Fikriye, Gazi’nin zehirini alan kadındır

Güncelleme Tarihi:

Fikriye, Gazi’nin zehirini alan kadındır
Oluşturulma Tarihi: Aralık 07, 2002 00:00

Attila Ä°lhan sekiz yıl aradan sonra yeni bir roman, ‘‘Allahın Süngüleri, Reis PaÅŸa’ ile okuyucunun karşısında. Mustafa Kemal'in göçmen aÄŸzıyla ‘‘te be çucuk‘‘ diye konuÅŸtuÄŸu, Fikriye ile seviÅŸmesinin anlatıldığı roman, sadece edebiyat açısından deÄŸil, Çerkez Ethem'in baÅŸtan itibaren Yunan gizli servisiyle baÄŸlantılı olduÄŸu, Ege bölgesinde bir Çerkez muhtar devletinin kurulacağı iddialarıyla da tartışılacak gibi gözüküyor. Attila Ä°lhan'la önümüzdeki hafta çıkacak olan son romanını, yeni üssü The Marmara'da konuÅŸtuk. Ä°lhan 10 yıldır misafirlerini ağırladığı, sohbetlerini gerçekleÅŸtirdiÄŸi, plaket üzerine adının yazıldığı Divan Pastanesi'ndeki masasını, pastane lokantaya çevrildiÄŸi için bir süre önce terketmek zorunda kalmıştı.Neden ‘‘Allahın Süngüleri?‘‘- Mustafa Kemal, o tarihlerde Batılı, Beyaz ve Hıristiyan Emperyalizm'in Anadolu'ya saldırısına ‘son Ehl-i Salip' (Haçlı Seferi) demiÅŸti! Sizce yanlış mı söylemiÅŸti?..Bu bir konjoktür romanı mı, günümüzü 1920'ler üzerinden mi anlatıyorsunuz?- Romanım 1920'li yıllardaki durumla yaÅŸamakta olduklarımız arasında vahim mukayeselere yol açabilir, kimbilir belki de bu yüzden yazılması lazım gelmiÅŸtir. Yıllardır benzer bir iÅŸgal atmosferi yaÅŸamıyor muyuz? Bu defa ecnebi, bayrak çekerek kışlalara girmiyor sessiz sedasız kafalara çörekleniyor. Yanıbaşında konuÅŸtuÄŸun senin gibi bir 'yurttaÅŸ' mıdır yoksa hangi ‘muhipler cemiyeti'nin üyesi midir belli deÄŸil. Bir de Mustafa Kemal PaÅŸa'nın hiçbir ÅŸekilde beÅŸeri bir insan halinde yansıtılmadığına dair bir saplantım vardı. Yansıtmaya kalkan da yalnız sofrayı anlatıyordu...‘‘Te be çucuk’’ gibi göçmen aÄŸzıyla konuÅŸan, ‘‘biri çıkıp beni vursa da kurtulsam‘‘ diyen bir Mustafa Kemal yazmışsınız...- Mesela Hasan Rıza Bey ki onun Katib-i Umumi'siydi, hatıratında Gazi'nin kendisine Orman ÇiftliÄŸi'ne 'Sonbahar geldi oraya bir koliba yapmak lazım.' dediÄŸini anlatıyor. Çünkü Rumelililer kulübeye, koliba derler.Mustafa Kemal'e Ä°nönü muharebesinin ardından Fikriye'ye 'Ben aslında savaşı deÄŸil senin aÄŸzının tadını merak ediyorum' dedirtiyorsunuz.- Bunda ÅŸaşılacak birÅŸey yok. Fikriye ile Mustafa Kemal arasındaki iliÅŸki, Gazi'nin ona en sadık kadınla olan iliÅŸkisidir. Çünkü Fikriye tamamen kendini ona bırakmış. Onun yanında olmak yetiyor ve Gazi ne isterse yapmaya hazır. Ä°kinci ciltte Latife Hanımla yaÅŸadığı macera var Mustafa Kemal'in ve bu iliÅŸki Fikriye'nin karakterinin ne kadar deÄŸerli olduÄŸunu ortaya çıkarıyor.Mustafa Kemal Fikriye'ye aşık mı?