Oluşturulma Tarihi: Eylül 13, 2001 00:00
BATI'nın Siyasi İslam'ı müttefik ülkelerin elitine bulaşacak salgın hastalık sayması İran Devrimi'ni takip eden aylara rastlar...1980 yılının ilk aylarında okuduğum üniversitede öğrenci temsilcisi sıfatıyla görüştüğüm ABD'li muhabirin hayal kırıklığı bugün gibi hatırımdadır... Türkiye'deki üniversitelere tıpkı devrim arifesindeki İran'daki gibi siyasi İslam'ın hákim olduğu varsayımıyla ABD'den uçup gelen muhabire bizde işlerin farklı gittiğini, yüksek öğrenim gençliğine devrimciler ile ülkücülerin (arada eser miktarda benim gibi sosyal demokratların) yön verdiğini anlatana kadar akla karayı seçmiştim.* * *Aynı günlerde ‘‘İslam ve Avrupa’’ kitabının yazarı Ingmar Karlsson, tipik bir siyasi İslam taraftarının portresini bakın nasıl çiziyordu:‘‘1950'lerde doğan, köy kökenli aileden gelen bir mühendis... Hatta Avrupa'da eğitim görmüş olması da mümkün... Parti kadroları, Batı eğitimi veren devlet okullarına gitmiş, yeni kentli ailelerden gelen gençler... Üniversitenin felsefe bölümünden çok, teknik bölümlerini seçerler...’’(Örnek mi istersiniz... Sudan'daki Ulusal İslami Cephe'nin lideri Nasan Al Turabi, doktorasını Sorbonne'da yaptı. İran'ın eski Dışişleri Bakanı Velayeti ABD diplomalı çocuk doktoru. Afganistan'ın kuzeyinde Taliban'a direnen Tacik savaş baronu Şah Mesud, Kabil Teknik Üniversitesi mezunu... Cezayir'deki İslami Selamet Cephesi Sözcüsü Haşani, petrol mühendisi.)* * *İsveçli Ortadoğu uzmanı Karlsson, gelişmekte olan ülkelerde siyasi İslam'a potansiyel taban yaratan ortak açmazı adım adım tarif ediyordu:Kalitesiz/yetersiz eğitim, genç lümpen-entelektüel kuşak yaratıyor.Yarı aydınlar, tarım veya sanayi işçiliği için fazla eğitimli.Buna karşılık eğitimleri sınıf atlamaya yeterli değil.Siyasi İslam bu tabanı sanayileşme (yüz bin tank projesi gibi?), kentleşme (belediyeler) ve daha iyi eğitim (imam hatipler) sağlayacak toplum düzeni vaadiyle kazanıyor.* * *İran'da sadece müttefiki Şah'ı değil, elçiliğini de koruyamayarak ulusal onuru zedelenen ABD'nin şansı Afganistan'da yaver gitti. İran'da yenik düştüğü siyasi İslam'ın saflarından Afganistan'daki Rus işgal güçlerine karşı dövüşecek genç liderler yetişti.Tıpkı Usame bin Ladin gibi...Ama Afganistan'daki ittifak geçiciydi.Küresel rüzgárlara dayanamadı.Usame bin Ladin'in savaşta pişmiş kadroları Bosna'da, Somali'de, Kafkaslar'da ABD'ye rakip oldu. Sorunlu toprakların Yeni Dünya Düzeni'ne entegrasyonuna itirazları vardı. Amaçları şeriattı.Eski dostlar düşman oldu.* * *New York saldırısı küresel düzenin testidir.Tek kutuplu dünyada bile zorunlu ittifak arayışına işarettir.Körfez Savaşı'nda yarıda kalan işler bitirildiğinde, Türkiye açısından yeni bir fırsat penceresi açılacak.Nasılını yarın tartışalım.Eylül arşiviDÜNYA Ticaret Merkezi'nin temsili hedef özelliği tartışılmaz. Ama ya eylem günü olarak seçilen 11 Eylül tarihi...Merak edip arşiv karıştırdım...11 Eylül 1972'de Kara Eylül örgütünün militanları 21 saat süreyle Münih Olimpiyat Köyü'nde rehin aldıkları İsrail takımının 11 üyesini öldürdü.11 Eylül 1922'de Arapların tüm itirazlarına karşın Filistin'de İngiliz manda yönetimi kuruldu, 1948'te İsrail devletinin doğuşuna kadar sürdü.Ve 6 Eylül 1970'te Filistin Halk Kurtuluş Cephesi aynı günde üç uçak kaçırdı. Londra'da dördüncü uçak kaçırma girişimi önlendi, Leyla Halid yakalandı. Ne var ki dört yüz rehineyi ellerinde tutan uçak korsanları ile yapılan pazarlıkta sadece Halid değil, Almanya, İngiltere ve İsviçre'deki çok sayıdaki eylemci serbest kaldı.
button