FP'nin ömrü kısa sürdü

Güncelleme Tarihi:

FPnin ömrü kısa sürdü
Oluşturulma Tarihi: Haziran 22, 2001 00:00


Fazilet Partisi'nin siyasi yaşamı 3 yıl, 6 ay 4 gün sürdü. MNP, MSP ve RP'den sonra Milli Görüş'ün dördüncü partisi olan FP RP'nin kapatma davasında karara çok kısa bir süre kala 17 Aralık 1997 tarihinde Erbakan'ın ve RP'nin avukatlığını yapan İsmail Alptekin'in genel başkanlığında kuruldu.

Bir süre İsmail Alptekin'in avukatlık bürosunda faaliyet gösteren parti, 16 Ocak 1998'de RP'nin kapatılması ve 22 Şubat'ta da bu kararın Resmi Gazete'de yayımlanıp yürürlüğü girmesi üzerine bağımsız kalan milletvekillerinin bir bölümünün katılımıyla TBMM'de Grup oluşturdu. Erbakan'la birlikte Şevket Kazan, Ahmet Tekdal, Hasan Hüseyin Ceylan, Şevki Yılmaz ve İbrahim Halil Çelik'e siyaset yasağı gelmesinin ardından RP'nin yasaklı olmayan genel başkan yardımcılarından Recai Kutan İsmail Alptekin'in milletvekili olmaması nedeniyle FP'nin Grup Başkanlığını üstlendi.

DEMİREL'DEN GÜVENCE

Alptekin ve Kutan'ın kısa bir süre sonra ziyaret ettikleri zamanın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'den, "Elbette milletvekilleri siyaseti bir partide sürdürecek. Buna bir yasak yok" şeklinde güvence alması üzerine bağımsız kalan RP milletvekillerinin tamamı FP'ye katılmasıyla parti kuruluşunun henüz üçüncü ayında ana muhalefet partisi konumunu kazandı.

ERBAKAN'IN GÖLGESİ

Alptekin'n Genel Başkanlığında bir süre genel merkez binası, amblem gibi teknik işlerle yoğunlaşan ve sert siyasal tartışmalardan uzak duran partide DP'nin 1950'de tek başına iktidara geldiği günün yıldönümü olan 14 Mayıs

1999'da "İlk Adım" adıyla düzenlediği toplantıyla genel başkanlık değişimi oldu. Toplantıda İsmail Alptekin'in yerine Recai Kutan genel başkan olurken, Genel İdare Kurulu'na(GİK) da parti kurucularının yerine ANAP kökenli Cemil Çiçek, Abdulkadir Aksu, Ali Coşkun, Erbakan'a yakın öğretim üyeleri getirilerek, RP'den farklı bir vitrin oluşturulmaya çalışıldı. Kutan, birlikte çalışacağı partinin Başkanlık Divanı'na da ANAP kökenli milletvekilleriyle öğretim üyelerini alarak bu görüntüyü pekiştirdi. Kutan'ın genel başkan olduğu toplantı, partide Erbakan gölgesini ilk kez açık olarak hissettirdi. Erbakan'ın toplantıya gönderdiği mesaj, Atatürk Spor salonu'nu dolduran partililerce ayakta dakikalarca alkışlandı. Kutan'ın bu dönemde,emanetçi olup olmadığına ilişkin soruları, "Bana göre tüm mevkiler makamlar emanettir. Hepimiz emanetçiyiz. Hayatımız da bir emanet" diyerek Erbakan'ın emanetçisi olduğunu açıkça reddetmeden yanıtlaması dikkat çekti. Kutan, genel başkan olduktan sonra partisinin RP'den farklı kimliğinin altını çizmeye çalıştı. Bu çerçevede Kutan'ın "Eşleriniz ve çocuklarınız dışında herşeyi değiştirin" mesajıyla açıkladığı programında RP'nin Milli Görüş, Adil Düzen gibi ünlü projeleri yerine AB çerçevesinde yaklaşımlara yer verildi.

