OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 28, 2003 00:00
Oran yoluna düşmeden önce sevgili Ankara Büyükelçimiz Sedat Ergin'le yaptığımız mutat görüşme de gösterdi ki, kuşkularımız ortak. Örneğin Bülent Bey'in hafızası yerinde mi, kelimeleri karıştırıyor mu, desteksiz yürüyebiliyor mu, kendi kendine su içebiliyor mu, daha neler neler... Yolda giderken baktım, Başkent'in yaman objektifi Rıza da aynı havada. Ecevitler'in Oran'da yeni taşındıkları bahçe katı evlerine girerken ne halde olduğumuzu varın siz düşünün.O da ne!.. Bülent Bey, kütüphanelerle çevrili salonun ortasında ayakta tek başına güler yüzle bizi bekliyor. İçeri girer girmez bize doğru yürümeye başladı, ne bir sendeleme var, ne ayak sürüme. Üç saate yaklaşan söyleşi boyunca çayı da kendi başına içti, vişneli pastayı da kendi başına yedi. Bahçedeki yemyeşil çimler üzerinde yürürken, Rahşan'ı için gül toplarken de dimdik, kendi başınaydı. Rahşan Hanım da hastaneden yeni taburcu olmasına rağmen eşinden daha dinç. Ev desen bal dök yala, salon, mutfak, halılar, parkeler pırıl pırıl, Bülent Bey'in tarihi Erica daktilosu çalışma masasının üstünde ışıldıyor. Hani Rahşan Hanım konuklarına sadece çay ve bisküvi ikram ederdi, bu çikolatalar, vişneli pastalar sanal mı?Bülent Ecevit'in benim için iki özel anlamı var; birincisi doğum günlerimiz aynı, ikimiz de 28 Mayısta dünyaya gelmişiz. İkincisi, yıllar önce Milliyet'te birlikte çalışmışlığımız var; o ünlü bir yazar, bendeniz ise çömezlikten kurtulmaya çalışan bir muhabir. Sorularımı aşırı cesur görürseniz bunun nedeni, ‘‘Karaoğlan’’ı bir başbakan, bir devlet adamından çok, bir gazeteci ağabeyim olarak görmemdir. RAHŞAN, TAVLADA BENİ HEP YENERÇay içmeye devam ediyorum ama, eski tiryakiliğim yok. Yılbaşından beri de hiç sigara içmedim, doğrusu biraz arıyorum. Evin giriş yerinde içsem bile Rahşan'ı rahatsız ediyor, hastanelerde de içemedim. Zaten benim öyle bir sigara tiryakiliğim olmadı, karşımda gazeteci gördüğüm zaman mutlaka bir tane yakardım.Otomobil ehliyetim yok, çünkü çok erken çağdan itibaren devletin himmetiyle resmi arabam oldu.Klasik Batı Müziği'ni, özellikle Barok müziği çok severim. Klasik Türk ve halk müziğini de dinlerim ama, pop ve arabeskten hiçbir zaman zevk almadım.Danslar içinde en çok tangoyu severim, onda hep eskinin özlemi vardır, modası hiç geçmez.Cumhurbaşkanlığı döneminde Süleyman Demirel'le çok iyi ilişkimiz vardı ama, uzun bir zamandır birbirimizle görüşme fırsatımız olmadı. 12 Eylül öncesi dönemde sanatla ilişkiye çok daha fazla vakit ayırabiliyorduk. Son zamanlarda edebiyat dergilerini pek göremiyorum ama, kitap okumaya devam ediyorum.Gülen’in okullarında laikliğe aykırı bir şey görmedimFethullah Gülen'le dostluğunu
Atatürk devrimlerinin yılmaz bekçisi olduÄŸunu yıllardır haykıran bir KaraoÄŸlan'a yakıştırmak zor. - Sayın Fethullah hocayla tanışıklığımız, bazı yurtdışı gezilerimde onun yakınlarının kurduÄŸu okulları görerek baÅŸladı. RahÅŸan da, ben de çok etkilendik, hem çok yüksek düzeyde eÄŸitim veriyorlardı, hem de o ülkelerde çok büyük öğrenci çekiyordu. Aklınıza gelmeyecek ülkelerde bir Türk okulu düşünün, herkes Türkçe öğreniyor, Türkiye tanıtılıyor. Bu okulların programlarında laikliÄŸe aykırı bir ÅŸey yoktu, ben faydalı buldum. Hem bulunduÄŸu ülkenin dilini, hem Türkçeyi, hem de Ä°ngilizceyi öğretiyorlardı. BaÅŸbakanlığım döneminde de bu okulların laikliÄŸe aykırı olduÄŸu yolunda konuÅŸulur, raporlar gelirdi ama, ben onlarla aynı görüşte