Güncelleme Tarihi:
Clinton ile Ecevit'i Oval Ofis'te gösteren fotoğraf, dün kamuoyunda tartışma konusu oldu. Bir grup, Clinton'ın oturuşunu Ecevit'e karşı saygısızlık olarak niteledi, bir grup ise samimiyet göstergesi...
Beyaz Saray tarafından dağıtılan ve dün Türk gazetelerinin büyük bir bölümünde yayınlanan, bugün de 1. sayfamızdan tekrarladığımız fotoğraf, Türk kamuoyunun bir bölümünde ‘‘Ecevit'e saygısızlık mı’’ tartışmasına yol açtı.
Fotoğraf, Başkan Bill Clinton ile Başbakan Bülent Ecevit'in Beyaz Saray'ın ünlü Oval Ofisi'nde başbaşa sohbet ettikleri bir anı görüntülüyor.
Fotoğrafın hassasiyet yaratan yönü, Clinton'ın, Ecevit karşısındaki duruş şeklinden kaynaklanıyor. Clinton, Ecevit'i koltuğun arkasına yarım oturmuş bir şekilde dinlerken, bir ayağı da havada duruyor.
Clinton'un bu rahatlığı karşısında, Ecevit ayakta duruyor ve ellerini karnının üstünde birbirine kavuşturmuş şekilde tutuyor.
Gazetemizi arayan bazı okurlar, bu fotoğrafta özellikle Clinton'un oturuş şeklinden duydukları rahatsızlığı dile getirdi. Bu eleştirilerde, Başkan Clinton'ın duruşunun saygı kurallarıyla bağdaşmadığı belirtiliyordu.
AYIP DEĞİL, SAMİMİYET
Türk kamuoyunun yadırgadığı bu davranış, aslında Amerikan ölçüleri ve protokol kuralları açısından bakıldığında Türkiye'de algılandığından farklı bir anlam taşıyor.
Amerikan siyaseti ve diplomasisinde ilişkiler daha rahat biçimde yürütülüyor.
Bu tür davranışlar, saygısızlık değil, tam aksine samimiyet anlamı taşıyor.
Bu farklılık, yalnızca oturma şeklinde değil, insanların resmi ortamlarda bile birbirlerine hitap etmelerinde de görülüyor.
Örneğin, üst düzey yetkililer bile birbirlerine ‘‘Mister’’ (Sayın) diye seslenmiyorlar. Bunun yerine birinci adlarıyla sesleniyorlar. Bu çerçevede Amerikan ölçülerinden bakıldığında, Clinton'un yabancı ülkeden gelen bir başbakan karşısında rahat durması, onun saygısızlığını değil, aksine teklifsizliğini ve kendisine sıcak bir hava yaymak istediğini gösteriyor.
Şiir hediye etti
Clinton, Ecevit'e dünya şiirinin en büyük ustalarından ve ‘laik kentin şairi’ olarak anılan Thomas Stearns Eliot'un şiir kitabını hediye etti. 77 yaşında ölen Nobel Ödüllü şair T.S.Eliot'un ünlü yapıtı ‘Çorak Ülke’deki bir şiiri şöyle: ‘‘Şimdiden bilirim bütün hepsini, bir bir hepsini / Bilirim sabahını, ikindisini, akşamlarını / Kahve kaşıklarıyla çıkarmışım ömrümün tutarını / Ya hanım, bir yastık yerleştirerek, yahut çıkıp atarken şalını / Pencereye çevirip yüzünü / Hiç de bu değildi, deyiverirse? / Hiç de bu değildi benim aklımdan geçen (...)/ İhtiyar oluyorum... İhtiyar...’’
Sayın ‘Bakan’ değil, Madeleine
ABD'nin kadın Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, geçenlerde Türkiye'ye geldi. Havaalanında kendisini karşılayan Dışişleri Bakanı İsmail Cem, ‘‘Sayın Bakan’’ demek yerine ilk ismiyle ‘‘Madeleine’’ diye hitap etti.
Albright, Cem'in bu dravranışını yadırgamadı; çünkü bu hitap Amerikan ölçüleri içinde bir samimiyet ifadesiydi. Türk protokol ölçülerine uygun davranmış olsaydı, Cem'in ‘‘Sayın Bakan’’ diye söze girmesi gerekecekti.
Clinton'ın önünde bacak bacak üstüne
ABD'deki görüşmelerde bir başka fotoğraf daha dikkat çekiyor. O fotoğrafta da, Oval Ofis'teki görüşmeler sırasında, Başkan'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Sandy Berger'in yalnızca Ecevit değil, kendi Başkan'ı karşısında da bacak bacak üstüne atmış oturuyor.
Türk gözlüğü ile bakıldığında danışman, hem kendi Başkanı'na, hem konuk başbakana saygısızlık ediyordu.
Oysa Amerikan kültüründe böyle bir anlayış yok.