- Hayır deÄŸil, onun istediÄŸini yapan onu tamamlayan bir tip ve Gazi'nin hoÅŸlandığı bu. Bir gün Halide Edip'le konuÅŸurken bir gerginlik doÄŸuyor. 'Bana emir mi ediyorsunuz' diyor, Halide Edip. Gazi de 'Hayır ben emretmiyorum ama etrafımdakilerin istediÄŸimi yapmasını isterim' diyor. Fikriye tam bunun için yaratılmış. Bunu temsil ediyor onun hayatında. Bizim halkın bir tabiri vardır bunu kullanmak çok yerinde olacaktır, 'Gazi'nin zehirini alıyor' derler. Bana sorarsan Gazi sadık da...Ya çapkınlığı...- Kendisi de söylüyor, çapkın. Mesela Cumhuriyet'in ilk yıldönümü kutlamasında Karpiç'e bütün sefirler çaÄŸrılmış ama gelmiyorlar protesto ediyorlar. Sadece Fransız sefiri var, o da hatır kırılmasın diye kızıyla gelmiÅŸ. Gazi kızı görür görmez baÅŸlıyor onunla dansetmeye ve bütün gece boyunca kızı ikide bir dansa kaldırıyor. Ä°ÅŸ biraz çığrından çıkıyor, adam kızını alıp gidiyor ve iki gün sonra dışiÅŸlerine ikaz gibi bir ÅŸey geliyor. Çevresi Gazi'ye ‘Bu Fransızlar da ne biçim adam, ne olmuÅŸ orada‘‘ falan diyor ama Gazi dalkavukluÄŸu sevmiyor, ‘siz ne söyleniyorsunuz?’ diyor ‘‘kızı öptüm be‘‘diyor.Ä°NÖNÃœ'NÃœN GANÄ°METÄ° BÃœYÃœKTarihi konu alan romanlar kaçınılmaz olarak ileri sürdüğü tarihi tezlerle de tartışılıyor. Mesela Çerkez Ethem'in hain olup olmadığı çok tartışmalı ama siz neredeyse en başından itibaren onun bir Yunan ajanı olduÄŸunu ileri sürüyorsunuz. Bu belgeye mi dayalı?- Küçüklüğümde, Ä°zmir'den aldığım izlenimler var. Baktığınızda iÅŸgalde Ä°zmir'de Çerkeslerin faaliyetleri var. Åžark-ı Karip Çerkesleri Cemiyeti Yunanlılarla iÅŸbirliÄŸi halinde Batı Ege'de UÅŸak'a kadar olan bölgede bir Kölemen devleti kurmayı tasarlıyor. Yunanlılar'ın kontrolünde olacak. Ege'de Rum nüfus ağırlıkta deÄŸil, Yunanlılar Türklere bir alternatif arıyor ve Çerkeslere böyle birÅŸey teklif ediyorlar. Gazi’yle konuÅŸurken ReÅŸit Bey ‘Ben Venizelos'la da konuÅŸurum’ gibi bir laf ediyor. O bence çok açık bir gönderme. Siz Venizelos'tan farklı deÄŸilsiniz gibi bir laf. Onun için orada bence çok istifham var ve o istifhamlara tarihi ciddi araÅŸtıran insanların bakması gerekir.Ethem ve kuvvetlerinin Türk ordusuna saldırdığını ileri sürüyorsunuz, Yalçın Küçük ise tek kurÅŸun sıkmadan Yunan cephe gerisine geçtiÄŸini yazar... - Arkadaşımızın elinde Ethem'in anılarından baÅŸka bir belge olduÄŸuna inanmıyorum. O, Çerkes Ethem'in söylediÄŸine inanıyor. Ben inanamıyorum. Mesela Mustafa Kemal'i öldürmeye karar veriyor, çok fevri hareketleri var. Mustafa Kemal romanda 1. Ä°nönü Savaşı için ‘‘kendisi küçük, ganimeti büyük‘‘ diyor. Çerkes Ethem tasfiye, Meclis'teki muhalefet terbiye oluyor. Bu anlatım ‘‘aslında bir Ä°nönü Zaferi yok, bir telgrafla yaratıldı‘‘ tezini anımsatıyor.