Kutan bu çerçevede, "Bizi bizden dinleyin" sloganıyla Amerika ve Avrupa gezilerine çıktı. Kutan, bu gezilerinde Türkiye'nin AB üyeliğini samimi olarak isteyen tek partinin kendileri olduğu tezini işledi.

KAPATTIKÇA KÜÇÜLÜYOR

Bu sırada partinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan TCK'nın 312'inci maddesinden 1 yıl hapis cezası alınca ve ardından Necmettin Erbakan için de yine 312'inci madde kapsamında dava açılınca FP, bu maddenin kaldırılması için pazarlık yapmaya çalıştı. Partinin pazarlıkları bir türlü sonuca ulaştıramaması üzerine Tayyip Erdoğan seçimden önce başkanlıktan ayrılarak cezaevine girmek zorunda kaldı. Bunun ardından 18 Nisan seçimleri öncesinde partide bugünkü yenilikçiler-gelenekçiler mücadelesini başlatan olay yaşandı. Seçim kararları alınıp listeler dışında kalan küskünlerin seçimi erteletmek için başlattığı girişimin perde arkasındaki öncülüğünü Erbakan ele geçirdi. Erbakan, küskünlerin seçimi erteletme çabasından kendi yasaklarını kaldırma yolunda yararlanmak isteyince ve Recai Kutan da, seçimi isteyen bütün açıklamalarına karşın bu girişime destek verince parti yönetimi bölündü. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun sert açıklamasıyla küskünler hareketinin seçimi erteletme girişimi önlenirken, bu koşullarda gidilen seçimden FP, yüzde 15,2 oy oranıyla 3'üncü parti olarak ve 105 milletvekiliyle çıktı. Bu oy oranı kapatılan RP'nin yüzde 21'le birinci parti oluşuyla karşılaştırıldı ve partinin küçüldüğü yorumlarına neden oldu.

TANK TARTIŞMASI

Partinin 3.5 yıllık tarihinde Genelkurmay'la yaşadığı en büyük çatışma Recai Kutan'ın Hizbullah operasyonları sırasında partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmasındaki, "Tankları 28 Şubat'ta Sincan yerine Hizbullah'ın üzerine sürseydiniz bu olaylar yaşanmazdı" şeklindeki sözleri oldu.

Genelkurmay Başkanlığı, Kutan'ın bu sözlerine çok sert bir açıklama ile yanıt verip, Parrti hakkındaki kapatma davasına da gönderme yapınca FP'de büyük telaş yaşandı. Kutan, sözlerin kendisine değil, bir gazeteciye ait olduğunu söyleyerek çatışmadan partisini kurtarmaya çalıştı.

YENİLİKÇİ HAREKETİN TEMELİ ATILIYOR

Seçimler sonrası Erbakan'ın partideki ağırlığının iyice su yüzüne çıkması üzerine bugünkü yenilikçi hareketin temelini oluşturacak şekilde Abdullah Gül, Cemil Çiçek, Ali Coşkun, Abdulkadir Aksu, İrfan Gündüz ve Eyyüp Sanay Kutan'la yollarını ayırarak Başkanlık Divanı'nda ayrıldılar.

Kısa bir süre sonra yenilikçiler hareketinin kadrolarını oluşturacak bu isimlerin yerine Başkanlık Divanı'na Erbakan'a ve RP çizgisine yakın isimler alındı.

SONUN BAŞLANGICI MERVE

18 Nisan seçimleri FP açısından ciddi yenilikleri de beraberinde getirdi. Milletvekili listelerinde ilk kez kadın adaylara yer verildi. Merve Kavakçı da ilk türbanlı milletvekili oldu. Kavakçı dışında Nazlı Ilıcak, Oya Akgönenç ve Ayşegül Tekdal FP'nin kadın adayları olurken, Tekdal dışındakiler seçilerek TBMM'ye girdiler. Böylece Kavakçı, Cumhuriyet tarihinin ilk türbanlı milletvekili oldu. Ancak bu ilk, FP için sonun başlangıcı oldu.

