Fotoğraf Makinesi Müzesi

Güncelleme Tarihi:

Fotoğraf Makinesi Müzesi
Oluşturulma Tarihi: Mart 17, 1999 00:00

Haberin Devamı

Hilmi Nakipoğlu, annesinin çeyiz sandığını karanlık oda niyetine kullanarak başladığı fotoğrafçılık serüvenine, 1975 yılından itibaren fotoğraf makineleri koleksiyonculuğunu da eklemiş. Nefus Nakipoğlu Eğitilebilir Zihinsel Özürlüler İlköğretim Okulu'nun üst katındaki müzede birbirinden ilginç parçalar yer alıyor.

‘E rkek için olsun, kadın için olsun güzel bir ad bırakmak...’’ William Shakespeare'in bu güzel sözünü ilke edinenlerden biri Hilmi Nakipoğlu. Hayatını fotoğraf makinelerine ve eğitilebilir zihinsel özürlü çocuklara adamış bir müteahhit.

Daha ortaokul yıllarında amatör olarak fotoğrafa başlayan Nakipoğlu, ‘‘O yıllarda çekmiş olduğum fotoğrafları banyo etme imkanım olmadığı için, evde anneme ait çeyiz sandığını karanlık oda olarak kullandım. İçindeki çamaşırları çıkararak, kaplarımı, ilaçlarımı, banyo edeceğim filmlerimi alıp içine giriyor ve kapağını kapatıyordum’’ diyerek fotoğrafa olan aşkını anlatmaya başlıyor. Bu öyle bir aşk ki 37 yıldır hiç sönmemiş.

Hilmi Bey, fotoğrafa başlarken ailesinden ya da herhangi bir yakınından ne destek ne de köstek görmüş. Lise yıllarında da fotoğraf çalışmalarına devam eden Nakipoğlu'nun ilginç anıları var. O yıllarda arkadaşlarının tiyatro, spor, resim gibi sosyal faaliyetlerde bulunduklarını, kendisinin bu faaliyetler çerçevesinde onların fotoğraflarını çektiğini söylüyor ve ekliyor: ‘‘Çekmiş olduğum fotoğrafları okulun camlarına asıyor ve kurutuyordum. Daha sonra bu resimleri satarak okuldaki karanlık odanın masraflarını karşılıyordum.’’

900 makine toplamış

Liseyi bitirdikten sonra evine bir karanlık oda kuran Nakipoğlu, renkli filmle ancak 1975'te tanışmış: ‘‘Dia ya da E-6 dediğimiz, özellikle gazetecilerin kullandığı slayt film kullanıyordum. Slaytlardan direk baskılar yapıyordum. Negatiften pozitife değil, pozitiften pozitife baskılardı bunlar.’

Fotoğraf makinesi toplama işine de 1975 yılında başlamış. O günden bugüne tam 900 makine toplayan Nakipoğlu, bu makinelerden 550'sini Bakırköy Osmaniye’deki Nefus Nakipoğlu Eğitilebilir Zihinsel Özürlüler İlköğretim Okulu'nun en üst katında, 1997 yılında oluşturduğu ‘‘Camera Museum’’da sergiliyor. Türkiye'nin ilk fotoğraf makinesi müzesini oluşturmasının nedenlerini ise şöyle sıralıyor:

‘‘Fotoğrafa gönül vermiş insanların bu müzeyi gezerek makineleri görmesini sağlamak, turizm amaçlı faaliyetlerde bulunmak ve müze kataloğuna girmek.’’

Müze kurma aşamasında yardım görmediğini söylüyor: ‘‘Beş yıldır İFSAK (İstanbul Fotoğraf ve sinema Amatörleri derneği) üyesiyim. Müzeyi kurmaya karar verdiğim zaman İFSAK'tan yardım istedim. Onlara, müzenin İFSAK'ın sohbet toplantılarına ev sahipliği yapabileceğini ve burada fotoğrafa gönül vermiş gençlerle bir platform oluşturulabileceğini söyledim. Ama bir araya gelemedik.’’

107 yıllık makine

Bu yüzden kimseye kırgın olmadığını söyleyen Nakipoğlu, gençleri müzeye davet ediyor: ‘‘Müzede karanlık odamız var. İsteyen öğrenciler buraya gelip filmlerini banyo edebilir, sergi düzenleyebilir. Ayrıca fotoğraf makinesi olmayan fakat fotoğrafa meraklı gençlere makine temin edebiliriz.’’

Müzede çok ilginç ve eski makinelerle karşılaşıyoruz. 1932 yılının Leica'sı, ahşap yapım, box kamera tipi 1905 Alman yapımı Monopol ve 1898 el yapımı stüdyo tipi körüklü ICA en gözde parçalar. Camera Museum'daki en eski makine 107 yıllık. Çakmak şeklinde ve büyüklüğündeki makinelerden tutun da koca sandıklı körüklü makinelere kadar envai çeşit makine var burada.

‘‘Kendimi bildim bileli her pazar günü, bit pazarlarını dolaşırım. Eminönü'nde Hayyam Pasajı, Beyazıt Çınaraltı ve Kadıköy Salı Pazarı'nın kurulduğu yerde bulunan bit pazarları benim mekanlarımdır’’ diyor. Müzeyi dolaşırken, ‘‘İstanbul Hatırası’’ başlıklı köşe takılıyor gözümüze. Bu köşeyle ilgili bir anısını anlatıyor Nakipoğlu: ‘‘Cumhuriyet Dergi'de, İstanbul Hatırası başlıklı bir röportajım yayımlanmıştı. Samsun'da oturan Şükran İçöz adlı bir genç kızımız bunu okumuş ve çok etkilenmiş. Samsun'dan kalkıp İstanbul yoluna düşmüş. Yağmurlu bir havada üç-dört saat aradıktan sonra beni buldu. Şu anda müzede çalışıyor.’’

Müze'den çıkıp bir alt kata, Nefus Nakipoğlu Eğitilebilir Zihinsel Özürlüler İlköğretim Okulu'nun bulunduğu kata iniyoruz. Asıl mesleği müteahhitlik olan Nakipoğlu, okulun inşaatını kendisi yaptırmış. Nakipoğlu ailesi, 5 bin metrekare alan üzerine kurulan bu okulu Milli Eğitim Bakanlığı'na bağışlamış. Okulun personeli MEB tarafından atanmış. Şu anda okulda 300 öğrenci ve 35 öğretmen bulunuyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!