Filmlerimde sadece hatalarımı görüyorum!

Güncelleme Tarihi:

Filmlerimde sadece hatalarımı görüyorum
Oluşturulma Tarihi: Haziran 03, 2011 13:26

Halloween”, “Christine”, “In the Mouth of Madness”, “The Thing”, “Escape from New York” gibi filmlerin yönetmeni, korku sinemasının efsane ismi John Carpenter, tam 10 sene aradan sonra “The Ward” (Koğuş) ile beyazperdeye geri döndü. Film bugün itibarıyla vizyonda..."

Haberin Devamı

1960’larda, bir akıl hastanesindeyiz. Genç ve güzel bir kızın yaka paça bu hastaneye kapatıldığını izliyoruz.
Sebebini ne biz biliyoruz ne de kendisi. Artık o, kendi gibi dört kızla birlikte hastanenin kalıcı misafiri...
Efsane yönetmen John Carpenter’ın “büyük dönüş filmi” işte böyle başlıyor.
Sonuna kadar geriyor, geriyor; arada bir tokat atıyor, bırakıyor ama en büyük tokadı filmin sonunda yapıştırıyor.
Bu özel röportajda, aslında “Koğuş”u konuşalım diye niyetlendik ama söz konusu koca bir geçmiş, efsane bir yönetmen ve kısıtlı zaman olunca, “yenisini buyursunlar izlesinler” dedik; onun yerine sinemadan, geçmişten, hatta yeni nesil sinema izleyicisine dair gözlemlerinden konuşmayı tercih ettik.
John Carpenter, eskiye özlem duymayan, geleceğe yönelik bir endişe taşımayan, bulunduğu zamanı yaşamayı beceren bir adam.
Bu film projesini kabul etme sebeplerinden biri de bu aslında...
Belki de güzel yaşamanın, yaşlanmamanın sırrını keşfetmiştir, ne dersiniz?

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55eb6bdbf018fbb8f8c00357
Teknoloji ve etkileri başta olmak üzere, 80’lerden ve 90’lardan hayli farklı bir dünyada yaşıyoruz. İzleyicilerinizden bahsedecek olursak, hayatı annelerinden ve bir önceki nesilden çok farklı algılayan bir nesil söz konusu ve onlar sizin yeni “müşteri”niz, artık onlara hitap etmek durumundasınız. Bu gerçek, “sinemanın evrensel dili”ni zamanla değiştiriyor mu size göre?
- Mükemmel soru. Sinematik anlatımın temelleri, sesli filmler çekilmeye başladığından beri değişmedi, fakat daha sonra devreye “tarz” ve “hız” girdi. Son zamanlarda genellikle filmlerin çok daha hızlı olduğunu ve her filmin kendi iç dinamiğine göre şekillendiğini söyleyebilirim. Filmlerin son hallerinin dijital medya üzerinde verildiğini düşünecek olursak da, sinemacının renk, doku, kontrast ve filmin bütünlüğü üzerindeki kontrolü muazzam boyutta. Modern zamanların sinemasındaki en büyük değişim, bana göre teknolojinin ilerlemesiyle filmin son halini verdiğimiz evrenin süresinin kısalmasıdır. Dolayısıyla en büyük değişim bilgisayardır diyebiliriz.
Sinemanın evrensel dili değişmedi diyorsunuz, peki bir filmi özel yapan, izlenilir kılan nedenler değişti mi?
- Bir filmi özel yapan, hikayedir.

Haberin Devamı

KORKU FİLMİ RUHU YAŞIYOR

Yeni nesil sinema izleyicisini korkutmak zor mu? Bugün korku sinemasında artık izleyicinin hayal gücüne yer olmadığını düşünüyor musunuz?
- Bana kalırsa korku filmi ruhu yaşıyor ve gayet de iyi durumda. Yeni teknoloji ve yetenekli yönetmenler hikayelerini yeni yöntemlerle anlatıyorlar sadece ve ödümüzü patlatmayı gayet iyi beceriyorlar.
Yetenekli yönetmenler demişken, işlerini beğendiğiniz genç yönetmenler var mı bu aralar?
- David Fincher’ı bir yönetmen olarak inanılmaz yetenekli buluyorum.
İzleyicinin bir filmi dikkat kesilerek izlemesi -ve bunu isteyerek yapması- için ne gereklidir? Modern zaman izleyicisinin kolayca sıkıldığını, sabırsız olduğunu düşünüyor musunuz?
- Ben bu soruya da “hikaye” yanıtını vermek istiyorum. Yani, iyi bir hikaye her zaman ilgiyi kendi üzerinde tutar. Bu, her zaman böyledir. Eğer ortada iyi bir hikaye yoksa, izleyici anlık heyecanlara ihtiyaç duyar.

