FP ve DSP utangaç, MHP, ANAP, DYP liberal

Güncelleme Tarihi:

FP ve DSP utangaç, MHP, ANAP, DYP liberal
Oluşturulma Tarihi: Ocak 06, 2001 00:00

Haberin Devamı

Kimlik belgesinde üçüncü cinsiyet sözleşmesi konusunda liberal bakış 3-2 önde

Türkiye, kendini erkeklik ve kadınlık dışında üçüncü bir cinsiyetle ifade edenlere karşı medeni bir adım atıyor. 6 Eylül 1995 tarihinde Brüksel'de imzalanan ‘‘Ahvali Şahsiye Belgelerinde Yer Alan Bilgilerin Kodlanmasına İlişkin Sözleşmeyi’’ yasalaştırmaya hazırlanan Türkiye, böylece travesti ve eşcinselleri resmen tanıyacak.

ÜÇÜNCÜ KİMLİK TARTIŞMASI

Kimlik belgesinde üçüncü cinsiyet sözleşmesi konusunda partiler arasında görüş birliğine varılamadı. Üçüncü cinsiyetin kabulüne en ahlakçı tepki FP'den gelirken, DSP de işi AB'ye girmekten vazgeçmeye kadar götürdü. MHP olaya son derece liberal bir yorum getirerek, üçüncü cinsiyeti görmezlikten gelmenin bir şey değiştirmediğini söyledi. ANAP ve DYP de konu hakkında liberal tutum içindeler.

ANAP: İnsan hakları açısından bakılmalı

İçişleri Komisyonu Üyesi ANAP Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoy da Hürriyet'in sorusu üzerine, temkinli bir açıklama yaptı. ‘‘Örf ve adetlerine bağlı toplumlarda bu konunun tartışma yaratması doğaldır. Sözleşmenin onaylanması hakkındaki kanun tasarısında, nüfus kağıtları ve gerekli görüldüğü zaman bazı belgelerde kişinin cinsiyetini belirleyen erkek ve kadın kavramı dışında üçüncü cinselliğin de ifade edilmesi gündeme gelmiştir. Bazı yanlış anlamalara meydan vermemek için bu konunun açıklık kazanması gerektiğine inanıyorum. Üçüncü cinselliği zaman zaman yanlış cinsel tercihlerle karıştırmamak gerekir. Üçüncü cinsellik, aslında doğal yapısı dışında başka bir kişilik geliştirmesidir. Kişinin bu olguyu kendine göre normal hayat tarzı olarak devam ettirmesidir. Bu kavramın resmiyet kazanması halinde bazı çevrelerden tepki gelebilir. Onun için düşünceye saygı ve insan haklarının geliştiği toplumlar dışında örf, adet ve geleneklere bağlı toplumlarda tartışma yaratması normal karşılanmalıdır. Bundan dolayı bu konunun insan haklarına, kişiye ve kişinin düşüncesine saygı perspektifinde ele alınması gereklidir.’’

FP: Allaha şükür bizde bunlardan yok

FP, üçüncü cinsiyet konusunda en tutucu tavrı sergileyen parti oldu. FP İstanbul Milletvekili ve İçişleri Komisyonu Üyesi Ali Oğuz, sözleşmenin müzakere bile edilmeden komsiyondan geçtiğini belirterek, Türkiye'de erkek ve kadınlık dışında üçüncü cinsiyet sorunu yaşanmadığını öne sürdü.

‘‘Allaha şükür bizde bunlar yok’’ diyen Oğuz, Allahın bu tür farklı cinsel tavırları cezalandırdığını söyledi. Kur'an'daki Lut Suresi'nden örnek veren FP'li Oğuz, Hürriyet'e şu değerlendirmeyi yaptı:

‘‘Başka ülkelerde bunlar kabul görüyor. İngiltere'de kanuni himaye altına alındılar ve aynı cinslerin evlenmesi kabul edildi. Ama bizde bu seviyeye henüz gelinmedi. Uluslararası bir yanlış bu. Bizde elhamdülilllah yok. Avrupa da salgın bir toplumsal rahatsızlık. İnşallah bizde olmaz, çünkü bizim inancımız onu kötülemiş. Allah korusun.’’

