Güncelleme Tarihi:
Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni, İstanbul'da düzenlenen İstanbul Conrad otelinde düzenlenen 4. Türk-Yunan Medya Konferansında yaptığı konuşmada, dostluk ve işbirliği mesajları verdi.
ABD Başkanı John F. Kennedy'nin “kriz” kelimesinin içinde ”tehlike” ve “fırsat” olmak üzere iki anlam bulunduğuna işaret eden sözlerini hatırlatan Bakoyanni, her krizin içinde bir fırsat bulunduğuna işaret etti. Bakoyanni, bu fırsatı yakalayan Atatürk ile Yunanistan'ın eski lideri Elefterios Venizelos'un iki ülkenin tarihinde yol gösterici olduğunu söyledi.
Venizelos'un İsmet İnönü ile yaptığı mektuplaşmaya da değinen Bakoyanni, bu mektuplarda Venizelos'un ilişkilerin düzelmesinin her iki ülkenin de çıkarına olduğunu, iyi bir işbirliği ve anlaşmayla yakın bir dostluğun temelinin oluşturulabileceğini ifade ettiğini söyledi. Bakoyanni, İnönü'nün de cevabında, ilişkileri sağlam bir temel üzerine oturmanın iki tarafın da arzusu olduğunu, bunun için de karşılıklı olarak iki ülkenin birbirine düşmanlık beslemediğine ve toprak arzusu içinde olunmadığına inanılması ve bunun dile getirilmesi gerektiğini ifade ettiğini hatırlattı.
Bu mektuplaşmaların ardından 80 yıl geçtiğini, ancak bu büyük çabaların sonucunun henüz alınamadığını kaydeden Bakoyanni, iki ülke arasında 1955'ten sonra her sene bir kriz ve gerilim dönemi olduğunu belirterek, “Atatürk ve Venizelos'un bize bıraktığı mirasa ne oldu” diye konuştu.
“TÜRKİYE'YE KARŞI YUNAN KAMUOYUNDA GÜVENSİZLİK VAR”
Bakoyanni, bir süre önce Türk ve Yunan savaş uçaklarının çarpışmasından sonraki gelişmelere de değindi.
Kazada parlak bir Yunan gencinin hayatını kaybetmesinden halkın hayal kırıklığına uğradığını belirten Bakoyanni, basında devamlı hava çatışmalarıyla ilgili resimlerin yer aldığını, Yunan kamuoyunda Türkiye'ye karşı bir güvensizlik bulunduğunu söyledi.
“LEFKOŞA, AVRUPA'DA BÖLÜNMÜŞ TEK BAŞKENT”
Kıbrıs sorununa da değinen Bakoyanni, “Lefkoşa'nın Avrupa'da bölünmüş tek başkent” olduğunu belirterek, Kıbrıs sorununda her iki tarafın da çözümü arzu ettiğini, ancak gösterilen tüm çabaya rağmen, çözüme doğru çok yavaş ilerlendiğini söyledi.
Yunan tarafının da, Kıbrıs'taki Rumların da Türklerle barış içinde yaşamayı arzu ettiğini ifade eden Bakoyanni, bunun için en önemli önkoşulun Türkiye'ye güven duyabilmek olduğunu belirterek, “Sorunlar olabilir, ama biz dostuz ve dostlar her durumda, her zor şartta birbirleriyle temas kurmakta tereddüt etmez” dedi.
Halkların birbirini desteklediğini ve bunun 1999'da Türkiye'de meydana gelen depremin ardından daha da iyi anlaşıldığını ifade eden Bakoyanni, gerginlik istemeyen halkın bazen politikacıları bile ikaz ettiğine işaret ederek, toplumların politikacıların daha da ilerisinde olduğunu kaydetti.
