Adı Semih Kaplanoğlu’nun Berlin’de Altın Ayı ödülü alan “Bal” filmiyle gündeme gelen ve dünyanın koruma öncelikli 200 ekolojik bölgesi arasına alınan Fırtına Vadisi, Karadeniz’de sayısı yüzü aşan HES furyasının başladığı yer oldu. Yıl 1998’di. Rizeli Mesut Yılmaz’ın başbakan olduğu tarihte sınıf arkadaşı, Emlakbank eski genel müdürü Bülent Şemiler’in BM Holding’i Dünya Bankası’ndan aldığı 50 milyon dolarlık krediyle Karadeniz’in bu en güzel vadisine santral kurdu.
HES’lere karşı mücadele veren Derelerin Kardeşliği Platformu Kurucu Başkanı Avukat Remzi Kazmaz, verilen hukuk mücadelesini şöyle anlatıyor: “Bir avuç çevreci, olayı Başbakana (Mesut Yılmaz) aktardı. ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) raporu iki günde hazırlanıp, Başbakanın konuşmasına yetiştirilmek üzere kuryeyle Ankara’ya yola çıkarıldı. Rapor eksik, hatalı ve çürüktü. Bir avuç çevreci, Çamlıhemşin halkıyla birlikte 205 kişinin Trabzon İdare Mahkemesi’nde bir dava açmasıyla ilk bayrak açıldı. Dava 8 yıl sürdü ve halkın, çevrecilerin lehine sonuçlandı. Geriye cennet vadide bir beton iskelet kaldı.”
BAŞBAKANLARIN VADİ KARDEŞLİĞİİlk zaferin sevinci uzun sürmedi; Karadeniz kıyılarında HES’ler pıtrak gibi çoğalmaya başladı. Tabii mücadeleler de kitleselleşmeye ve kızışmaya... Avukat Remzi Kazmaz eski Başbakan Mesut Yılmaz ile Başbakan Tayyip Erdoğan’ın hemşehri olduklarına dikkat çekerek şöyle diyor: “Bir Başbakan Çayeli’nin bir dağından, diğeri öteki dağından. Başbakan Erdoğan da Çayeli Şenoz Deresi’nde bu işlerin olabileceğine karar verdi. Sonuç; Çataldere’de doğa katliamı. ‘Türkiyede enerji kıtlığı var, yenilenebilir enerji şart’ diyerek bunu politika haline getirip yasal kılıf uydurdular. Mevcut ÇED yönetmeliğini yatırımcı firma lehine değiştirdiler.”
Kazmaz, HES kurulması için “Önce ÇED raporu, sonra DSİ su kullanım anlaşması ve EPDK’dan lisans alınması gerekiyordu. O lisansı alan herhangi bir şirket o dere senin bu dere benim diye kavga edecek şimdi. 50 megabaytın üstündeki HES’lerde ÇED raporu için bakanlığa gidilmesi gerekiyor. Ama ÇED raporları artık kuşa döndü. Kanuna karşı hile yoluna gidiliyor, firma 50 megabaytlık yatırımını bölüyor, bir dere üstüne 25 megabayt, 10 megabaytlık HES kuruyor, ÇED’i aşıp doğanın canına okuyorlar.”
YANDAŞ KÖYLÜ YARATIYORLARAvukat Kazmaz, Karadeniz derelerindeki HES inşaatları için, “Önce dereler borulara alınıyor, üstleri betonla örtülüyor, su aşağıya iniyor. Aynı zamanda yeraltı sularını da çalarak enerji üretimine geçiliyor, suyla bitki arasında canlı bağlantı bozuluyor. Mesela İkizdere Cevizlik santrali... Dereler setle başka yerlere aktarılıyor. O derelerin beslediği endemik bitki ve canlı türleri yok oluyor, köyler susuz kalıyor. Vadi boyunca direkler dikiliyor, görünüm feci. Müteahitler çalışmaya başladıklarında ilk olarak mahallenin muhtarlarına para veriyorlar, birkaç kişiyi sigortalı yapıyorlar, dere kenarında evleri olana daha çok hak veriyorlar, yandaş oluşturuyorlar. Böylece halkı bölüp işlerini yürütüyorlar. Halkın örgütlü yapısı böyle kırılınca, hukuk devreye giriyor. HES’lerin geçtiği tüm vadilerde yarattığı tahribatı gören mahkemeler yürütmeyi durdurma kararı veriyor.”
ÇORUH’TA İKİ TÜRBİN ETMEZ“HES’lere rağbetin nedenleri var. Bir kere kuruluş aşamasında firmaların ceplerinden para çıkmıyor. Banka kredileri ve Dünya Bankası fonlarından alınan paralarla kuruyorlar. Karadeniz derelerinin debisi yüksek, suları berrak, çok rahat kuruyorlar. Buralardan elde edilecek enerji miktarı genel üretimin binde 4’ü. Çoruh nehrine iki türbin kursalar alırlar bu enerjiyi. Enerji sıkıntısı biliniyor, hidroelektrik santrallerin özüne karşı değiliz ama kuruldukları yer doğru değil. Biz bu cennete çivi bile istemezken dozeri sokuyorsunuz. Kurulabilecek alanları doğru tespit etmeli, halkın iradesini de katmalıyız, yasal düzenlemeleri AB normlarına uygun hale getirmeliyiz. Yasalar özel koşullara ve fiili durumlara göre değişmemeli.”
