Güncelleme Tarihi:
Feyzioğlu'nun değerlendirmeleri şöyle:
DELİLERİN KİRLETİLMEDİĞİNİN GARANTİSİ YOK
"Mahkeme kararının dayandığı temel delillerden olan “5 numaralı Hard Disk”in sahte olarak üretildiğinin; üstelik bu sahteliğin bizzat kolluk görevlilerinin katkısı veya en azından ihmalleri sonucunda ortaya çıkmış olduğunun kanıtlanması; bu davada dayanılan diğer tüm delillerin de güvenilirliğini ciddi ölçüde etkileyecek bir gelişmedir. Zira sahte olarak üretilmiş tek bir delilin bile var olduğu bir davada, diğer tüm delillerin de aynı yöntemlerle “kirletilmiş” olmayacaklarının hiçbir garantisi bulunmamaktadır.
BALYOZ'DA ZİHİNSEL KURGU ÇÖKTÜ
Bütün bunlara ek olarak vurgulanması gereken bir diğer nokta da; tek bir sahte/sonradan üretilmiş delilin varlığının bile, mahkemenin hüküm kurarken ulaştığı sonucu bir bütün olarak güvenilmez kılacağıdır. Zira muhakeme faaliyeti, zihinsel ve mantıksal açıdan bütünsel bir şekilde yürümekte olup; varılan sonuçlara ulaşılmasını mümkün kılan tek bir parçanın bile yerinin değiştirilmesi, söz konusu karara dayanak oluşturan zihinsel kurgunun bir bütün olarak çökmesi sonucunu doğurmaktadır. İlaveten, mahkemenin herhangi bir delili değerlendirirken, diğer bir delilden etkilenmemesi mümkün değildir. Dolayısıyla, mahkemenin yargılamayı sürdürürken veya esas hakkındaki kararını verirken dayandığı delillerden herhangi birinin sahte/sonradan üretilmiş olması, dayanılan diğer tüm delillerin de sağlıklı bir biçimde değerlendirilmesini engellemektedir.
BALYOZ KARARI ARTIK GÜVENİLMEZ HALE GELDİ
Sonuç olarak, “5 numaralı Hard Disk” içinde yer alan bilgilerin sahteliğinin/sonradan üretildiğinin saptanması durumunda güvenilmez hale gelen şey, yalnızca bu kaynaktan elde edilen dijital veriler değil; ama bir bütün olarak Mahkeme kararı olmaktadır. Ne var ki “Balyoz Davası”nda yeniden yargılama yapılmasıyla sorunun tümüyle çözüleceğini, bu sorunlara yol açan asıl sebebin (aslî failin) gözden kaçırılmasına neden olacaktır. Türk yargı sisteminin asıl sorunu, pek çok hukuka aykırı uygulamayı mutat haline getiren, 2 Temmuz 2012 tarihinde “antidemokratik” oldukları gerekçesiyle yasama organı tarafından kaldırılan, fakat ellerindeki davalara bakmaya devam etmeleri istenen özel görevli mahkemelerdir.
ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELER KALDIRILMALI
Türkiye bugün, çift başlı ceza yargılamasına yol açan özel görevli mahkemelerden ve terörle mücadele mahkemelerinden kurtulmak için bir fırsat yakalamıştır. Bu fırsat kaçırılmamalıdır. Bu mahkemelerin verdiği zararları ortadan kaldırmak için yargılamanın yenilenmesi gerekiyorsa, bu da acilen yapılmalıdır. Aksi takdirde bazı hükümlüler aklandıklarını göremeyecek ve olası geç bir iade-i itibar; doğruyu yanlıştan, suçluyu suçsuzdan ayırma çabası olmaksızın yapılan yargılamaların sebebiyet verdiği trajik boyuttaki zararları gidermeye yetmeyecektir."