Kavakçı'nın türbanlı olarak TBMM'de yemin etmek istemesi ve partinin buna sahip çıkması büyük gürültü kopardı. Başbakan Ecevit ve DSP'nin engellemesi sonucu Kavakçı yemin edemedi.

Daha sonra Amerikan vatandaşlığının ortaya çıkması sonucu Kavakçı'nın milletvekililli düştü. Hemen ardından RP'nin kapatılma davasını da açan zamanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş FP için de kapatılmasına neden olan davayı 11 Mayıs 1999'da açtı. Savaş, bu kez bir değil iki nedenle kapatma istedi. RP'nin kapatıldığı "Laikliğe aykırı eylemlerin odağı olmanın" yanısıra "kapatılan RP'nin devamı olduğu" iddiasıyla FP'nin kapatılmasını istedi.

PAZARLIK PARTİSİ

REFAHYOL'daki ortağı DYP ile birlikte koalisyon görüşmelerinin dışında tutulan FP, bundan sonra kapatılana kadar TBMM'de ana muhalefet partisi olarak görev yaptı. Bu dönem boyunca FP, ne zaman iktidardan bir tasarı gelse, bunu özellikle Erbakan'ın yasağının kaldırılması ve kapatmayı güçleştirecek Anayasa'nın 69'uncu maddesinin değiştirilmesi için pazarlık yapmaya çalıştı. FP, bu amacına en çok

Süleyman Demirel'in Mayıs 2000'de görev süresinin dolması üzerine yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaklaştı. Başbakan Ecevit'in getirdiği 5+5'e destek karşılığı 69'uncu madde değişikliğini de TBMM'ye getirten FP, bunların gerçekleşmemesi ve Demirel'in görev süresinin uzumaması üzerine RP'nin kapatma kararını açıklayan Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer'in Cumhurbaşkanlığına destek verdi.

ÇİFTE DAVA

Tam bu dönemde daha önceden temelleri atılan yenilikçilerin Abdullah Gül öncülüğünde parti içi mücadelesi açığa çıktı ve gündemi de belirlemeye başladı. Abdullah Gül'ün 14 Mayıs 2000 tarihinde yapılan ilk Büyük kongrede Recai Kutan'a karşı genel başkanlığa adaylığını açıklaması parti açısından devrim olarak nitelendirildi. Kongre, öncesi ve sonrasıyla sahnede Kutan ve Gül'ün olduğu ancak perde arkasında partinin yasaklı iki karizmatik isminin yarıştığı bir süreç olarak yaşandı. Erdoğan'ın desteğindeki Gül, kongrede Erbakan destekli partinin 30 yıllık gelenekçilerine karşı 500'ün üzerinde delegenun oyunu alarak yalnızca 90 farkla genel başkanlığı kılpayı kaybetti. Kongrede gelenekçilerin yaptığı tüzük operasyonlarıyla Kutan'ın listesi de kazanınca yenilikçilerin tümü yönetim ganlarından dışlanarak muhalefete geçtiler. Yenilikçiler "parti içinde parti" konumu kazanırken, parti kapatılmadan önce Tayyip Erdoğan'ın başlattığı yeni oluşumu beklemeye başladılar.

EK İDDİANAME

Bu ilk kongrede büyük ekrandan yenilikçilere karşı gövde gösterisi şeklinde geçirilen "Mücahit Erbakan" yazısı ve salonun her tarafında yerleştirilmiş açıkça Erbakan'ı çağrıştıran sloganların yeraldığı pankartlar, FP'nin ek
iddianameyle ikinci bir kapatma davasıyla karşılaşmasına neden oldu. Vural Savaş'tan sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun Kongre görüntüleri delilleriyle FP'nin kapatılan RP'nin devamı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne gönderdiği ek iddianame ana davayla birleştirildi.

FP, 3 yıl 6 ay 4 günlük kısa yaşamının ardında, kendi partilerini kurmaya hazırlanan yenilikçiler nedeniyle bölünme tehlikesi, Erbakan'ın 1,5 yıl daha sürecek siyaset yasağı ve sine-i millet tartışmalarını bıraktı. (ANKA)




Haberin Devamı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!