudaklarında zorlama bir gülümseme.

‘‘Ahmet boşanalım’’ dedi, ‘‘benim yüzümden senin siyasal kariyerini yıkacaklar!’’

Meğer sağcı basın yokluğumda bir kampanya başlatmış.

Evinde yabancı bir kültüre ‘‘teslim olmuş’’ bir Kültür Bakanı.

Sekiz sütun ‘‘haberler’’... Ve zihnimden silinmeyen köşe yazılarından örnekler... ‘‘İkonalar ve Kokonalar’’, ‘‘Madam Kislali’’ daha niceleri... Nilgün, bana saldırmak için niçin kendisini kullanmaya çalıştıklarını bir türlü anlayamıyordu...

Nedense bana hiç söylememişti.

Türk bayrağı ile gömülmek istediğini ilk kez dostum avukat Şahin Mengü'ye açmış. O ‘‘olamayacağını’’ ne kadar anlatmaya çalıştıysa da vazgeçmemiş. Başka dostlara da bu ‘‘rica’’sını iletmiş...

Sevgili Mehmet Açıktan, tabutun bir kenarına bayrak eklemeyi başarmıştı... Nilgün toprağa verilirken, Altınay ile Dolunay, bir bayrağı da kefenin üzerine koymayı başardılar...

Fransız ana babanın Bordolu Türk kızı şimdi Ankara'da yatıyor.

Ve benim kalbimde..

Cumhuriyet, Eylül 1995.’’ ANKARA

Bir ay önce çocuğu oldu

KIŞLALI, son yıllarında iki büyük acı yaşadı. İlk eşini dört yıl önce kaybeden Kışlalı, iki yıl önce de ikinci eşinden olan bebeklerini doğumda kaybetmenin acısını yaşadı. Kışlalı'nın acılarına bir ay önce doğan kızı Nilhan Nur, ilaç oldu. Prof. Kışlalı ile eşi, tripleks evilerinin üst katında, minik kızları için bebek odası hazırladılar. Nilhan bebeğin odasını birlikte hazırladılar. 29 gün önce üçüncü kez baba olan Kışlalı, ‘‘60'ından sonra baba olmak benzersiz bir duyguymuş..’’ dedi. Geçen hafta da minik kızını kucağına alan Kışlalı, eşi Nilüfer’e şunları söyledi: ‘‘Acaba kızımızın beni tanıyacağı kadar vaktimiz olacak mı?’’

Kızlarının büyük acısı

KIŞLALI, ilk eşinden iki kız çocuk sahibiydi. Altınay, Kışlalı Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi'ni bitirdikten sonra yüksek lisans eğitimini ABD'de yaptı. Üç yıldan beri Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde görev yapıyor. Anadolu Ajansı Brüksel muhabiri Sıtkı Uluç'la evli olan Dolunay ise Belçika'da yaşıyor. Dolunay-Sıtkı Uluç çiftinin Brüksel'deki evi, sürekli jandarma koruması altına alındı. 4 yıl önce annelerini kaybeden Altınay ve Dolunay , bugün babalarını da yitirmenin acısını yaşıyor.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!