Güncelleme Tarihi:
Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki davanın bugünkü karar duruşmasına, sanıklar Başkaya, yayıncı İsmet Erdoğan ile matbaa işçisi Özcan Bayram ve avukatları Aydın Erdoğan, Kazım Genç ve Hüseyin Biçen katıldı.
Aydın Erdoğan, esas hakkındaki savunmada, müvekkilinin yazılarının eleştiri sınırları içinde olduğunu kaydederek, beraat isteminde bulundu.
Avukat Hüseyin Biçen de, bilim insanlarının hiç kimseye ve kuruma hakaret etmeyeceğini, ancak eleştiri sınırları içinde düşünceleri ifade edeceklerini belirterek, “Kimse, Fikret Başkaya 'yalan yazdı' demiyor. Başbakan bile 'işkenceye sıfır tolerans' diyor, bunu herkes söylüyor. Ancak Fikret Başkaya, bunu söylediği için yargılanıyor. Düşüncelerin özgürce ifade edildiği, konuşulduğu, yazıldığı bir Türkiye istiyoruz. Müvekkilimin beraatine karar verilsin” diye konuştu.
Kazım Genç de meslektaşlarının beraat istemlerine katıldı.
Fikret Başkaya, 12 Eylül dönemine ve Sivas katliamına ilişkin yazıları dolayısıyla yargılandığını belirtti.
"CUNTACILAR YERİNE BEN YARGILANDIM"
Hakkındaki suçlamanın “komik” olduğunu ifade eden Başkaya, ”anayasa ve insanlık suçu işleyen 12 Eylül cuntacılarının yerine, kendisinin yargılanmasına bir anlam veremediğini, olayda bir yanlışlık olduğunu” söyledi.
Devletin manevi şahsiyeti tahkir ve tezyif ettiği iddiasını değerlendiren Başkaya, “Devlet, tüzel kişiliktir. Devleti ağlarken, gülerken, pikniğe giderken gören olmuş mudur?” dedi.
"FAŞİST İDEOLOJİ"
Davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunan Başkaya, yargılandığı Türk Ceza Kanunu'nun 159. maddesini eleştirdi. Başkaya, 159. maddenin İtalyan hukukundan Türkiye'ye aktarıldığını, toplum karşısında devleti koruyan, kutsal devlet anlayışını yansıtan bir madde olduğunu, faşist ideolojiyi yansıttığını savundu.
Bu maddenin, özgür tartışma koşullarını yasakladığını belirten Başkaya, “ifade özgürlüğü yasaklandıkça, devleti saran çürüme, yozlaşma ve yolsuzluğun devam ettiğini” savundu.
Başkaya, “Bu madde, hırsızları,hortumcuları ve devlet içinde çöreklenmiş bazı kişileri koruma maddesi haline gelmiştir” diye konuştu.
"SİVAS OLAYLARI UTANÇ VERİCİ BİR VAHŞET"
Başkaya, Sivas olaylarını, “utanç verici bir vahşet ve üstü örtülmüş bir katliam” olarak değerlendirerek, devlet görevlilerinin istemiş olsalardı, bu olayları önleyebileceklerini kaydetti. Başkaya, beraatine karar verilmesini talep etti.
Diğer sanıklar da beraat isteminde bulundu.
BERAAT
Yargıç M. Nuri Öztürk, yazıların, “eleştiri sınırları içinde kaldığını” belirterek, Başkaya'nın beraatine karar verildiğini açıkladı.
Başkaya ile yargılanan yayıncı Erdoğan ile matbaa işçisi Bayram da beraat etti.
Duruşmadan sonra kararı değerlendiren Başkaya, “Olumlu bir karar. Sadece bu davada beraat kararı çıkması yeterli değil. Mevzuat ve zihniyet değişikliğine ihtiyaç var” diye konuştu.
“HALA BİR TAKIM ENGELLER VAR”
TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, kararı ”sevindirici” olarak değerlendirerek, şöyle konuştu:
“Aslında bu dava, Türkiye'nin bir ayıbıydı. Fikirlerinden dolayı yazdığı bir kitaptan dolayı suçlanması, ilim ve fikir adamının yargılanması Türkiye'nin bir ayıbıydı. Ancak 159. maddenin ve diğer anti-demokratik maddelerin tamamen kaldırılması gerekir. Her ne kadar yeni TCK'da değişiklikler yapıldıysa da düşüncenin önünde bir takım engeller durmaktadır. İnşallah önümüzdeki zaman içinde bu engeller kaldırılır.”
“BEKLENTİMİZ, BU DAVALARIN AÇILMAMASI”
Dünya Yazarlar Birliği adına duruşmayı izleyen Eugene Schoflgin de yasaların değişmesine rağmen bu tür davaların halen Türkiye'de görüldüğüne işaret etti.
Ancak verilen cezaların azaldığına işaret eden Schoflgin, “Türkiye'den beklediğimiz, bu tür davaların artık açılmamasıdır” dedi.
Duruşmayı, Ankara Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Baskın Oran, Hak-iş Başkanı Salim Uslu, Hasan Celal Güzel, bazı büyükelçilikler ile PEN'in temsilcileri de izledi.