deÄŸildim. Fethullah hoca yıllardır Türkiye dışında ama, dostlar aracılığıyla karşılıklı haberleÅŸmemiz oluyor.TARÄ°KATÇI DEĞİLÄ°MBenim tarikatçılığım filan yoktur, ayrıca kim tarikatçıdır, tarikatçılık nedir gibi konularda anlaÅŸmak lazım. Kısa bazı görüşmelerimiz oldu sayın Fethullah Gülen'le, tarikat konularını konuÅŸmadık, Nurculuktan da bahsetmedik, sadece Türkiye'nin o günkü sorunları, özellikle eÄŸitim konuları üzerinde durduk. Sadece birisinde ÅŸiir kitabımdaki ‘‘Türk Tasavvufu’’ adlı yazım dolayısıyla bu konu üzerinde sohbetimiz oldu. Bu görüşmeler nedeniyle beni ve Fethullah hocayı kötülemek büyük haksızlık oluyor.LAÄ°KLÄ°K GÜÇLENMELİÖmrüm boyunca laikliÄŸi Türkiye'de güçlendirmek için elimden geleni içtenlikle yaptım. Bugünkü sanal Cumhuriyet Halk Partisi deÄŸil, eski Cumhuriyet Halk Partisi döneminde halka çok önem verilirdi ama, halkla diyalog, iletiÅŸim kurulamazdı. Bu arada din-toplum iliÅŸkileri yerine oturmamıştı, biz o konularda da önemli adımlar attık. Ä°nançlara saygılı laiklik bizim içtenlikle benimsediÄŸimiz bir görüştü, halkla iliÅŸkilerimizi düzeltmede çok etkili oldu. Aslında halkla iyi diyalog kurulabilirse laikliÄŸi korumak çok daha kolay olabilir. Son aÅŸamayı bir yana bırakalım, belli nedenlerle karşı karşıya kaldığımız üzücü bir dönemdi. Ama, laikliÄŸi güçlendirelim, koruyalım derken vatandaÅŸlarımızı incitmememiz gerektiÄŸine her zaman inandım.RahÅŸan’a ilk günkü gibi aşığımBülent Ecevit, eÅŸinin her dediÄŸini yapan ‘‘hanım köylü’’ türden bir koca mı?- Hiç öyle bir ÅŸey yok, birbirimizin hákimi olmadık, tam bir eÅŸitlik ortamında bugünlere geldik. Evimizde hem demokrasi vardır, hem de tartışma, uzlaÅŸma vardır, birbirimizi kırmadan. Bugüne kadar en küçük bir kavgamız olmadı, sadece tartıştık. Yener Bey, zaten sevgimiz ona izin vermeyecek düzeyde. Reenkarnasyon inkar edemeyeceÄŸim bir ÅŸey ama, doÄŸrulamak da mümkün deÄŸil. İçimden keÅŸke mümkün olsa dediÄŸim olur, hatta ÅŸimdiden hesabını yaparım. RahÅŸan'la oturup ikinci defa dünyaya gelirsek yeniden buluÅŸmak için birbirimize nasıl bir adres verebiliriz diye düşünürüz. EÄŸer gerçekleÅŸirse, ben her defasında da yine RahÅŸan'la beraber olmak isterim. 57 yıllık eÅŸim RahÅŸan'a hálá ilk günkü gibi aşığım, ona olan sevgim her geçen gün artıyor.Sezer’i bulduÄŸum için asla piÅŸman deÄŸilim- Ahmet Necdet Sezer'in adını bana ne RahÅŸan, ne baÅŸkası önerdi, ben buldum. Sonradan aramızda geçenler önemli deÄŸil, hepsi geride kaldı. Kendisini aday olarak seçtiÄŸim için piÅŸmanlık duymam gibi bir ÅŸey söz konusu olamaz. Sayın Sezer görevini onuru ve vakarıyla yapmaktadır. Sayın Sezer'in özellikle laiklikten ödün vermeyen tutum ve davranışlarından dolayı kutluyorum. BÃœLENT ECEVÄ°T’İN RAHÅžAN HANIM İÇİN YAZDIÄžI ŞİİRYapamadığımızakÅŸam kapı eÅŸiÄŸinde bir terli giysi gibisoyunmak vardı derdinden evreninbir entari serinliÄŸini giyinmekkendi derdini tespih gibi çekmek elindeyün örmen vardı akÅŸamları koltuÄŸa gömülükarşında polisiye roman okumak vardısorgusuz bakışmak yoruldukça gözlerimizsevinçsiz gülmek üzüntüsüz aÄŸlamakoturmaya konuklar gelmesi bazençevresinde bir masanın kaygısızsıcacık konularda bir demli çay gibibilmedik komÅŸularla konuÅŸmakdünyamızla uyuÅŸmak vardıoyunda sonunu görmeden oynamaksevinebilmek kazandığınayitirdiÄŸine yerinebilmekdüşünmeyebilmek yoruldukça düşünmektenkamaÅŸtıkça örtebilmek gözlerinidüşlerde bile ışıktan sakınarak kendiniuyuyabilmek vardı vaktinde rahat.YARIN - ABD’NÄ°N YAPTIÄžI TERBÄ°YESÄ°ZLÄ°KÂ
button