DSP: AB'ye böyle gireceksek, girmeyelim

DSP Balıkesir Milletvekili ve İçişleri Komisyonu Üyesi Tamer Kanber de FP'li Oğuz gibi üçüncü cinsiyetin resmi kimlik belgelerinde yer almasına şiddetle karşı çıktı. DSP'li Kanber, bunu engellemek uğruna gerekirse AB'yi bile reddederek şöyle dedi: ‘‘Burada Türkiye'yi ilgilendiren fazla önemli bir şey yok. Bizim iç hukukumuzda cinsiyetsizlik olmadığı için bizde o hane kullanılmayacak. Bizim vatandaşlık belgemizde böyle bir hane olmayacak. Ama Fransa'da erkek ve kadın dışında üçüncü hane var kullanılıyor. Üçüncü cinsiyet bir vakıadır ve kişilerin tercihidir. Tercihlerini nasıl yaşamak istiyorlarsa öyle yaşasınlar. Ama ben bu şekilde bir resmi Türkiye Cumhuriyeti kimliği düzenlenmesini kabul etmem. AB'ye bu şekilde gidilecekse varsın gidilmesin.’’

MHP: Bırakalım üçüncü kimlik alsınlar

MHP Adıyaman Milletvekili ve İçişleri Komisyonu Üyesi Hasari Güler, üçüncü cinsiyete karşı liberal bir tavır sergileyerek şunları söyledi: ‘‘Üstünü kapatmakla engelleyemeyiz. Bu olay bir gerçektir. Bırakalım isteyenler kendine üçüncü bir kimlik alabilsin. İnsanın erkeklik ve kadınlık dışında farklı bir cinsiyeti varsa yazılsın. Erkek değil, kadın değilse kendisini tanımlayabilsin. Kabul eksek de etmesek de bunlar Türkiye'de de, dünyada da var. Kendini tanımlama hakkı olabilmelidir. Üstünü kapatıp gizlemekle yok edebilir miyiz? Bu bir mensubiyet şuurudur. Kendini nasıl hissediyorsa öyle olsun. Kendilerine bir sıfat buluyorlarsa müsade edelim varsın olsunlar.’’

DYP: Bu konu dünyanın gerçeği

Eski Emniyet Genel Müdürü de olan İçişleri Komisyonu Üyesi ve DYP Antalya Milletvekili Kemal Çelik de üçüncü cinsiyetin ‘‘bir vakıa’’ olduğunu söyledi. Çelik, bunun beğenilmese de inkar edilemeyecek bir durum olduğunu belirterek, şöyle dedi: ‘‘Bu zaten uluslararası formlardır. Türkiye tabii ki bu sözleşmeye imza attığına göre bunu da kabul etmiş demektir. Nüfus cüzdanı olayı gibi bakmak yanlış olur. Diyelim ki adam Avrupa'dan emekli olmuş ama Türkiye'de oturuyor. Emekli maaşını ödemek için Almanya, sağ mı, ölü mü diye Türkiye'den belge istiyor ve Türkiye bu belgelerden veriyor. Bu belgelerde bu konular soruluyor. Üçüncü cinsiyetin olmasını Avrupa da Türkiye de temenni etmez ama bu dünyanın bir gerçeğidir. Biz bunu eleştirmekle dünyanın gerçeğini değiştiremeyiz. İnsanlığın da buna hoş bir olay gözüyle baktığını sanmıyorum.

Üçüncü cinsiyette Türkiye ‘ilerici’ çıktı

Kimlik belgesinde üçüncü cinsiyet sözleşmesiyle ilgili olarak, TBMM İçişleri Komisyonu'nda kabul edilen ‘‘Sözleşmenin onaylandığına dair Yasa Tasarısı’’ önümüzdeki günlerde Dışişleri Komisyonu'nda ele alınacak. Tasarının burada da kabul edilerek Meclis Genel Kurulu'na gelmesi bekleniyor. Tasarı Genel Kurul'da da kabul edildiği takdirde, travesti ve eşcinseller Türkiye'de de, kendilerini yasal olarak erkek ve kadın cinsleri dışında tanımlama hakkına kavuşmuş olacak.

