Filtresiz çıkmam abi!

Paul Tellefsen, Texas Üniversitesi son sınıf öğrencisi. Yakın çevresinin, sınıf arkadaşlarının aralıksız Instagram’a fotoğraf yüklemesini, yükledikçe daha mutlu, daha yaratıcı olduklarını fark etmesiyle Instagram’ın hayatımızı nasıl değiştirdiğine dair bir belgesel çekmeye karar veriyor. Tellefsen, belgeseli bir bitirme tezi olarak tasarlasa da Instagram yetkililerin belgeseli izlemesiyle işin rengi de çapı da değişiyor. Şimdi tüm dünyada gösterime girecek daha kapsamlı bir belgesel hazırlığında. Mevcut belgeselse, tıpkı Instagram fotoğrafları gibi pastel tonlarla ince detaylarla biraz da poz kokan sahnelerle süslü.
Tellefsen, öncelikle şunu netleştirme derdinde: “Belgeselin ana fikri Instagram iyidir, hoştur, yaratıcılığı körükler.” Instagram’ı şişkin egoların, iflah olmaz narsistlerin, gördüm/görüldüm’cülerin madeni olarak tanımlanmasına da bir itirazı yok. “Yüklenen fotoğraflar, kullanıcın karakterini ele veriyor. Herkesin niyeti farklı olabilir.”
Belgesel kapsamında binlerce Instagram bağımlısı gençle konuşmuş, meselenin özüne inmeye çalışmış. Dallas’tan, Atlanta’dan, Chicago’dan üniversite öğrencileri bu uygulama sayesinde hayatlarının nasıl da renklendiğini anlatıyor mutlu mutlu. Kimisi günlük niyetine

kullanıyor, kimisi ortak hobilere sahip insanlarla tanışma platformu. “Para pulun, şan şöhretin sökmediği bir komünite.” olarak tanımlayan da var, “21’inci yüzyılın sanat alanı” olarak gören de. Tellefsen’e göreyse Instagram aslında bir tür ‘konuşmadan anlaşma’ kanalı. “Az laf, çok görsel! İşin güzel yanı da bu değil mi? Kelimenin değil fotoğrafın gücü var. Herkes gördüğünden farklı bir anlam çıkarıyor. Bazı kişilerin hesabını incelerken fotoğraflara yapılan yorumları okudukça kendimi yüzlerce insanla beraber bir fotoğraf sergisini geziyormuş gibi hissediyorum”

MESELE ‘LIKE’ DEĞİL

Malum, Instagram hayatımıza girdi gireli popüler kültürü instagram’lanmış sesler, yüzler, hikâyeler sardı. Gayet vasat bir şeyi, kıvrak bir filtreleme rötüşüyle kalitesini birkaç gömlek arttırma sanatına ‘instagramlamak’ deniyor. Tellefsen’in “Instagram, imaj derdi olanlar için

en pratik kanal!” lafı üzerine zihinde magazin figürlerimizin Instagram pozları beliriyor tek tek. “Tüm dünyada böyle. Özenle filtrelenmiş, kusursuz yaşam hayalini Instagram’da paylaştıkları kusursuz fotoğraflar üzerinden tatmin ediyorlar. Sırf fotoğrafını çekmek için restorana gidip yemeyeceği bir yemeği sipariş eden var. Fotoğrafını çekip paylaştığı saniye doymuş kadar oluyor.”

5 yaşındaki stil ikonu kim?

Her organizma gibi Instagram da kendi şöhretlerini, fenomenlerini doğurdu. Instagram ünlüsü olmak, YouTube’daki gibi kolay ve tek atışlık işler yapmaya
ya da Twitter’daki gibi görünmezliğin verdiği rahatlıkla üst perdelerden konuşmaya benzemiyor. Poz yeteneğinizin yüksek, fiziğinizin düzgün olması, fotoğraf gözünüzün az biraz iyi olması şart. Son ‘Instagram harikası’Alonso Mateo söz konusu kalıpları yıkmış, fenomenliğin Instagram’daki karşılığını yeniden tanımlamış biri. Kendisi henüz 5 yaşında, fakat Instagram’da 30 bine yakın takipçisi bar. Yüklediği her fotoğraf, bir bebek markasının son koleksiyon çekimlerinden fırlama. Annesi gururlu bir tonda ,“Oğlum kıyafetlere de poz vermeye de pek meraklı” tadında cümleler kuran bir figür. Kendisinin moda dünyasıyla yakından haşır neşir olduğunu not düşelim.

Video açılımı ne değiştirecek?

Son haftalarda Instagram hakkında konuşulan en sıcak havadis, özenle filtrelenmiş kısa videoların da Instagram üzerinden paylaşılabilir olması. Yeni Instagram, 6 saniyelik hap hap videoların paylaşıldığı Vine ile kıyaslanır oldu. Webrazzi.com’un yaptığı nabız yoklama anketine göre sosyal medyacıların % 59’u videosunu Instagram üzerinden paylaşmayı tercih ediyor. Vine diyenlerin oranı %12. Instagram genişledikçe, özelliklerini arttıkça daha çok sevilmesinin nedeni analog ruhlu filtreleri sayesinde her daim ‘sevimli’ bulunması.