OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 16, 2003 00:00
Türkiye'nin ilk fotoğrafçılarından Konyalı Hasan Behçet'in bin 500 ayrı kareden oluşan fotoğraf arşivi maddi imkansızlık nedeniyle müzede korunamıyor. 1895 yılında Konya'nın ilk fotoğrafhanesini açan Osmanlı vatandaşı Garabet Solakyan, bu alanda Anadolu'da en çok tanınan sanatçılar arasında yer aldı. 19. yüzyıl'da Müslüman Türkler arasında günah olduğu düşüncesiyle çok fazla ilgi görmeyen fotoğrafçılık işi, genelde gayrimüslimler tarafından yapılıyordu.  1886 yılında Konya'da dünyaya gelen Hasan Behçet ise İstanbul'da aldığı fotoğrafçılık eğitiminin ardından bir arkadaşının aracılığı ileKonya'da 1912'de Solakyan'ın yanında mesleğe başladı. Akrabalarının ifadelerine göre Hasan Behçet efendi, böylece Türkiye'nin ilk Türk fotoğrafçılarından oldu. Kısa sürede kalfalığa yükselen Hasan Behçet, Solakyan'ın ölümünden sonra bu mesleği devam ettirdi. Birinci Dünya ve Kurtuluş Savaşları'nda subay rütbesi ile görev alan Hasan Behçet terhis olmasının ardından yeniden fotoğrafçılığa başladı. Sadece dönemin ileri gelenlerinin fotoğraf çektirebildiği o yıllarda ''Foto Behçet''in önünde sık sık uzun fotoğraf kuyrukları oluşuyordu. HASAN BEHÇET'İN OBJEKTİFİNDEN RUM VE ERMENİ KADINLARI  Hasan Behçet, elektrik olmadığı için çekilen cam üzerindeki fotoğrafların bastırılmak için Avrupa ülkelerine gönderilmesi nedeniyle son derece pahalı bir uğraş ve hizmet olan fotoğrafçılıkta, Konya'da uzun yıllar tek olma özelliğini korudu. Fotoğraf aşığı Hasan Behçet, Cumhuriyet'in ilk yıllarında güzelliği ile dikkat çeken birçok Konyalı Rum ve Ermeni kadını fotoğraf karesinde ölümsüzleştirdi. Hasan Behçet'in ölümünden sonra dükkanı sırasıyla yeğeni ve yeğeninin oğlu Yılmaz Oğul tarafından işletildi.  Bugün hala Hasan Behçet'in adını taşıyan stüdyoyu küçük bir mekanda işletmeye ve fotoğrafçılıkla özdeşleşen Behçet ismini yaşatmaya devam eden Yılmaz Oğul, Hasan Behçet'in Cumhuriyet'in ilk yıllarında çekilen siyah- beyaz dönemin en nadide eserlerinden oluşan önemli bir fotoğraf arşivinin de sahibi... Yılmaz Oğul, Türkiye'ye 1926 yılında Avrupa'dan getirilen Ernemann Dresden marka fotoğraf makinasını da küçük stüdyosunda muhafaza ediyor. MÜZEDE SERGİLENMESİNİ İSTİYOR  Birçok antikacının Türkiye'de sadece 3 tane bulunan bu fotoğraf makinasını satın almak için kendisine geldiğini anlatan Oğul, ancak bir müzede sergilenmesini istediği bu önemli mirası satmadığını söyledi. Türkiye'nin en geniş fotoğraf arşivlerinden biri olan Hasan Behçet koleksiyonunun birkaç yıl önce Konya'da kurulması düşünülen bir müzedesergilenmesinin planlandığını anlatan Oğul, fakat bunun maddi nedenlerle gerçekleşemediğini kaydetti. Hasan Behçet'ten kalan mirası en iyi şekilde korumaya çalıştığını dile getiren Oğul, şöyle konuştu:  ''Bugün Konya'da kalemle yapılan dolgu rötuş geleneğini sadece bensürdürüyorum. Büyük incelik isteyen bu mesleği Foto Behçet ismiyle benden sonra devam ettirecek kimse yok. Garabet Solakyan ile Hasan Behçet'in bin 500'ü aşkın fotoğrafından oluşan koleksiyonunu ve halen çalışır durumda olan fotoğraf makinasını açılacak bir fotoğraf müzesine vermek istiyorum. Bütün bu koleksiyon için sadece 40 bin
dolar talep ediyorum.''  OÄŸul, Ä°stanbul'dan özel koleksiyoncuların fotoÄŸraf arÅŸivine ve tarihi fotoÄŸraf makinasına talip olduklarını belirterek, mesleÄŸi bırakmayı karar verdiÄŸinde bu aile mirasını satmayı düşündüğünü söyledi.Â
button