Ancak bu durum, bu tanımanın nüfus cüzdanlarına veya diğer kimlik belgelerine yansıyacağı anlamına gelmiyor. Yani, bu sözleşmenin kabul edilmesiyle nüfus cüzdanlarına ya da pasaportlara ayrı bir ‘‘üçüncü cinsiyet’’ bölümü açılmayacak. İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü yetkilileri, TBMM'nin bu sözleşmeyi onaylamasının, Türkiye açısından doğuracağı fiili bir sonuç olmayacağını söyledi.

Bir Genel Müdür Yardımcısı, Hürriyet'in sorusu üzerine şöyle dedi: ‘‘Nüfus cüzdanı veya diğer kimlik belgeleriyle bu sözleşmenin bir alakası yok. Üye olan ülkelerin oluşturduğu bir komisyon var. Biz de oraya üyeyiz. Vatandaşların durumlarıyla ilgili belgelerin düzenlenmesine has bir durumdur bu kodlamalar. Dolayısıyla bizim iç hukukumuzda cinsiyetlerle ilgili bir düzenleme olmadığı için, Türkiye'yi ilgilendiren bir durum olmayacak.’’

SÖZLEŞME HÜKÜMLERİ

Sözleşme, erkeklik ve kadınlık dışında kalan ‘‘üçüncü cinsiyet’’in de, uluslararası yazışmalarda ‘‘şahsi durum’’ bilgileri arasında gösterilmesini içeriyor.

Sözleşme genel olarak şu hükümleri içeriyor:

Ahvali şahsiye belgelerinde yer alan açıklamalar, kodlarla ifade edilmişlerdir. (Erkek 3-4-1, Kadın 3-4-2, Cinsiyeti belirsiz 3-4-3)

Bir akit devlet tarafından birinci maddeye uygun olarak düzenlenen her ahvali şahsiye belgesi, diğer akit devletlerin nüfus memurları tarafından hiçbir tercümeye gerek görmeksizin kabul edilir.

İlgili kişinin isteği halinde bu belgede kullanılan kodların anlamı, onu kullanacak devletin resmi dili veya dillerinden birinde açıklanacaktır.

Her devlet işbu sözleşmeye katılabilir.

İşbu sözleşmenin ekleri, Milletlerarası Ahvali Şahsiye Komisyonu Üyesi devletlerin ve işbu sözleşmeye taraf olup üye olmayan devletlerin temsilcilerinin oybirliğiyle değiştirilebilir.

Her devlet onaylamadan sonra herhangi bir zamanda, işbu sözleşmenin milletlerarası düzeyde adına hareket ettiği ülkelerin bütününde veya bu ülkelerin birinde veya birkaçında uygulanacağını beyan edebilir.

Her taraf devlet, sözleşmenin kendi açısından yürürlüğe girmesinden bir yıl sonra, anlaşmayı feshettiğini bildirme yetkisine sahiptir.

Pembe kimlikte Bülent Ersoy başı çekmişti

Ameliyatla cinsiyet değiştirenlere nüfus cüzdanı verilmesi Turgut Özal'ın Başbakan olduğu 1988 yılına rastlıyor. Bakanlar Kurulu 1988 Şubatı'nda yaptığı uzun bir toplantı sonucunda ‘‘Cinsiyet değiştirenlere yeni nüfus kağıdı verilmesi’’ni öngören Medeni Kanun Yasası'ndaki değişikliği kabul ederek TBMM'ye göndermişti. Yasanın kabulünden sonra, yasa değişikliğinden ilk yararlananlardan biri de Bülent Ersoy oldu. Yasanın çıkmasıyla birlikte Mayıs ayında kadınlığının onaylanması için dava açıp, kadınlığı onaylanan Bülent Ersoy, ‘‘Allaha şükür, bundan böyle özlediğim hayata kavuşacağım,’’ demişti.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!