Politikacıların işinin sorunlara çözüm bulmak olduğunu söyleyen Bakoyanni, bunun için de kararlı olmak, çaba göstermek ve yoğun çalışma içinde olmak gerektiğine işaret etti. Çabalar sonucunda, tek başına Yunanistan ve Türkiye'nin dinamiğinin çok üzerinde bir dinamiğin ortaya çıkacağını belirten Bakoyanni, “Durum iki tarafın da çıkar ve kazancı açısından önemli. Yan yana yaşamanın bizim çıkarımıza olduğunu göreceğiz” diye konuştu.
"TÜRKİYE AB'YE KATILIRSA AVRUPA MOZAİĞİ DAHA ZENGİN OLACAK"
Yunanistan'ın AB yolunda Türkiye'ye destek vermek yönünde stratejik bir karar aldığını da hatırlatan Yunanlı bakan, bütün Avrupa ülkelerinin AB içinde bulunması gerektiğine inandıklarını kaydetti.
Eski Doğu Bloku ülkelerinin AB'ye katılmasına da destek verdiklerini, bunun temelinde Avrupa'nın bütünleşmesinde boşluklara yer bırakılmaması düşüncesinin bulunduğunu belirten Bakoyanni, ”Türkiye bu birliğe katılırsa Avrupa mozaiğinin daha da zengin olacağını” söyledi.
“Almanya ve Fransa'nın başarabildiğini biz de başarmak istiyoruz” diyen Bakoyanni, eski düşmanlıkların, çekişmelerin, başarısızlıkların bir kenara bırakılması gerektiğini ifade etti.
AB'nin daha önce görülmemiş bir örnek olduğunu ve Avrupa'nın çok kötü tecrübeleri bulunduğunu kaydeden Bakoyanni, savaşların sonuçlarından değil, savaşların öncesinde ve savaş boyunca meydana gelenlerden büyük dersler çıkarıldığını kaydetti.
Bir tarafın savaştan galip çıkmasının çok büyük getirileri olmadığını, ancak Avrupa'nın olanlardan, bütün halkların, dinlerin, milletlerin kabul edilmesi dersini çıkardığını söyledi.
Bakoyanni, AB'nin Türkiye'den istediği reformların zaten Türk halkı tarafından da istendiğine işaret ederek, AB'nin Türkiye'den, diğer ülkelerden daha fazla şey talep etmediğini belirtti.
AB'nin, Türkiye'nin komşularıyla ilişkilerini düzenlemesini istemesinin çok doğal olduğunu ifade eden Bakoyanni, AB ülkeleri arasında Türkiye'nin üyeliğine tepki gösterenler olabileceğini, ancak onların Türkiye'nin bugünkü şartlarına göre değerlendirme yaptıklarını söyledi. Bakoyanni, Yunanistan'ın da benzer süreçlerden geçtiğini hatırlattı.
"AB SÜRECİNDE PATRİKHANE TÜRKİYE İÇİN AVANTAJ OLABİLİR"
Bakoyanni, medyada kışkırtıcı ve sansasyonel yayınların satış ve reytingleri çok etkilediğinin farkında olduğunu belirterek, ”Türk-Yunan ilişkileri açısından da bir kısım medyanın iki ülkenin çıkarı için işbirliği içinde olduğunu, ancak bunun yanında olayları çarpıtarak yansıtanlar da bulunduğunu” kaydetti.
Medyanın büyük sorumlulukları olduğuna işaret eden Bakoyanni, örneğin bir Türk gazeteci için Patrikhaneyle ilgili kamuoyuna antipati ve düşmanlık aşılamanın çok kolay olabileceğini, ancak bunun bir çözüm olmadığını kaydetti.
Patrikhanenin Bizans'tan bugüne gelen bir kurum olduğuna ve Türkiye için bir tehlike oluşturmadığına işaret eden Bakoyanni, ”Türkiye AB kapısını çalarken, Patrikhane çok büyük bir avantaj, bir koz olabilir” diye konuştu.
Bakoyanni, konuşmasına son verirken, Türk-Yunan ilişkilerinde, politikacıların da, gazetecilerin de umutları gerçeğe dönüştürmek için yapması gereken çok şey bulunduğunu ifade etti.
