Filistin halkı için tarafsız olamayız

KELİMELER ÇARPITILDI

Türkiye’nin dış politikada tarafsız kalması ile ilgili sözlerim cümle içerisindeki kelimeler seçilerek çarpıtıldı. Ben hiçbir zaman Filistin konusunda Türkiye’nin tarafsız olması gerektiğini söylemedim, söylemem. Kimse de bana bunu söyletemez. Zalimle, gaddarla, mazlum arasında tarafsız olamazsınız. Filistin halkının meşru hakları için hiç kimse tarafsızlıktan söz edemez. Ben 9 yıllık İKO Genel Sekreterliğim boyunca bu alanda büyük hizmetler yaptım. 2008’de ateşkesi sağlayan benim. Filistin’in BM ve UNESCO üyeliği için ülkelerden oy toplayan benim. Tarafsızlık konusunda söylediğim Arap kardeşlerimiz arasındadır. Türkiye’nin 1948’den önce de 1948 yılından bu yana da Filistin davasında önemli rolü, değişik hükümetlerinin olumlu katkıları olmuştur. Türkiye hükümetleri barış süreci içerisinde olmalı, bu süreci desteklemelidir. Ortadoğu’da barış demek, Türkiye, Araplar, İsrail için barış demektir.

HÜKÜMETİ TAKDİR EDİYORUM

Büyükelçi’den Gazze’deki son durum hakkında da bilgi aldık. Yapılan ateşkes önemlidir. Temennim Hamas’ın da resmen Filistin hükümeti ve Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın bu konudaki müspet tavrına paralel bir tavır göstermesidir. Maalesef bu şiddet sarmalı manzara 2-3 yılda bir tekrarlanıyor. Sivillere karşı şiddet, 198 şehit, 1500’e yakın yaralı ve çok sayıda binanın yıkıldığı, insanların evini terk etmek zorunda kaldığı bilgileri var. Gazze ilk kez böyle orantısız şiddete maruz kalmıyor. 2008-2009’da da yaşandı, yasaklanmış silahla kullanıldı. Ben o zaman İKÖ Genel Sektereteri’ydim. BM İnsan Hakları Komitesi’nin toplanmasını ve komisyon kurulmasını sağladım. Böylece meşhur Goldiston raporu ortaya çıktı ki, böylece İsrail’in uyguladığı orantısız güç ve kullandığı yasaklanmış silahlar, Cenevre 4 Anlaşması’na aykırı davranışlarının tespit edildiği bir rapordu. BM’nin ateşkes kararı doğru ama eksiktir. İsrail’in orantısız şiddeti de kınanmalıydı. Türkiye hükümetinin, Filistin konusunda da son hadisede de barışın tesis edilmesi ve Gazze halkına yaptığı yardımları takdirle karşılıyorum. Dış politikada, milli konularda muhalefet tavrı, milli politikalara ve milli menfaatlere uygun olmalıdır. Ama bu siyasette hatalar varsa söylemek de muhalefetin görevidir.

NİYE BİZE REVA GÖRÜLÜYOR

(Musul’da kaçırılan diplomatlarla ilgili) Bu gibi operayonlar çok karışıktır. Bu operayonların başarılı olması için bölgede etkili olan aktörlerin hepsiyle görüşmeniz lazım. O kaçıran rehineleri alan tarafla da kanallarınızın açık olması lazım. Bu gibi operasyonlar yapılır, söylenmez. Yapıldığı zaman da netice alınır, öğrenirsiniz. Çok hassas bir konu memurlarımızın hayatı pahasına bir operasyon bu. Bunun sükûnetle suhuletle yönetilmesi lazım. Ben şunu düşünüyorum: Her şeyden önce bu bölgede diplomatları, TIR şöförleri olan başka milletler, pilotlar var. Niye bizimkiler kaçırılıyor, rehin ediliyor. Niye bize bu muameleler reva görülüyor.

HALK ARTIK BENİ TANIYOR

(1 ayda yeteri kadar tanınıp tanınmadığı ile ilgili) Bunu halka sormak lazım. Halk cevabını 10 Ağustos’ta verecek. Ben çok güveniyor, inanıyorum. Halk tanımıyor diyorlardı. Bu doğru bir ifade değil. Halkın bir kısmı tanıyor, bir kısmı ise tanımıyordu. Şimdi halkın tanımayan kısmı daha çok tanır oldu. Halkta büyük ilgi var, bilhassa kadınlar ve gençlerimiz büyük ve sıcak bir ilgi gösteriyor. Halk yeni bir ses duymak, yeni bir sima görmek, farklı bir üslup istiyor. Halk bunu biraz yakaladı herhalde.