HES, PES ETTİRDİ
Karadeniz’de pek çok vadide inşaatı süren HES projeleri, Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nu da pes ettirdi. Rize Çayeli’ndeki muhtarlıkların Senoz vadisinde uygulamaya konulan HES projesinin çevreye büyük zarar verdiğini belirterek bölgenin doğal SİT alanı ilan edilmesi istemine Koruma Kurul’undan gelen yanıt bunun kanıtı: “Sözkonusu alan SİT özelliğini yitirdiğinden doğal SİT isteminin reddine...” Ancak Koruma Kurulu’nun bu kararını vadideki Senoz köylüleri ve çevreciler Rize İdare Mahkemesi’ne götürdü. Mahkeme 30 Mart 2010 tarihli kararıyla, Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararının yürütmesini durdurdu.
2 BİN MİKRO HES GELİYORBugün ülke genelinde kamu ve özel sektör girişimcileri tarafından 2009 yılı itibarıyla işletme halinde 187, inşaat halinde 138 HES projesi var. 138 HES’ten 41’i Trabzon’da, 23’ü Rize’de. Diğerleri Artvin, Giresun, Gümüşhane, Samsun, Kayseri, Antalya, Bursa, Mersin, Ordu, Tunceli, Muğla, Zonguldak, Sinop, Eskişehir, Sakarya, Şırnak, Denizli gibi illerde henüz yapım aşamasında. DSİ, Enerji Bakanlığı, EPDK verilerine göre yurt genelinde, Doğu Karadeniz başta olmak üzere Akdeniz’e dek tüm bölgelerde 1700 civarında HES projesi geliştirilmiş, 400’e yakını için çalışma başlatılmış durumda.
138 HES’TEN 100’Ü MAHKEMELİKDoğu Karadeniz bölgesinde yapım ve inşaat çalışması devam eden 138 HES projesinden 100’e yakını mahkemelere taşındı, çeşitli mahkemelerde yürütmeyi durdurma veya iptal davaları açıldı. 100 davadan biri Muğla Yuvarlakçay’da, diğerleri Rize ve Artvin’de olmak üzere 26 yürütmeyi durdurma ve iptal kararı verildi. Diğer davalar sürüyor, aleyhte karar yok. Durdurulan HES’ler şöyle:
* İkizdere’de 4 HES’e dava, Cevizlik’te iptal kararı diğerleri yürütmeyi durdurma
* Dereköy’de Demirkapı, Rüzgarlı 1-2 yürütmeyi durdurma ve su hakları açısından iyileştirmeler
* Çayeli’nde Uzundere 1-2’de iptal kararı, Kayalar projesi, iptal kararı
* Senoz’da yürütmeyi durdurma
* Hemşin’de Dimek hes iptal
* Fındıklı’da Paşalar HES’e yürütmeyi durdurma, Arılı ve Çağlayan dereleri SİT alanı ilan edildi,
müteahhit firmanın “SİT kalksın” davası reddedildi
* Borçka’da yürütmeyi durdurma kararı
* Maçahel’de Düzenli ve Sarnıç 1-2’de yürütmeyi durdurma kararları
* Yusufeli Damla HES’te yürütmeyi durdurma
* Şavşat Meydancık HES, Cüneyt 1,2,3,4 HES’lerde yürütmeyi durdurma
* Salarha vadisi Ambarlık’ta yürütmeyi durdurma
* Uzungöl’de yürütmeyi durdurma
* Muğla Yuvarlakçay’da iki kez yürütmeyi durdurma
IRZIMIZA GEÇİLMİŞ GİBİ HİSSEDİYORUZAvukat Yakup Okumuşoğlu HES’lere karşı açılıp kazanılan 26 davanın 15’ini açmış. Çevreci avukat Okumuşoğlu HES’leri “tam bir yeşil soykırımı” diye niteliyor: “Hidroelektrik santrallerine karşı değiliz ama vicdanları sızlatan bir durum var ortada. Nerede bir dere var; kaynağından denize kadar merdiven gibi HES’ler planlanmış durumda. Masa başında hazırlanan raporlarla ırzımıza geçilmiş gibi hissediyoruz. Vadiler şantiye oldu, insanlar evlerine ulaşamıyor harfiyattan, su kesiliyor,
balık bitiyor, yeşil yok oluyor.
SERMAYE AKACAK KANAL ARIYOR
YTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beyza Üstün “HES’lerin enerji gereksinimiyle ilgisi yok. Suyun metalaşmasının yansımaları bunlar. 2006’da 5. Dünya Su Forumu’nun burada yapılmasından sonra su havzaları üzerinde oynanan bir oyun. Bakan Dünya Su Günü’nde bizzat deklare etti, “1525 firmaya devir bitti” diye. Bizim tespitimiz 1800’lere yaklaştı HES sayısı. Kapitalizm dayandığı sermayeyi aktaracak yer bulamıyor, bedava alıp, para da ödemeyecekleri bir mal önlerine düştü, bunu pazarlıyorlar. Ama bunu hiç beklemiyorlardı, halk ilk defa ciddi tepki veriyor. Derelerin özgürlüğü kesilemez, HES’lerin tümüne karşıyız.”
ARAŞTIRMA ÖNERGESİ
CHP Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi tarafından TBMM’ye verilen araştırma önergesi verildi. 2009 itibariyle inşa halindeki 138 HES’ten 41’inin Trabzon, 23’ünün Rize’de olduğu belirtilerek şöyle denildi: “Tüm canlıların ana ihtiyacı olan su, bir enerji kaynağı ve para kazanma aracı olarak değil, yaşam kaynağı olarak görülmelidir. HES’lerin doğaya verdikleri zararların tespiti amacıyla Meclis Araştırması açılması...”