Güncelleme Tarihi:
The Wall Street Journal gazetesinde Pazartesi günü yayımlanan bir makalede, fransa Cumhurbaşkanı Nicolas sarkozy'nin geçtiğimiz dönemde gayri safi yurtiçi hasıla oranının (GSYH) ülkelerin ekonomik performanslarını belirleyen tek ölçü olarak kullanılmasına karşı çıktığına işaret edilerek, bunun arkasında yatan nedenlerin analizi yapıldı.
Profesör Brian Domitroviç imzası ve "Gross Domestic Happiness?" başlığı ile yayımlanan makalede, yazar fransa'nın GSYH'sını baskı altına almak için önemli bir nedeni olduğun belirtirken, 1982 yılından beri ülkede yaşanan düşük büyüme oranın ender olarak yıllık yüzde 2.1 düzeyine çıktığını ve bunun abd'deki yüzde 3.3'lük oranla karşılaştırıldığında düşük kaldığına işaret etti.
Â
Analizde, bunun sonuç olarak geçen çeyrek yüzyıllık dönemde abd'lilerin Fransızlara oranla üçte bir oranında daha da zenginleşmeyi getirdiğini söyledi.
fransa son dönemdeki çıkışları ile GSYH'nın belirlenmesinde sadece ekonomideki üretim rakamlarının değil çevre kalitesi ve trafikte geçirilen zaman gibi verileri de içeren gayri safi tatmin endeksi oluşturulmasını istiyor.
Makalede, fransa'nın GSHY performansının bu dönemde İngiltere'nın de gerisinde kaldığı, Doğu Avrupa ile entegrasyon süreçi geçiren Almanya ile başabaş olduğu ve sadece italya'dan daha fazla olduğu da belirtildi.
fransa'nın bu dönemde yaşadığı düşük büyüme oranının 1950'ler ve 1960'larda yüzde 6'lar düzeyinde seyreden büyüme rakamlarına kıyaslandığında büyük bir düşüş olduğunu söyleyen Domitroviç, diğer bir deyişle fransa'nın 1980'lerin başında kişi başına düşen GSYH bakımından abd ile aynı noktada olduğunu söyledi.
KIRILMA YILI 1982
Analizde, fransa için kırılma noktasının 1982 yılı olduğu vurgulandı ve şöyle devam edildi:
"Kırılma noktasının 1982 yılı olduğunu gösteren açık nedenler var. fransa, o dönemde uluslararası alanda hakim olan dalgaya katılmayı seçmedi ve ekonomisini serbest pazar devrimi ile dönüştürmedi. 1980'lerin başında, İngiltere'de Margaret Thatcher ve abd'de Ronald Reagan vergileri azaltarak, para birimlerini manipüle etmemeyi taahhüt edip, devletin ekonomide uyguladığı kısıtlamaları azalttı ve küresel ticareti teşvik etti. [Bu önlemeler sonrasında] kendi ekonomileri canlandığı gibi Güney Kore ve Tayvan gibi bu ülkeleri takip eden ülkelerde de aynı şey görüldü."
SUÇU KENDİSİNDE ARAMALI
Analizde, bu gelişmeler yaşanırken fransa ve italya gibi ülkelerin buna ayak uydurmadığı ve özel sektör üzerindeki aşırı düzenlemelerine devam edip vergi oranlarını yüksek tutmaya devam ettiği, bu nedenle de geride kaldıklarının altı çizildi. Yazar, fransa'nın, ırak savaşının henüz başlamadığı 2003 yılında abd'yi 'hipergüç' olarak anımsatmasına da gönderme yaparak, fransa'nın bu sonucun ortaya çıkmasında hatayı kendisinde araması gerektiğini söyledi.
sarkozy'nin yeni endeks ile ilgili teklifine alaycı şekilde yaklaşan Domitroviç, eğer Fransız iktisatçıların yeni endeksi belirlediklerinde arasında fransa'nın en iyi yaptığı boşa zaman geçirme verisinin de olacağı konusunda emin olunmasını istedi.
FARKI VERGÄ° ORANLARI BELÄ°RLEDÄ°
Analizde, Nobel Ödüllü Edward Prescott'un bu ödülü aldığı yıl olan 2004 senesinde yazdığı bir makalede, "Amerikalılar neden Avrupalılardan daha fazla çalışıyor" diye sorduğunu ve cevap olarak da vergi oranlarını bulduğu anımsatıldı.
Yazar, vergi oranlarındaki indirimin ekonominin canlanmasındaki önemine vurgu yaparak, bu ÅŸekilde giriÅŸimcilerin kazancının artması dolayısıyla da abd iÅŸgücü üzerindeki olumlu etkisinin önemine iÅŸaret etti.Âfransa'da ise 1970'lerden kalan yüksek ve geniÅŸleyen vergiler nedeniyle bunun tam tersi bir durumun ortaya çıktığını belirten yazar, giriÅŸimcilerin tam da iÅŸler iyi gitmeye baÅŸlamışken, iÅŸ yapmaktan kaçmaya baÅŸladığını söyledi.
Analizin sonunda ise sarkozy'in içine düştüğü bu durumdan eski bir taktikle çıkmaya çalıştığı belirtilerek şu ifadelere yer verildi:
"Kitapta yazan en eski ve en acınacak hile, kaybettiğiniz zaman hedefi saptırmaya çalışmaktır. Son çeyrek yüzyıldaki GSYH istatistikleri fransa'nın yüzünü kızarttı ancak abd, İngiltere ve Doğu Asya'yı pohpohladı. sarkozy'nin bu bariz farkı örtbas etmek için yaptığı hamleye inanacak kimseyi bulursa şanslı sayılmalı."