Güncelleme Tarihi:
Birinci Dünya Savaşı’nın bitiminde kardeşiyle beraber Fransız yönetimindeki Suriye’de bir yetimhaneye gönderildi. 19 yaşında Fransa’ya gitmek için ayrıldı. Önce Marsilya’ya ardından da Paris’e yerleşti. Şansı biraz gülmüştü, Citroen fabrikasında iş bulmuştu. Bir yandan da edebiyatla ilgilenebiliyordu. Buradaki edebi bir dergide sol kanatın düşünceleriyle ve Fransa’da Ermeni kültürünün korunmasıyla ilgili yazılar yazdı. Marangozluk eğitimi aldıktan sonra, Genel Emek Konfederasyonu’na katıldı. Ardından Komünist Partiye katıldı. Sonra da yasadışı işler yaptığı gerekçesiyle tutuklandı.
Şair ya da diğer bir deyişle partizan Misak Manuşyan’dan (Missak Manouchian) bahsediyorum. Her şeye rağmen Fransa’da bir yabancıydı. Phony Savaşı sırasında Paris’ten Rouen bölgesine gönderildi. Haziran 1940’da Alman işgali başlayınca tekrar Paris’e dönüp militanlığa devam etti. 1941’de bir baskın sonrasında tutuklandı ve birkaç hafta Compiegne’de hapsedildi. Önce Göçmen İşçiler isimli silahlı örgütün Ermeni kolunun başına geçti. Ardından FTP-MOI isimli örgütün önemli bir figürü oldu. Buna rağmen ilk görevinde ihmalkar davrandığı için, bir süre katılımcı olmasına izin verilmedi.
1943’te kurucu Boris Holban’ın yerine geçti. Ağustostan kasım ayına Manuşyan’ın emrindeki gruplar Alman işgalcilere karşı imalathaneler ve ulaşım hatları da dahil olmak üzere yaklaşık 30’a yakın saldırı düzenlediler. Hatta 28 Eylül 1943’de SS generali Julius Ritter’in Manuşyan grubunca öldürülmesi büyük yankı uyandırdı. Kasım ayının ortasına doğru Vichy Fransası tarafından 68 tutuklama yapıldı. Ne yazık ki bunların içinde Joseph Epstein ve Manuşyan da vardı. Evry’de yakalandı ve günlerce işkenceye tabii tutuldu. Sonra da 21 Şubat 1944’te 22 arkadaşıyla birlikte kurşuna dizildi.
Nazilerin Manuşyan ve arkadaşlarını suçlamak adına 15 bin kopya bastırdığı Kızıl Afiş’te onun için şöyle yazıyordu: “Manouchian, Armenien, chef de bande, 56 attentats, 150 morts, 600 blesses (Manouchian, Ermeni, çete lideri, 56 saldırı, 150 ölü, 600 yaralı)
İşte Louis Aragon 1955 yılında bu afişe ithafen Kızıl Afiş şiirini yazmıştı. Aynı şiir, 1959’da Leo Ferre tarafından bestelenmişti. 1985’te eşi Melinee Manouchian, öldürülen kişilerin arkadaşlarının, Naziler tarafından esir alınmasına ve işkenceye tabi tutulmasına karşılık hiçbir şey yapmamış olduklarını belirterek bir tartışma başlattı. Eşinin bu olayı takibi, günümüzde hâlâ devam ediyor. Son olarak eşiyle ilgili “Manuşyan: Bir Özgürlük Tutsağı” adlı bir kitap yazdı.
Yarın, yani 21 Şubat’ta, İstanbul Fransız Kültür Merkezi’nde Misak Manuşyan’a ithafen saat 17.00’de başlayacak bir anma gecesi düzenlenecek. Kitabı Türkçe’ye kazandıran Aras Yayıncılık işbirliği ile düzenlenecek gecede Semaver Kumpanya oyuncuları Manuşyan’ın şiirlerinden okumalar gerçekleştirecek. Gevende müziğiyle, Çıplak Ayaklar Kumpanyası da dans gösterileriyle katılacak.
Katılmak için tel: 0212 393 81 11