Haberin Devamı

KILIMI BİLE KIPIRDATMADAN PARA KAZANIYORSAM NİYE RAHATSIZ OLAYIM

İzleyicinin beyazperdede görmek istedikleri, zaman içinde değişti mi sizce? Medyanın bu isteği şekillendirdiğini söyleyebilir miyiz?
- Bana kalırsa sinema izleyicisi hem hayatlarından iki saatlik ara istiyor, hem de eğlenmek, etkilenmek, korkmak ve heyecanlanmak... Ayrıca filmlerin belirli koşullar altında kendilerine ilham verecek/meydan okumalarını sağlayacak durumlar içine girmelerini sağlaması gibi bir beklentileri de var.
Filmlerinizin başkaları tarafından yeniden çekilmesi size kendinizi rahatsız hissettiriyor mu, yoksa iyi olduklarını mı düşünüyorsunuz?
- Yapımcılar filmlerimi yeniden çekmek istiyorsa ve ben kılımı bile kıpırdatmadan para kazanıyorsam, bundan neden rahatsız olayım ki?
Biraz eski filmlerinizden bahsetsek... “They Live”de -hâlâ geçerli olan- bir sistem eleştirisi, hatta gelecekle ilgili bir öngörü olduğunu söylemek mümkün. Siz de böyle düşünüyor musunuz? Bugünden ileri bakınca bir yönetmen olarak neler görüyorsunuz?
- Geçmişe bakmak, geleceğe bakmaktan daha kolaydır. Aslına bakarsan, bir insanın inançları ve duyguları geçmişi nasıl algıladığını etkileyebilir. Ben genellikle çok fazla arkama, geçmişe bakmamaya çalışırım. Gelecek içinse, kimse ne olacağını, neyi bırakıp neyi yanımızda sürükleyeceğimizi bilemez. Tahmin etmeyi de son derece tehlikeli buluyorum.

Haberin Devamı

KURT RUSSELL, GERÇEK DEĞERİ  VERİLEMEMİŞ İYİ BİR AKTÖR

Filmleriniz arasında bir favoriniz var mı? Gerçi bu biraz “evlatlarınız arasında hangisini en çok seversiniz” demek gibi oldu ama...
- Bir favorim yok. Favorim olmamakla birlikte, bana göre kusurları da var. Problem de şu aslında: Ben sadece hataları görüyorum.
Merak ediyorum, filmlerinizi sınırlı bir bütçeyle çekiyor olmanız bilinçli bir tercih mi?
- Bu bir tercih değil. Öyle teklif geliyor, ben de kabul ediyorum.
Birçok filminizde Kurt Russell başroldeydi. Neden?
- Neden olmasın? Hem gerçek değeri verilememiş çok iyi bir aktör hem de iyi arkadaşımdır.
“The Thing”, bir video oyununa dönüştürülmüştü. Sizin de video oyunlarına büyük ilginiz olduğunu okudum...
- Doğru, video oyunlarını çok seviyorum. Hatta film yapmadığım zamanlarda mümkün olduğu kadar vakit ayırmaya çalışıyorum.
Neler oynuyorsunuz?
- “Dead Space”, “Bioshock” ve “Borderlands”.

Haberin Devamı

HÂLÂ BURALARDA OLMAKTAN MUTLUYUM

Sizi bir korku filmi yönetmenine dönüştüren ve öyle devam etme kararı aldıran ne oldu?
- Western’le başladım ve hep aynı tür üzerinde çalışıyordum, “Halloween” bir dönüm noktasıydı.
İleride, “Belki son filmimi çekmeye niyetlendiğimde bir western olur” gibi bir düşünce geçer mi hiç aklınızdan?
- Doğrusunu söylemek gerekirse, gelecekteki kariyerimle ilgili bir isteğim yok. Sadece hâlâ buralarda olmaktan, film çekiyor olmaktan mutluyum.

İYİ FİLMLERDE MESAJ YOKTUR, TEMA VARDIR

“Koğuş”, sadece bir hikaye mi anlatıyor, yoksa almamızı istediğiniz bir mesaj barındırıyor mu?
- İyi filmlerde mesaj yoktur, “tema” vardır. “Koğuş”un temasının ne olduğunu bulmayı da izleyiciye bırakıyorum.
“Koğuş”taki “tecrit halleri” modern insanla ilgili bir şeyler anlatıyor mu peki?
- Evet, kesinlikle. İzole olma hali ve esrarengizlik... Modern yaşama atıfta bulunan kavramlar bunlar...


 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!