İşbirliğini geliştirmek için ufak da olsa bir adım atma konusunda iyimser olduğunu ifade eden Yunanlı bakan, bu adımları daha büyüklerinin takip edeceğine inancını dile getirdi.
GÜL: BEKLENTİMİZ BARIŞ
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül de açılışta yaptığı konuşmada “Beklentimiz, Türkiye, Yunanistan ve kapsamlı çözüm sağlanmış Kıbrıs'ın örnek bir işbirliği içinde bölgemizde barış ve istikrarın, kalkınma ve refahın sembolü haline gelmesidir” dedi.
Bakoyanni'yi İstanbul'da ağırlamaktan memnuniyet duyduğunu belirten Gül, Yunanistan'ın Türkiye'nin komşusu olduğunu ve bu medya konferansına Yunanistan'dan 100'e yakın medya mensubunun katıldığını söyledi.
Bu toplantı sonrasında Bakoyanni ile bir araya geleceklerini, Türkiye ile Yunanistan ilişkilerini görüşecek, iki ülke arasındaki problemleri cesaretle konuşup çözüm için gayret sarf edeceklerini dile getiren Gül, şunları kaydetti: “Bunda basının desteği çok önemli. Sizlerden beklentimiz, neler yapabilirsiniz, sizler nasıl hükümetlere destek verirsiniz? İki ülkenin dostluğunun gelişmesine nasıl katkıda bulunursunuz? Bunlara değineceksiniz. Türk ve Yunan basın mensuplarını bir araya getirerek karşılıklı anlayışın pekişmesine ve dostlukların ilerlemesine olanak sağlayan bu buluşma, aynı zamanda son 7 yıldır iki ülke arasındaki ilişkilere damgasını vuran diyalog sürecinin başarısının bir kanıtıdır.”
İŞBİRLİĞİNİN YANSIMALARI
Gül, Ege'nin iki kanadındaki ülkelerin basın mensupları arasındaki dostluğun yanlış algılama ve önyargıların aşılmasına hizmet edeceğine inandığını belirterek, farklılıkların karşılıklı anlayış ve hoşgörü potası içinde giderilmesi gerektiğine inandıklarını söyledi. Gül, “Türk-Yunan ilişkilerinin ulaştığı aşama ve olgunluk düzeyi, sorunların diyalog, temas ve işbirliği yoluyla halledilmesi imkanını vermektedir. Türk ve Yunan halkları yeni sorunlar istemediği gibi halihazır sorunların da çözümlenmesini bizden beklemektedir. Türk-Yunan ilişkileri, özlü bir içeriğe ve geleceğe sahiptir. Bölge barışının da önemli bir unsurudur. Türkiye ile Yunanistan arasında geliştirilecek işbirliği ve ortaklık ilişkisi, Balkanlara, Karadenize, Akdenize ve bizi çevreleyen tüm coğrafyaya olumlu yansımalarda buluncaktır" dedi.
Gül, iki ülke halkları arasında anlayışın pekiştirilmesi ve dostluğun güçlendirilmesinde medyaya büyük sorumluluklar düştüğünü ifade ederek, iki ülke bakanlarının bir araya geldiklerinde resmi görüşleri konuşup anlattıklarını, medyanınsa daha açık fikirli, daha rahat, daha çeşitli düşünüp sorunların çözümünde daha yaratıcı olabileceğini, bu nedenle bu platforma büyük önem verdiklerini anlattı.
“KUŞKULARI KIRMAYA DEVAM ETMELİYİZ”
Her iki ülkede 1999 yılında meydana gelen üzücü depremlerin ardından iki ülke halklarının birbirlerine olan sevgilerini açıkça ortaya koyduklarını kaydeden Gül, iki halkın birbirini daha iyi anlamasına da bu ilişkilerin yardımcı olduğunu hatırlattı.