- Bu söylenebilir. Birinci Meclis, Mustafa Kemal ve hükümeti çok fena hırpalamıştır. Niye hiçbirÅŸey yapmıyorsunuz, oturuyorsunuz, niye taaruz etmiyorsunuz, diye. Yunanlılar da Ä°ngilizler tarafından terkedilmiÅŸ deÄŸil o sırada. Onun için öyle bir zafere çok ihtiyaçları var ve bu tam üzerine geliyor. Zaten ben savaşı anlatmadım, o kadar da üzerinde durulacak bir ÅŸey deÄŸil. Fakat bu neticenin alınması çok önemli. Onların da kendilerine göre bir propoganda anlayışları var, onu kullanıyorlar ve Birinci Ä°nönü Zaferi oluyor.Mustafa Kemal'in BolÅŸeviklerle iliÅŸkisinin altını çiziyorsunuz.- Çok önemlidir, düzenli ordu fikrini Troçki'den alır. Emperyalizm lafını onlardan öğreniyor. Sınıfsal parti anlayışı oradan geliyor. Hatta bir ara ciddi olarak BolÅŸevik olmayı düşünüyorlar. Yenigün'de ve Hakimiyeti Milliye'de çıkmış makaleler var bu konuda. Rıza Nur'a bakarsan o vazgeçiriyor BolÅŸevik olmaktan.Mustafa Kemal'in Azerbaycan'ı yalnız bırakıp Sovyetler'e terkettiÄŸini öne sürüyorsunuz...- DoÄŸru. Azerbeycan'daki hükümet bir Ä°ngiliz hükümeti. O zaman da bir set var, Azerbeycan, Gürcistan aynen bugün olduÄŸu gibi Batı'nın kontrolündeydi. Mustafa Kemal'in stratejisi bu setin yıkılması, BolÅŸevikler'le Türklerin yanyana gelmesi ve Hint yolunun Ä°ngilizler'e kapatılmasıydı. Bugün de aynı stratejiler geçerlidir.En çok senin aÄŸzının tadını merak ederimReis PaÅŸa çakırkeyif, saÄŸ kolunu Fikriye'nin beline sarmıştı; genç kadın mutluluktan uçuyor, aralarında söyleÅŸiyorlar... Koridorda Fikriye'nin oda kapısına ulaÅŸtılar; bir an bekir ÇavuÅŸ'un aydınlatsın diye bıraktığı idare lambasının titrek aydınlığında, birbirlerinin gözlerinde kayboluyorlar.Reis PaÅŸa, ‘‘...bilir misin ben, en çok neyi merak ederim?‘‘Fikriye'nin titreyen, hafif aralık dudaklarına bakıyordu.‘‘- ... neyi paÅŸa'm?‘‘ ‘‘- ... senin aÄŸzının tadı nedir? Bizim oraların tadı mı, yoksa?‘‘Fikriye kalbinin çırpıntısından ölecek; bütün gözleriyle yemyeÅŸil, PaÅŸa'nın mavi enginliÄŸine dalmış; dudakları titrek, sesi fısıltıya yakın diyor ki;‘‘ ...kimse tadmadı ki, bilsin PaÅŸa'm‘‘Mustafa Kemal, insiyaki olarak uzattığı dudaklarına eÄŸildi, belli belirsiz öptü; bir kere daha, biraz daha belirgin, tekrarladı; arkasından kulağına eÄŸilip fısıldadı;‘‘- ... tam da bizim oraların tadıymış, Rumeli'nin tadı!‘‘daha fazla direnemeyip, sarılıyor; sımsıkı öpüşüyorlar; kulaklarında sadece, kalın sessizliÄŸin sinsi ıslığı...(Sayfa 341)Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!