Gül, açılışta konuşan Yunanlı gazeteci Kolioponos'un ifade ettiği gibi Atina ile İstanbul arasında bir saatlik uçuş mesafesi bulunduğunu, buna rağmen her iki ülke basının birbirinden uzunca bir süre habersiz kaldığını söyledi.
İki ülke basınının attığı güven artırıcı adımların, sorunların cesaretle ele alınmasına katkıda bulunduğunu da ifade eden Abdullah Gül, iki ülkenin turizm işbirliğinde de yaşadığı gelişmelerin, halkların hükümetlerden beklentilerinin bir kanıtını oluşturduğunu vurguladı.
Gül, “Halklarımız arasındaki temasları teşvik etmeliyiz. Önyargıları, kuşkuları kırmaya devam etmeliyiz. Zaman zaman ortaya çıkan farklı algılamaları ortak çabalarla gidermeliyiz. Uluslarımızı 21. yüzyılda dostluk ve işbirlği zemininde el ele yürümeye hazırlamamız gerekir” şeklinde konuştu.
BARDAĞIN BOŞ TARAFINI DOLDURMA GAYRETİ
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Gül, iki ülkenin 2 milyar dolara yaklaşan ticaret hacmi bulunduğunu, başta iki ülke başbakanlarının temelini attığı Karacabey-Gümülcine doğalgaz boru hattı olmak üzere enerji alanında başlatılan işbirliğinin bölgesel istikrar ve barışa potansiyel katkıları da gözönüne serdiğini anlattı.
İki ülkenin imzaladığı 29 anlaşma ve protokolün uygulanmasında önemli mesafe alındığını, son dönemde Yunanistan sermayesinin Türk bankacılık sektörüne yaptığı yatırım miktarına da işaret eden Gül, bunun iki ülke özel sektörünün işbirliğini gösterdiğini bildirdi.
Türkiye ile Yunanistan'ın NATO, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü ve Türkiye'nin AB üyeliği yolunda yakın işbirliği içinde bulunduğu kaydeden Gül, “Bardağın dolu tarafını görmek bizi asla rehavete sevketmeyecek. Daha çok şeyler yapmamız gerektiğinin bilincindeyiz” dedi.
Bardağın boş olan tarafını doldurma gayreti içinde olmak gerektiğini vurgulayan Abdullah Gül, medyanın da desteğiyle iki ülke arasında sabır ve sağduyu içinde çözüm bulunamayacak konu olmadığına inandığını ifade etti.
Hükümetin, iki ülke halklarının, işadamlarının çeşitli kamuoyu ve meslek gruplarının beklentilerini kendine görev edinerek işbirliğini sürdürmek, sorunları diyalog yoluyla çözmek kararlılığını devam ettirdiğini belirten Gül, şunları söyledi: “Bütün bu çabalar da iki ülke medyalarına düşen görev, populist olmayan, kışkırtıcı, tahrik edici olmayan, yapıcı ve objektif bir tutum benimsemesidir. Bu hepimizi etkileyecektir. Gelecek nesillerin hazırlanması sizin elinizde olacak. Bu platforma çok önem veriyoruz ve güçlendirmek için de burada bulunduk.”
Bakoyanni, bir gazetecinin, “Yunan kamuoyunda Türkiye'ye karşı güvenin artırılması için Türkiye'den neler bekledikleri” sorusuna karşılık, Gül ile görüşmelerinin temelinde zaten genel anlamda halklar arasında güvenin arttırılmasına yönelik önlemlerin bulunduğunu söyledi.
“AB'nin Türkiye ile bilim ve araştırma faslında müzakereleri başlatıp başlatmayacağına” ilişkin soruyu da Bakoyanni, Türkiye'nin bazı kriterleri yerine getirmesi gerektiğini, bu tür kriterlerin tüm aday ülkeler için söz konusu olduğunu belirterek yanıtladı.
Bakoyanni, Türkiye'nin AB yönelimini desteklediklerini ifade ederek, Türkiye'nin süreç boyunca bu kriterlere uyacağını umduklarını kaydetti.
Bakoyanni, Yunanistan'ın Türkiye'den “AB'nin kriterlerini başarıyla tamamlaması ve genel olarak bölgede bir güven ortamının arttırılması yönündeki temaslara devam etmesini” beklediğini söyledi.
TÜRK VE YUNAN UÇAKLARININ ÇARPIŞMASI
Yunanlı bakana, “Ege'de bir süre önce Türk ve Yunan savaş uçaklarının çarpışmasının ardından, bazı Yunan gazetelerinde Yunanistan'ın savuna geldiği, örneğin FIR hatlarının egemenlik hattı sayılması türünden hukuki tezlerde çok da haklı olmadığı yönünde bazı görüşlerin yer aldığı” belirtilerek, “hükümetin bu çerçevede bir girişiminin olup olmayacağı” soruldu.
Bakoyanni, bu tür yazıları okumadığını belirterek, Yunanistan'da kimsenin FIR hattının ulusal egemenlik sahası olduğunu iddia etmediğini, Yunanistan'ın bu spesifik alan üzerindeki sivil uçuşların güvenliğinden sorumlu olduğunu belirtti.
Uluslararası hukukun ve her ülkenin kendi haklarının belli olduğunu ifade eden Bakoyanni, bunun haricinde, anlayışın daha da yakınlaştırılması yönünde çaba sarf ettiklerini söyledi.
LÜKSEMBURG'A GİDİLİP GİDİLMEYECEĞİNE PAZARTESİ KARAR VERİLECEK
Dışişleri Bakanı Gül, “Son gelişmelerin ardından Lüksemburg'a gitmeyi düşünüp düşünmediklerinin” sorulması üzerine, buna pazartesi sabah yapılacak Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi toplantısından sonra karar vereceklerini bildirdi.
Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs'ın tamamı arasında işbirliği ve güven ortamının geliştirilmesinin AB içinde ayrı bir sütun olacağı düşüncesinin kendisinin ve hükümetinin samimi inancı olduğunu belirten Gül, şöyle konuştu: “Ümit ediyorum ki, Adadaki gerçekler dikkate alınarak bir çözüm bulunur. Ne yazık ki 2004'te büyük bir fırsat kaçırıldı, bundan sonra da kapsamlı bir çözüm için uğraşmak gerekir.”
Lüksemburg'da pazartesi yapılacak toplantının bilim ve teknoloji faslında fiili müzakerelerin başlamasıyla ilgili olduğunu ve dün yapılan AB Daimi Temsilciler Komitesi (COREPER) toplantısında AB'den bu konuda ortak bir pozisyon çıkmadığını hatırlatan Gül, “Rum tarafında seçim ve bakan değişikliği gibi bir durum söz konusu. Bildiğimiz kadarıyla bundan dolayı bir yetki kullanımı mümkün olmadı” dedi.
Ortak pozisyona dair kararın pazartesi sabahı yapılacak toplantıya kaldığını söyleyen Gül, Türkiye'nin randevusunun öğleden sonra olduğunu da hatırlatarak, “Bizim randevumuz, toplantımız öğleden sonra, akşama doğru pazartesi günü. Bakanlar kurulunun ilk gündeminde konuyu görüşecekler, biz de neticeye göre kararımızı vereceğiz” diye konuştu.
Bakoyanni de aynı soruya verdiği yanıtta, devam eden görüşmelerle ilgili olarak AB'nin hedefinin her zaman ortak bir anlayışın bulunması yönünde olduğunu belirtti ve “Bu konuyla ilgili olarak bizim de tutumumuz geçen eylül ayında AB tarafından yapılan açıklama yönündedir” dedi.
Basın toplantısından sonra Gül, Bakoyanni onuruna Feriye Restoranda öğle yemeği verdi. Bakoyanni, yemeğe eşiyle katıldı.